Yerle bir olmuş Malatya’da en büyük hasar kuşkusuz çarşı diye tabir ettiğimiz alanda gerçekleşti. Bu alanın ise yüzde 90’ı işyerlerinden, küçük esnaf diye tanımlanan işletmelerden oluşuyor idi. Oralar artık yok. Oralar yok oldu ama oraları canlı tutan esnaf, sanatkâr, tacir, tüccar pes etmeden yaşam mücadelesi veriyor.
Özellikle Hatay, Malatya, Kahramanmaraş ve Adıyaman yıkımın en fazla olduğu iller. Bu iller içerisinde ise ticari alanları belki de en fazla hasar gören il Malatya.
Malatya’da işyerini kaybetmişlerden 5 bin civarında esnaf, sanatkâr, tacir, tüccar devletimizin vereceği 21 metrekarelik geçici işyeri konteynerine umut bağlayarak bağlı bulunduğu meslek odaları aracılığı ile talepte bulundu.
Bunların 3 bin 500’ü ESOB üyesi Meslek Odaları aracılığı ile bin 500’ü ise TSO aracılığı ile başvurdu.
Bu başvurulara cevap vermek, ticari hayatı canlandırmak, oluşturulan geçici işyerlerini planlamak, yer tespitlerini yapmak, meslek mensuplarını geçici işyerlerine yerleştirmek ve koordinasyonu sağlamak amacıyla Malatya Valiliği bünyesinde Vali Yardımcısı Reşit Özer Özdemir başkanlığında, Malatya Büyükşehir Belediyesi, Ticaret İl Müdürlüğü, Yatırım İzleme ve Koordinasyon Müdürlüğü, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü, Fırat Kalkınma Ajansı, Malatya Ticaret ve Sanayi Odası, Malatya Ticaret Borsası, Malatya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği katılımı ile “Geçici İşyeri Oluşturulması Komisyonu” kuruldu.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kanununun 13. maddesi ihlal edilerek kurulan Komisyon, Meslek Odalarını bırakın komisyona almayı, dikkate bile almadan bir süreç yürütüyor. İlgili kanun “Resmî makamlarca, esnaf ve sanatkârların meslekî faaliyetlerini ilgilendiren hususlarda alınacak kararlarda, ilgili odanın mütalaasından faydalanılır ve kurulacak komisyonlara oda temsilcisinin katılması zorunludur.” demektedir.
ESOB’u salkımın sapı, Meslek odalarını ise salkımın habbeleri gibi görerek, sap ile tüm habbeleri sevk ve idare edeceğini zanneden komisyonun bozuk adalet terazisini kamuoyuna açıklamazsam vebal altında kalırım.
Eşitlik her zaman adalet değildir.
Eşitliğin her zaman adalet olmadığına bariz bir örnek vermek istiyorum.
TSO’ya başvurarak konteyner talep eden bin 500 vergi mükellefi için tahsis edilen konteyner sayısı ile ESOB aracılığı ile başvuruda bulunan 3 bin 500 vergi mükellefi için aşağı yukarı aynı sayıda konteyner tahsisi yapılıyor. Oğuzhan Ata Sadıkoğlu’nun başkanlığını yaptığı Ticaret ve Sanayi Odası neredeyse konteyner verecek üye ararken, Şevket Keskin’in başkanlığını yaptığı ESOB çatısı altında bulunan Meslek Odalarının üyeleri tabiri caizse konteynere kurşun atıyor. Şimdi bu adalet midir?
ESOB’a başvuran, TSO’ya başvuranlardan en az 2 kat fazla olmasına rağmen her 100 konteynerin yarısını TSO’ya, yarısını ESOB’a vermek hangi akla vicdana sığar?
Mevcut tablo karşısında ESOB Başkanı Şevket Keskin neden susar?
TSO Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu’nun vicdanı rahat mıdır?
Bu adaletsizliğe Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan neden seyirci kalır?
Malatya Valisi Hulusi Şahin göremez mi adaletsizliği?
Diğer komisyon üyelerinden hiç mi çıt çıkmaz?
İktisat okuyarak Kaymakam olmuş Vali Yardımcısı Reşit Özer Özdemir, meslek odalarını dışlayarak yürüttüğü Komisyon Başkanlığında kendisini başarılı görmekte midir?
Dilden dile dolaşan “Kodamanlar her yeri almış” lafı hiç mi kulağınıza çalmadı?
“Adamı olan alıyor.” söylentilerindeki ADAMLAR kim ya da kimler?
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya “Valilik kanalıyla çok büyük bir hakkaniyetle noter kurası ile meslek odaları koordinasyonunda verildi” açıklamasını kim yaptırdı?
Hakkaniyet ölçünüz bu mudur? Ölçünüz buysa, ölçüyü kaçırmış olmuyor musunuz?
Meslek odaları talebin yüzde 30’unu karşılayabilmişken, TSO’nun neredeyse tamamını karşılayabilmiş olması TSO’nun başarısı mıdır yoksa sizin tarafgirliğinizin sonucu mudur?
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı 6 ayda ev yapıp vatandaşına verebiliyorken, hazır konteyneri esnafa adilane bir şekilde teslim edemeyen bir komisyon var karşımızda.
Ve gelinen noktada MTSO Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu sürecin galibi olmuş, diğerleri ise sonuca etki edebilme yetkisine sahipken aldıkları adaletsiz kararlar sebebiyle günahkâr olmuşlardır.
Zafer, Sadıkoğlu’nundur diyemiyorum. Çünkü Zafer, Hakk yolunda alınan galibiyettir.
NOT: Uzun yıllar yaptığım televizyon programcılığı, sonrasında sürdürmekte olduğum radyo programcılığına ek olarak artık yazmaya da başladım. Yazmanın çok başka hüner olduğunun idrakindeyim. Kayısı Haber Genel Yayın Yönetmeni arkadaşım Mahir Temur’un “Artık yazmalısın” telkinlerinin sonucunda ilk yazımı kaleme aldım. Kendime başarılar, size okumalar diliyorum.