Malatya’da bir sorunun derinine inip o sorunun neden oluştuğunu tespit edip çözüm arayan mekanizma organları çok çok az olduğu için bazı durumları 40 kez de konuşsak genelde çözüm bulunmaz.
Mesela Malatya’da bi ara sürekli ismi her ortamda konuşulan bir Vali Yardımcısı vardı. Bu Vali Yardımcı ile beraber ismi daha çok konuşulan bir bürokratımız daha vardı. Yatırım İzleme ve Koordinsayon Başkanlığı’nda (YİKOB) sorumlu müdürdü.
Geçen ay bu iki arkadaş görevden alınmıştı.
Biri Vali Yardımcısı olarak YİKOB başkanıydı diğeri YİKOB müdürüydü.
Üstelik yıkılmış bir Malatya’da tüm yıkım ihalelerini bu ekip yapıyordu.
Gelin bugün derinlemesine şu yıkım işinin nasıl yapıldığını inceleyelim.
Malatya’da 32 hafriyat firması olduğu söyleniyor.
Bu firmalar dinamitli veya kırıcı ile yıkım ihalesini nasıl alıyor?
YİKOB, bu firmalara metrekare başına 7 lira ile 14 lira arası değişen rakamlarda ihale ediyormuş.
Bostanbaşı mahallesinde dinamitle patlatılacak bir sitenin hesabını yapalım.
Mesela her katta 4 dairelik 10 katlı bir binanın hesabını yapalım.
Ortalama kullanılmayan alanların metrekaresini de hesaba katarsak bir katın 800 metrekare olduğunu varsayalım.
10 ile çarptığın zaman 8 bin metrekarelik bir binanın yıkım ihalesi yine yaklaşık olarak metrekaresinin 10 liradan alındığını söyleyelim.
Hafriyat firması 40 dairelik bir bina için YİKOB’a 80 bin TL ödüyor. Tabii bu metrekarelik bir bina için.
Peki bu firma ne kazanıyordur?
Biraz uğraşla dinamitle yıkılmış bir yeni binanın yüklenici firma karına ulaştım.
Aslında inanamadım!
Bostanbaşı’ındaki bu binanın ismini şimdilik vermeyeyim. Binamız 8 bin metrekare.
Bina yıkılmadan önce yıkım firması önce satabilecekleri topluyor.
Mesela bu binadaki asansörleri 300 bin TL’ye satmış.
Sökebildiği elektrik kablolarını 40 bin TL’ye satmış.
Balkon korkuluklarını 18 bin TL’ye…
Binanın altındaki dükkanın demir çerçevesini 6 bin liraya…
Sitenin içindeki kilit taşlarını 30 bin liraya satmış firma.
Mesela bodrumdaki pompalı su deposunu 20 bin TL’ye satmış.
Apartmanın dış kapısı ve ahşap çardağı 50 bin liraya…
Sökülebilen fayans ve mermerleri 9 bin liraya…
Yangın merdiveni kapılarını 15 bin liraya…
Dış kapının üstündeki demir gölgeliği 9 bin liraya satmış yıkım firması.
Bilimum hurdayı da 10 bin liraya satmış.
Düşünün biraz…
Binayı daha yıkmadan, üstelik içeri dahi girmeden farklı kollardaki alıcıları çağırıp binanın demirbaşlarını satıyor yıkım firması.
Aslında, hafriyat firması binadaki demirleri almak şartıyla o binayı yıkıyor.
Daha bina yıkılmadan Malatya Valiliğine 80 bin lira yatırıp 507 bin lira gelir elde etti.
Bahsettiğim binanın tek geliri bu değil!
2011’den sonra yapılan sitelerde ortalama bir metrekarede 35 kg ile 50 kg arası demir çıkıyormuş.
Biz en düşük 35 kg üzerinden hesaplayalım.
Demin bahsettiğim 8 bin metrekarelik binayı 35 ile çarpınca 280 bin kg ediyor. Yani bu bahsettiğim binada yaklaşık olarak 280 ton demir çıkar.
