Rahmetli Cem Karaca’nın efsane şarkılarından Tamirci Çırağı’nı dinliyorum bu yazıyı yazarken.
“İşçisin sen işçi kal” bölümünde tüylerim diken diken olur her seferinde.
Her seferinde “Mahir hangi işi iyi yapıyorsan o işi yapmaya devam et” derim kendime.
Belki bu efsane şarkının duygu patlaması farklıdır ama bende her seferinde işini layıkıyla yapmanın Nirvana’sını yaşatır.
Bazen kendimi resetlemek için artarda dinlerim.
Dün elime Savcılıktan “Şüpheli Mahir Temur” başlıklı bir sonuç yazısı ulaşınca rahmetli Cem Karaca’yı düşündüm.
Mahir sen yazmaya devam et, dedim.
Remzi Hayta, kendisine yazdığım bir yazı ile ilgili Savcılığa suç duyurusunda bulunmuş.
Savcı Bey incelemiş ve yazıyı fikir özgürlüğü çerçevesinde görmüş ve kovuşturmaya gerek yok, yazısı göndermiş.
Zaten kimseye hakaret etmeyiz bunu en iyi büyüğümüz Remzi Hayta bilir!
Eleştiririz hatta ağır eleştiririz ama hakaret etmeyiz!
Bu meslekte yıllarını verdiğini iddia eden birinden, adını sanını alenen yazarak ve alenen soru sormuş bir köşe yazarına cevabın Remzi Hayta yerine Savcı Bey’den gelen tebligattan öğrenmem beni şaşırttı.
Zaten gelen tebligatta sorduğum soruya cevap da yoktu!
Remzi Hayta’nın internet sitesi var.
Üstelik aynı sitenin genel yayın yönetmeni…
Hatta aynı sitede köşesi var.
E be mübarek insan yazsana bi cevap!
Yine mahkemeye ver ama en azından elin kalem tuttuğuna göre yazsana fikirlerini!
Mesela Turgut Özal Üniversitesi daire başkanını iki sayfa övdükten sonra oğlunu hangi beceri ile aynı üniversiteye aldırdın, diye soru sordum.
Biri bana bu ithamda bulunsa bırak yazanı mahkemeye vermeyi kendimi mahkemeye veririm;
“Savcı Bey suçluyum, lütfen beni mahkûm edin” derim.
En azından “delilik” damgası yememek için kendime kalem orucu tuttururum.
Bu kadarmış derim, artık yazmayacağım, derim.
Ama Remzi Hayta sen yaz, yaz ki bilelim, öğrenelim!
Yaz Remzi Hayta yaz!
Yaz ki bilelim, yeğenleri överken niye övdüğünü yaz!
İmtiyaz sahibi olduğun internet sitesinde editoryal destek almadan yazamıyorsan bana yaz, buradan cevabına editoryal destek vererek yayınlamazsam şerefsizim!
Kayısı Haber tarafsızdır, senin bile cevabını yayınlarız!
Ama Ramzi Hayta yaz!
Lütfen yaz!
Bi ara bir çay içelim istersen, Malatya’nın havasından bahsedelim. Kayıt cihazını açıp cevabını sesli alayım, başlığa da büyük harfler ile “Remzi Hayta’dan Cevap” diye yayınlayayım, ne dersin!
Yazıyı uzattım ama Selda Bağcan’ın “Yaz Gazeteci Yaz” türküsü vardır, bilir misin?
Ben çok iyi bilirim ama aynı yazıda hem Cem Karaca hem de Selda Bağcan’dan örnekler verdiğim için bana “komünist” dememen için yeni versiyonunu Berkay seslendirdi son albümünde.
Youtube’a “Yaz Gazeteci Yaz” diye arama yap hemen çıkar karşına.
Ama Selda Bağcan süper söylüyor, tavsiye ederim. Meslekte bana neyi yapmamam gerektiğini çok iyi anlatır bu türkü.
Bir bölümü şu şekilde:
Aman Gazeteci Gel Bizim Köye
Bizim Halları Da Yaz
Şehirde Ojeli Parmakları Yazma
Bir De Bizim Köyde Nasırlanmış
Elleri De Yaz Yaz Gazeteci Yaz
Yaz Yaz Efendi Yaz
Bankada Parası Olan Kulları Yazma
Onlara Aldanıp Yolundan Azma
Şehirden Asfalt Geçen Yolları Yazma
Bir De Bizim Köyden Eşşek Geçmeyen
Yolları Yaz Yaz Gazeteci Yaz
Yaz Yaz Efendi Yaz
*
Ellerinden öperim Remzi Abi, kendine çok iyi bak ama lütfen yaz bana.
Eşşek geçmeyen yolları ben yazarım ama en azından WhatsApp’tan yaz bana!
(Remzi Hayta'nın suç duyurusunda bulunduğu yazı: Remzi Hayta konuşacak son kişidir!)
