Herkesin kendine göre yorumladığı demokrasiyi, demokrasi sayesinde bulundukları makamlara gelenlerce ihlal edilerek otokratik bir düzeni gösteren eylemlerini görünce itiraz etmeden, karşı koymadan, kendime dert etmeden duramıyorum. Oldu bitti adalet terazimi vicdanımla, bilgimle, görgümle, beşeri ve ilahi yasalarla tartarak bir kanaate varmaya çalışmışımdır.
Devlet kanun yapar uyulsun diye. Uyanlar tekdir edilir, uymayanlar kötek ile yola getirilir amiyane tabirle.
İlkokul çağlarımızda bize Osmanlı’nın padişahlıkla yönetildiğini, her şeyin padişahın iki dudağı arasında olduğunu, asın derse asıldığını, kesin derse kesildiğini anlatırdı öğreticiler. Hâlbuki Cumhuriyet Türkiye’sinde bunun böyle olmadığını, hepimizin söz sahibi olduğunu söyler dururlardı her ne kadar sözümüz o günlerde de beş kuruş etmese de.
Bugünün Türkiye’sinde ve bugünün aklı ile bakıldığında aslında Osmanlı’nın öyle olmadığını, Türkiye’nin de böyle olmadığını anlıyoruz.
Uygulanabilirliği zor olsa da doğrudan demokrasi en ulvi yönetim biçimidir. Doğrudan demokrasinin mümkün olamadığı şartlarda ise temsili demokrasi geçer akçedir.
Temsili demokraside halkın seçtikleri, halkı temsilen söz sahibidir.
Doğrudan demokrasi yöntemi ile seçilen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ataması ile iş başına gelen iş dünyasının yakından tanıdığı bir isim olan Ömer Bolat, Ticaret Bakanlığı koltuğuna oturmasının üzerinden çok zaman geçmeden Haziran ayı sonlarında Malatya’mızı ziyaret etti.
Ziyaret çerçevesinde iş dünyası ve temsilcileri ile bir toplantı gerçekleştirilerek istişarelerde bulunulduğu duyuruldu.
Ancak Ticaret’in bakanı gelmiş Malatya’ya ticaretin haberi yok. Fotoğrafta da görüleceği üzere 20 bin esnafı vekâleten ESOB Başkan Vekili Orhan Özbek temsil etmiş, onun da ağzı var dili yok. Geri kalan ise işi rayında gidenler, TSO temsilcileri ve maaşlılar. Hem de iyi maaşlılar. Esnafın halinden, ticaretin gidişatından bihaber olanlar.
O günlerde sosyal medya hesaplarımdan duruma tepki göstermiştim. Anlaşılan o ki tepkimiz faydasız. Herkes bildiğini okumaya devam ediyor. Bildiğini okuyanların temsili demokrasiye bile tahammülleri yok.
Malatya’da kurulu bulunan, Ticaret Bakanlığı hiyerarşisi içerisinde yer alan, esnafın temsilcisi olan 38 oda başkanından sadece ağzı var dili yok olan orada. Acaba Sayın Bakan’a bakan mı oldu, konuşan mı?
Çok merak ediyorum. Esnafın içinde bulunduğu durumu Sayın Bakan’a kim özetledi, ne söyledi. Bakan konuştu, onlar dinledi. Konuşmaya ise kimse cesaret edemedi.
Aradan geçen zaman içinde Malatya’yı sevk ve idare eden atanmış ve seçilmişlerin tutumunda bir değişiklik olmadığını, Türkiye’nin umudu Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in Malatya ziyaretinde anlamış olduk.
Yine iş dünyası ve temsilcileri ile bir toplantı yapılıyor lakin yine 20 bin esnafın temsilcileri yok.
Bu defa davet edilenlerin bile yüzü saklanmış. Paylaşılan fotoğraflar ise birkaç ense görüntüsü.
Neyse ki TSO Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu’nun toplantıya katılarak Malatya’daki ticaretin devletimizden beklentilerini özetlemesi bir nebze de olsa sevindirici.
Temsili demokrasiye bile tahammülleri olmayanlar doğrudan demokrasiyi kabullenebilir mi acaba?
Mesela bir sonraki ilgili Bakan ziyaretinde Bakan programına konulacak iş dünyası toplantısına temsili demokrasiyi hazmedemeyenlere kapak olsun diye doğrudan demokrasiyi sahaya sürerek 20 bin esnafı, 10 bin tacir tüccar ve sanayiciyi davet ederek bir istişare toplantısı mı yapsak?