Hurda demirin kilosu bugün 9 lira 70 kuruş.
280 ton demir, bugünün fiyatıyla 2 milyon 716 bin TL ediyor.
Bu fiyatı yukarıda yazdığım demirbaş fiyatıyla toplayalım.
2 milyon 716 bin artı 507 bin lira ne eder?
3 milyon 223 bin lira…
Bostanbaşı mahallesinde 3-5 yıl önce yapılmış 8 bin metrekarelik bir binanın yüklenici firmaya geliri 3 milyon 223 bin TL.
Gidere bakalım.
8 bin metrekareye 250 bin TL dinamit lokumu gidiyormuş.
40 bin TL’ye ise karot delikleri açılıyormuş.
20 bin lira da personel gideri diyelim.
Eğer yerinde ayrıştırma yapmıyorsa yakıt giderinin de bir bina için maksimum 500 bin lira olduğunu varsayalım. Bu kısmı birkaç firma yetkilisine sordum. Ortalama bu büyüklükte bir bina için 200 bin diyen de oldu, 300 bin lira yakıt gider diyen de çıktı.
Ama ben en yüksek fiyatı alıyorum: 500 bin lira yakıt gideri olsun.
Bir de 80 bin lira ihale bedeli var.
Toplam gider 890 bin TL.
40 daireli bir yeni binanın yıkım firmasına karı ne çıkıyor peki?
2 milyon 333 bin TL!
Hani “milli servet” edebiyatı yapan bazı siyasetçilerimiz bu yaptığım hesabı bilmiyor mu?
Diyelim ki bilmiyorlar ama artık biliyorlardır!
Devletimize 80 bin lira verip 2 milyon TL’nin üzerinde kar elde eden başka bir dal var mıdır acaba?
Üstelik bu karın bir bölümü kat sahiplerinin malı!
Etiyle tırnağıyla birikimini bir eve yatırmış bu halkın malı!
Yazının başında Malatya’da derinlemesine sorunlar gözden geçirilmez dedim ya!
Bir Allah’ın kulu yetkili bu “yıkım ekibini ihya eden” sistemi niye değiştirmek istemez?
Üstelik daha 30 bin bina var yıkılacak!
Vali Ersin Yazıcı’nın dediği gibi Aralık 2023 gibi bitirilmesini bırakın bu gidişle 2025’te bile bitmez bu yıkımlar!
Bu iş peki nasıl hızlanır?
Yüzeysel olarak yıkım firma sayısını arttırın demiyorum.
Bu mevcut firmalar haricinde kat sakinlerine alternatif sunmamız lazım.
Milli servet dediğimiz olgu ne?
Binanın güçlendirilememesi ile beraber yukarıda saydığım 3-5 yıllık malzemeler, firmaların alt firmalara satması değil mi?
Kimin malını kime satıyorsun?
Devlet, senin benim malımı direkt kendi kasasına alsa yine ortada bir sorun yok diyebiliriz ama devletimiz; senin benim malımı ufak bir ücret karşılığı bir özel teşebbüse satıyor!
Skandal olan yer burası!
Üstelik devletimiz bunu yaparken, işin başındaki üst düzey 2 bürokratla ilgili dedikoduları ise görmezden geliyor sanki!
Milyarlarca lira para dönerken dedikodulara dikkat etmek gerekir. Kimseye iftira atamayız ama iş tutanların bizzat söyledikleri var. Bunları birçok yetkili dinlemiştir!
Fahri Kayahan’da, Bostanbaşı’nda yukarıda belirttiğim bina gibi yüzlerce belki binlerce bina var!
Anayasa ile korunmuş mülkiyet hakkını düşünerek kat sakinlerine “yıkım işini” verebiliriz diyorum.
Devletimiz, çoğunluğu sağlayan kat sakinlerine bu hakkı verebilir.
Vatandaş, binasındaki demirbaşları, hurdaları hatta demirleri buldukları yıkım firmasına verip gelir elde edebilir.
Bir site, karar defterine yazdıktan sonra malı olan binasını yıkma kararı niye almasın?
