Canlı, hatta heyecanlı ve yorucu bir seçim dönemi geçirdik Malatya’da.
Bu heyecanın sebebi, yıllardır Malatya’da tek parti varmış gibi merkezdeki ve çoğu ilçelerdeki belediyeleri domine eden AK Parti’nin karşısındaki muhalefet adaylarının seçmenine verdiği umut yüzünden seçim süreci daha dinamik geçti.
Daha belirsiz ve öngörülebilir bir seçim süreci yaşamadığımız için heyecanlıydı.
Bu belirsizlik muhalefet adaylarına da umut verdiği için daha canlı geçti.
Hatta yıllardır kendisini muhalefette gören seçmene de umut verdiği için daha heyecanlı geçti.
İktidarın adayları bile seçim sürecini birçok ilçede ve merkezde tedirgin geçirdi.
Bu tedirginlik yer yer hata yapmalarına yer yer pot kırmalarına yer yer de rol çalmaya kadar ilerledi.
AK Parti gibi çoğu siyasi parti sayısız anket yapıyordu.
Anketlerin hiçbirisi AK Parti için iyi değildi ve üstelik konteynerde yaşayan Malatyalılar rengini çok belli etmiyordu.
Son düzlüğe girerken Ahmet Çakır ve Öznur Çalık’ı sahneye çıkarmaları dahi bizlere bazı sinyaller veriyordu.
AK Parti belki de ilk defa seçim hattında tedirgin olmuştu.
Veli Ağbaba, popülerliğini kullanarak ve AK Partili adayları muhatap almayarak bir strateji geliştirmişti.
Sahada farklı bir Ağbaba algısı oluşuyordu.
Yeniden Refah Partisi’nden Bilal Yıldırım’ın 1 yıl önce aldığı 40 bin oy AK Partilileri ürkütüyordu.
Üstelik Yıldırım, Yazıhan’da, Kale’de, Darende’de, Kuluncak’ta ve Akçadağ’da AK Partili adayları göstermişti.
Aday belirleme sürecinde sadece Büyükşehir Belediyesi’ni değil farklı ilçelerde AK Parti’yi yaralayacak adaylar göstermesi iktidarı çok kızdırmıştı.
Ayrıca Veli Ağbaba’dan beklenen sert muhalefeti ise Bilal Yıldırım yapıyordu.
AK Partili adaylar ve teşkilat önce afalladı. Bilal Yıldırım’ı hedef alan cümleler hatta yer yer küçümseyici ifadeler kullandı.
AK Parti sağa bakarken solun ilerlediğini gördü.
Veli Ağbaba her gün yeni oylar kazanıyordu. Gençlerle farklı bir ünsiyet bağına girmişti. Ağzına CHP’yi almadan ve daha önce hiç girmediği mahallelere, köylere gidiyordu.
Her gün ama her gün 3-5 yerde iftar yemekleri hazırlattırıyordu. Kilit noktalara yardımlar yapıyordu. Gençlere harçlık diyeceğimiz para kartları oluşturup dağıtıyordu.
AK Parti’nin taktiğini farklı bir şekilde uyguluyordu.
İşte o yüzden Ağbaba siyasi hayatı boyunca ilk defa AK Partilileri korkutmuştu.
Seçime bir hafta kala AK Partililerin birçoğu “Veli Ağbaba kazanıyor. CHP zihniyeti Malatya’da başa geçemez” diye propaganda yapmaya başladılar.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i bile Malatya’ya bilerek getirmeyen Ağbaba’ya karşı iktidar adayları altan alttan “CEHAPE zihniyeti” deyip küskün oyları veya sandığa gelmeyecek AK Partilileri getirmeye uğraşıyordu.
Fakat AK Parti belki de ilk defa aday belirlerken doğru adımlar atmıştı.
Mevcut belediye başkanlarının çoğunu silmişti.
Yeni isimler, yeni yüzler aday gösterilmişti.
Merkezde 3 belediye ile beraber toplamda 5 mevcut belediye başkanını tekrar aday göstermemişti.
Gösterdiği hiçbir adaya anlamlı bir tepki yoktu üstelik Büyükşehir adayı tüm adaylardan kağıt üstünde daha liyakatliydi.
Adıyaman gibi bir şehir CHP’ye geçerken Malatya’nın tekrar AK Parti’de kalmasının en büyük sebeplerinden bir tanesi yeni gösterilen adaylardır.
Tabii bu işin birkaç nedeni de var.
Bu nedenleri tek tek siyasi partileri ve ilçeleri değerlendirirken yazacağım.
Ama rakamlara girmeden yaptığım bu değerlendirmenin sonucu şu:
Bu seçim “ceketimi koysam seçilir” kalıbını kırmıştır.
Bu seçim muhalefete “kazanabilirdik” algısını çarpıcı bir şekilde ortaya koymuştur.
Veli Ağbaba’nın niye kazanamadığını, Bilal Yıldırım’ın bir yıl öncesinden bile niye düşük oy aldığını ayrı ayrı yazılarda yazacağım.