Kadim şehir Malatya’yı sevk ve idare edenlere davet organizasyonu zor geliyorsa bunu esnafın, tacirin tüccarın sanayicinin temsilcileri fevkalade gerçekleştirebilir. 30 bin kişi gelemese de 3 bin kişinin gelmesi Bakanların esnafı anlayabilmesi açısından fevkalade olur.
Sıradaki Bakan’a hep bir ağızdan yıkılmış şehrin esnaflarının hasar tespitlerinin yapılmasına rağmen 5 kuruşluk bir desteğin neden verilmediğini soralım mı?
İşyeri yıkılanlara 5 kuruşluk kira yardımının bile neden yapılmadığını soralım mı?
İşyeri orta hasar, ağır hasar alan esnaflara 5 kuruşluk taşınma yardımının bile neden yapılmadığını soralım mı?
Kredi Kefalet Kooperatifleri aracılığı ile verilen 250 bin TL’lik az faizli, 2 yıl ödemesiz kredi için esnafa neden 40 dereden su getirtildiğini, hatta şu an 3-4 ay önce başvuranların bile halen sırada neden bekletildiğini soralım mı?
KOSGEB aracılığı ile 375 bin TL faizsiz kredi verilmesini neden konteyner tahsisi şartına bağlandığını soralım mı?
KOSGEB kredisine başvuranların çoğunluğuna olumlu yanıt verilmeyişinin sebebini soralım mı?
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 6 ayda vatandaşa ev yapıp teslim edilebilmesine rağmen, Malatya Valiliği uhdesindeki komisyonun kıytırıktan bir konteyneri bile 7 aydır esnafa 4 başı mamur bir şekilde neden teslim edilemediğini soralım mı?
Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kanununun 13.Maddesine göre esnafla ilgili kurulan tüm komisyonlarda esnafın doğrudan seçtiklerinin yer almasının zorunlu olmasına rağmen kanunu dikkate almayarak faaliyetlerini yürüten “Geçici İşyeri oluşturulması Komisyonu” başkanı ve üyelerinin iş ve işlemlerinin İçişleri Bakanının açıkladığının aksine meslek odalarından bağımsız yürütülmesinin sebebini soralım mı?
Ücra yerlerde oluşturulan İşyeri Kümelenmelerinin elektriklerinin bağlanmasının ayları bulmasının nedenlerini soralım mı?
Konteyner kurulan bölgelere umumi tuvaletlerin bile yapılmamasının hikmetini soralım mı?
Esnafı 1970’lerin imkânları ile ticaret yapmaya zorlayarak internet hattı bile verilmeyişlerini soralım mı?
Konteyner tahsisleri sonrası birçok konteynerin anahtarının dahi sağlıklı bir şekilde esnafa neden verilemediğini, çilingircilerin bu süreçte halinin vaktinin nasıl yerine geldiğini soralım mı?
Yüz akı diye nitelendirebilmek için Büyükşehir Belediyesi yanına kurulan 338 konteynerin kurasına tüm esnafların neden ve hangi gerekçelerle dahil edilmediğini soralım mı?
Büyükşehir Belediyesi yanı konteynerleri için devletin imkânları kullanılırken diğer kümelenmeler için neden arka mahalle muamelesi yapıldığını soralım mı?
Esnafın çekinin senedinin ödeme günü gelmiş, esnaf borç batağında ama esnafın yolunu açacak idareciler gününü gün ediyor. Neden? Diye soralım mı?
35 bin ağır hasarlı binanın ancak yüzde 10’u yıkılabilmiş, kalan yüzde 90’ı kaç ayda kaç yılda yıkacaksınız diye soralım mı?
İşyeri ve konut kiraları 4-5 katına çıkmış Malatya’da haberiniz var mı diye soralım mı?
Orta hasarlı binaların akıbeti hakkında son kararınızı ne zaman vereceksiniz diye soralım mı?
Malatya’ya hırsızlar dadanmış. Haberiniz var mı diye soralım mı?
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın güvenerek görev verdiği bakanlar ile neden esnaf temsilcileri bir araya getirilmez, görüştürülmez. Korkunuz nedir?
Hal bu iken bu bakanlar eleştirileri de absorbe edebilecek, gereğini yapabilecek, çözüm üretebilecek makamdalar ve yetkinlikteler.
Bu ve bunun gibi belki de yüzlerce soru sıralanabilir bu satırlara.
Eminim ki her bir okurum da onlarca yeni soru ekleyebilir.
Derdimiz çok, hangisine yanalım.