Gelin size yaşanmış kısa bir hikaye anlatayım.
1970’li yıllarda Fuzuli Caddesinde bulunan ve ağırlıklı olarak okul kitapları satışı yapılan bir kitapçı varmış.
Ayrıca burası Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir satış mağazasıymış.
1970’li yılların ortalarında ani bir kararla Milli Eğitim Bakanlığı bu kitapçıyı kapatma kararı alıyor.
Kitaba erişimin çok zor olduğu 1970’li yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu kararı kitapseverleri çok üzer.
Bu kapatma kararından sonra Milli Eğitim Bakanlığına bağlı satış mağazası, stokları eritmek için yüzde 90’a varan indirimlere gider. Genellikle ticaret ve meslek liselerinin kitaplarında inanılmaz indirimler yapılır. Koca koca kitapların fiyatları neredeyse %90 indirimlidir.
Hurda kağıt fiyatına satılan koca koca kitapları gören ve satış mağazasının hemen karşısındaki binada ofisi olan Celal Yalvaç’ın dikkatini çeker.
Celal Yalvaç’ı iki kelime ile anlat deseler muhtemelen “kitap aşığı” denirdi.
*Foto: Celal Yalvaç
Ömrünün büyük bölümünü kapsayan kitapların, hurda kağıt fiyatına seyyar satıcılar tarafından külah yapılmaması adına 250 sayfadan daha fazla yapraklı bütün kitapları satın alır.
Aldığı birçok kitap meslek liselerinin müfredatı olan ders kitaplarıdır.
Okullar açılır açılmaz Ticaret Lisesi ve Endüstri Meslek Lisesi öğrencilerine satın aldığı bu kitapları ücretsiz dağıtır.
Bu hikâyeyi çok sevdiğim ağabeyim araştırmacı-yazar Nezir Kızılkaya anlatmıştı. İkimizin de çok sevdiği Celal Amca’nın bi sürü hikâyesi arasında hafımızda yerini almıştı.
Nezir Kızılkaya yaklaşık 20 aydır bir tez üzerinde çalışıyordu.
"Malatya'ya Adanmış Bir Ömür, Celal Yalvaç” başlıklı İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalında Prof. Dr. Neslihan Durak danışmanlığında Yüksek Lisans Tez çalışmasını nihayet tamamladı.
Yaklaşık 20 aydır Nezir Abi’nin nasıl çalıştığına şahit birisiyim. Her oturduğumuzda mutlaka bu tezin muhabbetini yapardık.
İşte yine Celal Yalvaç’ı konuştuğumuz sırada, “Malatya’ya Millet Kütüphanesi yapılıyor. Malatya’da bu kütüphanenin ismine yakışacak ikinci bir isim yok bence. Celal Yalvaç Millet Kütüphanesi ismi ne güzel olurdu” dedim yekten.
Üstelik 87 yaşındaki Celal Yalvaç, ömrünü kitaplara adarken şehirde bir kütüphane açılması için de zamanında mücadele vermiş birisi.
Dönemin konu ile ilgili kamu görevlilerini teşvik etmiş, kütüphane açma çalışmalarını bir gazeteci olarak haber ve yazıları ile desteklermiş ve kütüphaneye ait kitapların tanzimi ile bizzat ilgilenmiştir.
BİR NOT: Nezir Kızılkaya mutlaka Malatya kütüphane tarihini yazmalıdır. Ben kendisinden dinledim. Ama Celal Yalvaç’ın kütüphane açma çalışmalarına nasıl destek verdiğini de yazmak gerekir diye düşünüyorum.
Celal Amca’nın 15 binin üzerinde kitabı kişisel kitaplığında bulunurken yine 15 bin civarında Malatya ile ilgili belge de arşivinde duruyor.
Muazzam bir arşivci olan Celal Yalvaç’ın ismi yeni açılacak kütüphaneye verilmesinden doğal karşılanacak bir durumda dahi tereddütlerimiz oluşuyor.
İşte o yüzden Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’a açık çağrı yapıyorum.
Kendisinin gayretleriyle açılacak yeni İl Halk Kütüphanesi’nin ismini Celal Yalvaç’la başlatalım.
Gelin bi gün olsun bir değerimizin, Malatya’ya adanmış bir ömrün sahibine hayattayken ödüllendirelim.
Sayın Gürkan’ın bu tür durumlara hassasiyetini bildiğim için yazıyorum bunları.
Merkezdeki diğer belediye başkanlarına bin 500 yazı yazsam boşa yazdığımı her seferinde idrak ediyorum ama Gürkan’ın sanata, kültüre ve kitaba olan sevgisini biliyorum.
Ömrünü bu şehre adamış Malatya’nın yaşayan kültür mirası gibi ayakta duran Celal Yalvaç’a açılacak yeni kütüphaneye ismini vermek dahi az gelir ama en azından bir değerimizi yaşarken onore etmek çok anlamlı olmaz mı Sayın Gürkan?
Celal Amca’dan müsaade almadım ama 15 bin kitabı Malatya’nın Büyükşehir Belediye Başkanı, yeni açılacak kütüphaneye bağışlamasını isterse yok diyeceğini dahi düşünmüyorum. O kadar Malatya’yı seven birisi.
Hadi gelin hep beraber Malatya’nın değerine sahip çıkalım.
Bu kara günlerimizde Celal Yalvaç ismi üzerinden “cehaletin” yok olması gerektiğini bağırarak haykıralım.