Bu hem yıkım işini daha çok hızlandıracaktır hem de şu anki adaletsiz işleyişi bir nebze azaltacaktır!
Ayrıca değeri çok yüksek bir binanın YİKOB tarafından ihalesi yapılırken komik rakamların konuşulması en azından benim zoruma gider!
Demiri hariç 500 bin lira demirbaşı tutacak bir binayı bi zahmet önden YİKOB ekipleri gidip bir incelesin.
İhale yapılmadan önce o binanın bir “tahmini gelir tablosu” çıkarılırsa fena olmaz mı?
Uzun müddet biz bu yıkımları konuşacağız.
Şu anda Malatya’nın tek döküm alanı haline dönüşen Şehir Mezarlığının arkasındaki yerde bir kamyonun yükü boşaltıp gelebilme süresi 3 saatlere çıkmış!
İnanılmaz kuyruklar oluşuyormuş!
Ya yeni bir döküm alanı oluşturmalıyız ya da yerinde ayrıştırma ile ilgili biraz daha spesifik bir karar almalıyız.
Yıkım ekipleri binanın bodrumunu almıyor mesela. Haliyle bu bodrumdaki ayrıştırma devam ediyor.
Hafriyatın yüzde 30’u bu bodrumlarda kalıyor. Yerleşimin olmadığı bazı bölgelerde yerinde ayrıştırmaya izin verilebilir. Tabii denetimli bir ayrıştırma.
Ama işin başı aslında yaşayarak öğrenilen bir durumda daha fazla akıl yürütmek olmalıdır!
“Böyle başladı böyle gider” mantığıyla hareket edemeyiz!
Yetkililer derinlemesine inceleme yapmalıdır!
Mevzuatta bu yok demekle bu işlerin çözüleceği yok maalesef!
DEPREMZEDE KİM KARDEŞİM, KİM!
Bugün Malatya’da inşaat durmuş!
İnşaat ile ilgili bütün alt kollar da haliyle 7 aydır bir lira dahi ticaret yapamıyor!
İnşaat yapan tek kuruluş TOKİ!
Harıl harıl çalışıyor ama Malatya’da tek bir esnafla bile çalışmıyormuş!
Çarşı ekonomisi de diyebileceğimiz çoğu sektör şu anda kan ağlıyor.
TOKİ inşaat yaparken bir müteahhit firma ile anlaşıyor.
Bu genelde Malatya firması değil.
Bu firma, kapıdan PVC’ye, doğramadan kiremitine varıncaya kadar kendi ekibinden malzeme alıyor.
Mesela Erzurum firması diyelim ki TOKİ konutu yapıyor. A’dan Z’ye her malzemeyi Erzurum’dan alıyormuş!
Depremi yaşayan Malatya esnafı bir lira dahi ticaret yapamazken deprem yaşamış bir şehrin ticaretini bizim yüzümüzden arttırması ne kadar doğru?
Bakın bugün Adıyaman’da Kahramanmaraş’ta bu işler bu kadar kolay yapılamıyormuş.
TOKİ ihalesini alan firmaya şart koşuluyormuş!
Bizde tas kayıp olduğu için, vekillerimiz genelde esnaf ziyareti yaptığı zaman etrafı tarafından “iyi konuşturulmak üzere uyarıldığı” için bu tür sıkıntıları konuşacak, bu sorunun önemli olduğunu idrak edecek yapıda vekilimiz yok şu anda!
Ticaret Odası, Ticaret Borsası veya Esnaf Odaları Birliği’nin sözü varsa da para etmez!
Belediye başkanlarının derdi ailesi zaten!
Peki şehirde ticaret durursa ne olur diyen kim kaldı?
Bir an önce inşaat yapan TOKİ’nin taşere ettiği firmalar ile mutlaka şehri yönetenler görüşmelidir!
Eğer bu şekilde devam ederse yakında takır takır kepenk kapatma haberleri ile karşı karşıya kalırsınız.
Üstelik seçime giderken!