Malatya’da şu an korku hakim.
Her metrekaresinde umutsuzluk baş göstermiş.
Yıkılan her binada canlarımızı yitirirken anılarımız da hayallerimiz de yok oldu!
Baş köşeye koyduğumuz güzelim şehrimiz, uğruna kavgalar verdiğimiz “cennet şehir” yerle bir oldu!
İnancımız da inançsızlığımız da yok oldu!
Çocuklarımıza anlatabileceğimiz, sonraki nesillere aktaracağımız hiçbir şey kalmadı.
Moloz yığınlarının başında “sesimi duyan var mı” diye gırtlağımızı yırtarcasına bağırsak da kimse duymayacak!
Şehrimiz can verdi dostlar, can verdi!
Taziyemizi dahi yapamıyoruz!
Büyükşehir’in büyük başkanı her ne kadar “cenaze namazları kılındı” dese de inanmayın!
Kılamadık dostlar kılamadık!
Bir canımız dahi vefat ettiği zaman yüzlerce kişi şehir mezarlığına koşarken bin 400 canımız sorumsuz ahlaksızlar yüzünden vefat ederken “sesimizi duyan var mı” diyorduk!
Bir dostuma geçen gün “Çok kötüyüm. Şehrimiz yok olmuşken doğru dürüst ağlayamadık” demiştim.
İşte bu yazıyı ağlamak için yazıyorum.
Hüngür hüngür ağlamak için yazıyorum bu satırları…
Kusura bakmayın, bu yazıyı kendim için yazdım.
Bugün benim ağlama günüm…
Kendime gelirsem yarın sizin için yazmaya devam edeceğim…