Malatya’da her zamanki gibi koronavirüs olayında da gazetecilik zorlaştı.
Maalesef neyin ne olduğunu, hangi haberin “suç” olduğunu, gazeteciliğin ne anlama geldiğini bu günlerde yine karıştırmış gibiyiz.
Hem halkımızın hem de gazetecilerin kafası karışık!
Tane tane anlatmak istiyorum.
Yaklaşık 4 ay önce Çin’de ortaya çıkan koronavirüs bundan 18 gün önce Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın bir kişinin koronavirüsten dolayı hayatını kaybettiğini duyurmasıyla ülkemize giriş yaptığını öğrendik.
Bu 18 gün boyunca her akşam pozitif vakaları ve ölümleri öğreniyoruz.
Fakat Malatya’da belki de tüm şehirlerde bir bilinmezlik var.
24 Mart günü “Malatya’da ilk koronavirüs vakası” başlığında haber yaptık.
İki gazeteci arkadaşımla konuştum haberi yapmadan önce.
Daha önce kimse yapmamıştı çünkü belki de bu tür haberlerin “suç” olduğunu düşünüyorlardı.
Sevdiğim bi arkadaşım “Haberi yap. Tutuklanmazsan biz de yaparız” diye espri dahi yaptı.
Turgut Özal Tıp Merkezi’nde bir hastanın testlerinin pozitif çıktığı bilgisinin haberini yaptık.
Hatta haberi yaptıktan sonra bize gelen bir video vardı.
Görmüşsünüzdür, Malatya Şehir Mezarlığı’nda çekilmiş ve sonrasında özel giyinilmiş personelin mezarlık videosu.
Habere ekletmedik çünkü koronavirüsten dolayı öldüğünü teyit edememiştik.
Zaten haberimiz yalanlanmadı.
Fakat Cuma akşamı ER TV bi haber yapmış. İzleyemedim. Pütürge, Kuluncak ve Hekimhan’da birer mahallenin karantinaya alındığı haberiydi.
İhlas Haber Ajansı da Kuluncak’a bağlı Kaynarca mahallesinin karantinaya alındığını abonelerine servis etmişti.
Haberi kullandık.
Jet hızıyla Malatya Valisi Aydın Baruş twitter’dan yalanladı.
Hemen Kaynarca mahallesinde ikamet eden bir kaynağımı aradım. Haber doğru dedi. Hatta bana bir video attı. Köy camisinden anons ediliyordu.
Haberi güncelleyip hem Vali Bey’in tweetini koyduk hem de kaynağımın bilgisini paylaştım.
Vali Aydın Baruş yalanlamasına rağmen haberimiz olduğu gibi duruyor.
Sadece bizde değil İHA dâhil her abonede neredeyse bu karantina haberi duruyor.
Köyün karantinaya alındığını ben de biliyorum tüm yetkililerde biliyor.
Teknoloji çağında yaşıyoruz.
Bu haberi yapmak devlet sırrı değilse ve basına “bu haber yalandır” diye bir uyarı yazısı gelmemişse biz nasıl haber yapacağız!
Ya tüm basına “Koronavirüs ile ilgili haber yapmak yasak” diye yazı gönderin ya da “gerçek” olan bir hadiseyi yalanlamayın.
Devletimizin çıkarına ise biz “Koronavirüs off” düğmesine basalım ve kurtulalım.
Yalan haber yapmak bence koronavirüsten daha tehlikelidir ama gerçek haber için en üst düzeyde “yalanlanmak” doğru değil!
Üç gün önce Zonguldak Valisi açık bir şekilde 62 yaşındaki bir hastanın koronavirüsten dolayı öldüğünü açıklamadı mı? Üstüne üstlük hem yanına belediye başkanını hem de İl Sağlık Müdürü’nü almadı mı bu açıklamayı yaparken!
Demek ki devlet sırrı değilmiş!
Ayrıca direk Vali Bey’den gerçek rakamı öğrenen Zonguldaklılar çıkan dedikodulara inanır mı?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Türkiye’de bazı mahallerin karantinaya alındığını duyurmadı mı?
