Ülkede yaşanan ekonomik krizi ekonomistler analiz ederken, her krizin kazananları da olduğunu dile getirmezler, görmezler. Ekonomik kriz diye tanımlanan olay, herkes için kriz değildir. Oransal olarak toplumun az bir bölümünü oluştursa da illa ki kazananı vardır.
TÜİK verilerine göre 2023 yılı ilk 6 aylık enflasyon yüzde 19,77 olmuş. Üretici fiyat enflasyonu ve tüketici fiyat enflasyonu gibi parametreler farklılık arz etse de genel enflasyon yüzde 19,77 olmuş.
Enflasyon deyince artık ülkemizin her yöresinde farklı algılar oluşabiliyor.
Mesela Bursa’da temiz suya duyulan ihtiyaç Malatya ve Hatay’daki kadar olmadığı için yarım litre su 5 lira olmayabilir. Veya bir markete gittiğinizde 5 litrelik suyu bulabilme imkânınız fevkalade olabilir. Hatta olmazsa bir anormallik var dersiniz.
Aynı şartlarda son aylarda Malatya’da temiz suya ihtiyaç duyulduğu şu günlerde 5 litrelik su bulmak bile birçok markette mümkün değil. Deprem öncesi aldığımız hatta pek de alma gereği duymadığımız 5 litrelik suyu o zaman 6 liraya alabiliyorken şimdi 15 liraya alamıyoruz birçok yerde.
Özellikle 6 Şubat’ta yaşadığımız deprem ile kaybettiğimiz canlar dünyamızı kararttı.
Depremde kaybettiğimiz mülklerimiz dünyamızı kararttı. Bunu da atlatırız elbet diye başladığımız cümlelerimiz yalan çıktı. Yaşamak için, yeniden ayağa kalkmak için kurduğumuz hayaller suya düştü.
Yardımlaşarak yaralarımızı sararız dileklerimiz tutmadı birçok alanda.
Her kriz bir fırsattır deyiminde kastedilen fırsatı yanlış anlayanların eylemleri alt gelir grubundaki insanlarımızın dünyasını zindana çevirdi. Yaşadığımız deprem sonrası insanımızın başını sokacak güvenli bir ev arayışı, işyeri yıkılan ya da ağır hasar alan ticaret erbabının güvenli bir işyeri arayışını mülk sahipleri fırsata çevirdi.
Ömründe ilk defa ayağına gelen fırsatı tepmeyenlerin oranı ise bir hayli fazla. Ayağına gelen fırsatı ahiretle dünya arasında tercih yapmada dünyayı seçenlerin oranı bir hayli fazla.
Verilere göre son bir yılda en fazla kira artışının yaşandığı ilk üç ilin Hatay, Malatya ve Kahramanmaraş olması hakikaten utanç verici. Hatay, Malatya ve Kahramanmaraş’taki ev/işyeri sahipleri başka ilin insanı, yatırımcısı değil elbette. Yeni ev/işyeri kiralarını bırakın, kontratı olan, hali hazırda içinde oturan kiracıların kiralarını üçe dörde katlamaya çalışan, kiracı kabul etmeyince de her türlü filim fırıldakla kiracıyı çıkarmaya çalışan ev/işyeri sahipleri fırsatçının önde gideni, bayrak taşıyanlarıdır.
Ortalama standartlarda bir evin asgari ücret miktarını bulması ve hatta üstüne çıkması ne ile izah edilebilir.
Devletin aldığı maksimum kira artışı yüzde 25 olabilir kararına rağmen, gözünü karartanlar vatansever, insan sever, Hatay sever, Malatya sever, Kahramanmaraş sever olabilir mi?
Orta hasarlı binaları bile kiraya vermeye çalışanlar vicdan sahibi olabilir mi?
Deprem öncesinde ortalama kiraların 2 bin lira olduğu Malatya’da bugün 10 bin, 12 bin lira olmasının ekonomik krizle, enflasyonla izah edilebilir bir yanı var mıdır?
Mülk sahiplerinin her 3-5 ayda bir kira artışı yapması ne ile izah edilebilir?
Ekmeğe bile muhtaç duruma düşen insanımızı kapı dışarı etmek, hangi psikolojik çıkmazın sonucudur?
İşyeri ağır hasar aldı deyip esnafı çıkarıp başka bir esnafa 4-5 katı fiyata kiralamak hangi vicdan sahibinin kabul edebileceği bir davranıştır?
Kimse kusura bakmasın ama bu günlerimizin en unutulmaz fırsatçıları bunlardır. Unutmayın bu fırsatçıları… Bu fırsatçılara Allah’ın hidayet vermesi için dua edin. Garip gurebanın çağa çoluğu için bin bir emekle elde ettiği gelire göz dikenleri unutmayın.
Evi, ocağı sönenlerin üzerinden rant devşirenleri unutmayın.
Rantçılara göz yumanları da, güç elindeyken gıkını çıkarmayanları da unutmayın.
“Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi?
Mal da yalan, mülk de yalan, var biraz da sen oyalan” diyen Üstad Yunus Emre’nin söylemlerine rağmen 6 Şubat depremlerinden de ders alamayanlar çok fazla demek ki.
Bugün can çekişen güzel Malatya’mın, Hatay’ımın Kahramanmaraş’ımın güzel insanları umudunu yitirmesin ancak yapılan haksızlıklar karşısında dik dursun, örgütlensin, ezenlere karşı bir irade ortaya koysun.
Her krizin bir kazananı vardır demiştik ya hani…
İşte depremin de en kazananı sadece inşaat sektörü değil, konutu ayakta kalan mülk sahipleriymiş. Hatta son olarak yaşadığımız 5,3 büyüklüğündeki deprem bile kira artışlarını belki biraz daha tetikleyecektir güvenli ev, işyeri arayışlarının yükselmesi neticesinde. Ancak şunu da unutmamalı ki; iki yıl sonra şehir merkezinde başlanan işyerleri, rezerv alanlarında başlanan konutlar, yerinde dönüşümle yapılacak yeni binalar tamamlandığında bu mülk sahipleri ne yapacak? Bırakın artış yapmayı, kiracılar fiyat düşürelim dediğinde nasıl bir buhrana düşecekler?
Mülk sahiplerini bekleyen buhranlı yıllar başlamadan, ellerindeki kıymetliler değerini yitirmeden, yeni bir buhranı başlatmak devletin, devleti idare edenlerin elinde.
Emlak rantına neşter vurulmalı, ekonomik kriz çözülmeli. Kira ödemeleri yakın takibe alınarak vergilendirmeler tam yapılmalı, şerefiye bedelleri yeniden değerlendirilmeli, ev arsa satışları yakın takibe alınarak tam vergilendirilmeli ve alınan vergilerle garip gurebaya konut yapılmalı.