Biz Malatyalıların Kuluncak’ın filan mahallesinin karantinaya alındığını bilmemizde ne gibi bir endişe vardır?
Bırakın endişeyi faydası dahi vardır.
35 yıldır köyüne gelmeyen karı-kocanın herkesin “evde kal” çağrısına rağmen gelmesi ibret olur.
Gurbette 10 binlerce Malatyalı var.
Bu işin ne kadar ciddi olduğu ve yer değiştirmede yakınlarına bu illeti bulaştırma ihtimalinden dolayı geri dönüşler yaşanmayabilir bu tür haberlerin yapılmasında.
Durduk yere nüfusumuzu artırmanın önlemini alamıyorsak dahi bırakın bu haberleri yapalım en azından.
Köy köy, mahalle mahalle hatta cadde cadde açıklayalım.
Bin 200 kilometre uzaklıktaki bir virüsü Kuluncak’ın ıssız köyüne nasıl geldiği ile ilgili haberlerin etkisi önemlidir.
Ben Kaleliyim. Kaç gündür telefon trafiğindeyim. Neredeyse her köye gurbetten gelişler olmuş. Ben ne kadar evimde kalırsam kalayım bu işin “bulaş” kısmı nasıl hallolacak?
Bundan 35 gün önce “Malatya Koronavirüse hazır mı” diye bir yazı yazdım.
Geçen gün Zonguldak Valisi’nin yaptığı açıklama gibi bir öneride bulunmuştum.
Halkın kafası Malatya’yı yönetenler tarafından açık açık anlatılanlardan karışmaz. Halkımız ortalıkta dolaşan dedikodulardan korkar, mealinde bir yazı yazmıştım.
Malatya Valisi, Belediye Başkanı, İl Sağlık Müdürü gerekirse her gün çıkıp bilgilendirme yapmalıdır, dedim.
Yalvarıyorum size;
Lütfen çıkın her gün açıklama yapın.
Evde kalmanın önemini bizler ancak çevremizde ölümlerin veya pozitif vakaların olduğunu öğrenince anlayacağız.
Vefat eden hastanın yaşını, virüsün nasıl bulaştığını, hangi ilçeden geldiğine varıncaya kadar açık bir şekilde deklare edin.
Biz korkmak istiyoruz çünkü halen bırakın gereksiz çıkışları 65 yaş üstünü dahi sokaklarda görüyoruz.
Devletimize canımız feda…
Ama inanın hastane hastane bu illeti açıklamamız lazım.
CHP eski milletvekili ve gazeteci Barış Yarkadaş Malatya’da 22 ve 39 yaşlarındaki iki hastanın koronavirüsten dolayı öldüğünü yazmıştı.
Malatya milletvekili Öznur Çalık da bu bilginin yalan olduğunu tweet atarak paylaştı. Sonra 92 yaşındaki bir hastanın Covid-19’dan dolayı öldüğünü yazdı.
Karantina yalanlandı ama biliyoruz ki doğru.
Peki burada yetkililer açık bir şekilde her gün rakamları açıklasa bu tür dedikodulu twetler atılır mı?
Barış Yarkadaş’ın paylaştığı bilgileri gün boyunca teyit ettirmeye çalıştım.
Hangi hastane ile konuşmuşsam yalanlandı bu bilgi.
Muhtemelen yalan bir bilgi.
Yarkadaş yaklaşık 1 milyon takipçisine bu bilgiyi paylaşmadı mı?
Bu yalan bilgiyi dahi Malatya basınına ayrıntılı bir şekilde bülten dahi atmadınız?
Çok mu zor;
“Malatya’da 22 ve 39 yaşlarında hastamız ölmemiştir. 92 yaşındaki hastamız Covid-19’dan dolayı ölmüştür. Şu kadar pozitif vakamız vardır. Şu hastanelerde tedavileri devam etmektedir” demenin inanın Malatyalılara zararı yok!
Hem tüm yerel basında çıkar hem de ulusalda çıkmış olur.
Peki halk Barış Yarkadaş’a mı inanır yoksa tüm basında çıkmış bu bilgilere mi?
