Mahir Temur

Liyakatsizlerin şehri!

Mahir Temur

Adalet ve Kalkınma Partisi “Adı AK Parti” sloganıyla 23’üncü kuruluş yıldönümünü dün görkemli bir programla kutladı.

14 Ağustos 2001 yılında “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” mottosuyla yola çıkan AK Parti, 23 yıla yakın bir süredir Türkiye’yi yönetiyor.

Dile kolay, 23 yıl boyunca aynı parti ve aynı lider.

Her ne kadar Abdullah Gül’ün 116 gün, Ahmet Davutoğlu’nun 88 gün ve Binali Yıldırım’ın 2 yıldan biraz fazla başbakanlık yapması hiçbir zaman AK Parti’nin liderleri arasında yer almadı.

23 yıldır tek lider Recep Tayyip Erdoğan oldu her zaman.

Fakat lider değişmezken AK Parti’de bazı isimler değişti bazı isimler nadasa bırakılıp tekrar yeşertildi bazı isimlerin ise AK Parti’de yolu kısa sürdü.

AK Parti’nin Malatya ayağına baktığın zaman ise olay biraz daha farklılaşıyordu.

AK Parti 23 yılda Malatya’ya hangi hizmetleri kazandırdı sorusunu irdelemek yerine bugün AK Parti’nin Malatya ayağındaki seçilmişlerin ve atanmışların durumunu analiz etmek istiyorum.

Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi, Malatya’da hiçbir dönem Erdoğan’ın dediği gibi “tek yumruk” olamamıştı.

Üstelik birlik olamayan AK Parti Malatya ekibi, kafasını biraz kaldıran partilileri hemen “sen kafanı indir” uyarısı veriyordu.

Küçük şehirlerde “güç sahibi” olmak biraz daha kolaydı.

Şehrimizin tarihine baktığın zaman halkın güçten yana tavır aldığını, gücün etkisi altında sessiz kaldığını, güçlünün etrafında yer almaktan menfaat beklentisi yüzünden mutlu göründüğünü ama arka planda bu mutsuzluğunu kısık sesle belirttiğini, gündelik menfaatler yüzünden “alternatif düşünceleri” hayata geçirme noktasında karnesinin iyi olmadığını hepimiz biliyoruz.

Mevcut gücün içersinde farklı güç odakalarında ise durum aslında daha çok kolaylaşıyordu.

Mevcut iktidarın içerisinde “güçlenmek” Malatya’da zor bir meziyet değil aslında.

Toplumun vasat düzeyi aslında her meslekte her STK’da her siyasi partide kendisini gösteriyordu.

Liyakat yerine referans veya kendisine hedef olmayacak insanların sahneye çıkmasını isteyen iktidarın içerisindeki güç odakları bugün karşımıza çıkan tabloyu çıkardı Malatya’da.

23 yılın sonunda Malatya’da 3 saatlik bir canlı yayın programında AK Parti’nin en kıdemli siyasetçisi bu millete “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dedirtti.

23 yıl önce bu sloganla başlayan hareket, ideoloji veya 90’larda ne kadar “eskimiş” haslet varsa bitirmek için yola çıkan AK Parti, bugün Malatya’da ideolojik, kültürel veya sosyal olarak bitme noktasına geldi.

Üst tabakanın değil alt tabakanın sesi olmak için yola çıkan AK Parti’nin neferleri bugün “üst tabakaya” evrildiği için Bülent Tüfenkci gibi isimlerin nasıl halen siyasette var olduğunu anlamayabilirsiniz.

25 metrekarelik bir ofiste avukatlık yapan bir siyasetçinin 23 yıldan sonra “zenginler kulubüne” evrildiğini söylemeye gerek yok. Çünkü AK Parti’nin birçok yetkilisi halkın zenginliği yerine kişisel zenginliğini düşündü her zaman.

Halkı memnun etmek veya refahanı yükseltmek yerine dar çevresinin refahını artırmak istedi çünkü bu dar çevre kendisine yarayacaktı.

Malatya’da AK Parti’den önce siyasete girdiği için mal varlığını kaybetmiş, durumu öncekinden daha kötü olmuş birçok örnek verilirken 2002’den sonra tek bir örnek dahi veremeyişimizin sebebi “bal tutanların” parmağını değil avuç içlerini bile yalamak istemesinden kaynaklanıyor.

Malatya’da güç odaklarının içerisindeki farklı güç kaynakları bazı kuralları iyi biliyordu.

Bürokrat olana makam, ticareti olana “ticaret” vadetti ve bunu açık bir şekilde yaptı.

Kafasını biraz kaldıran kim varsa önce “zenginlik” vadetti her zaman.

Malatya’nın binde birine bile tekabül etmeyen çoğu siyasetçinin derdi hiçbir zaman bu millet olmadı.

Makamı oldu ve bu makamı korumak için her türlü yol mübah görüldü.

Bugün Malatya’da belediyelerde veya kurumlarımızda bazı şeyler artık aleni yapılıyorsa bunun sebebi 23 yılda birçok AK Partili siyasetçinin öğretileri yüzündendir.

Her kurumumuza bu öğreti aşı gibi zerk edilmişti.

Aşıyı ret etttiğin anda karantina sürecin başlar!

23 yılda Malatya AK Parti’sinde adından söz ettiren 3-5 siyasetçi haricinde kim liyakatiyle bir yerlere gelmek istemişse boynu hemen kesilmek istendi.

Karantinaya alınmış yüzlerce isim 23 yıl boyunca birkaç isme biat etti!

Bugün “adamsızlıktan” halen bazı isimlerin sürekli ısıtılıp ısıtılıp bu milletin önüne koyulmasının sebebi 23 yıl boyunca yapılan kıyımın eseridir.

AK Parti içerisinde diğerlerine göre daha çok güçlenenler Malatya’da adeta bir kıyım gerçekleştiriyordu.

Bir üniversitenin rektör seçiminden bir hastanenin başhekimine varıncaya kadar “adamcılık” yapıldı bu şehirde.

Siyasetle alakası olmayan ne kadar makam varsa bile işin içine siyaset sokuldu.

Çünkü şehirde güçlü bir iktidarın içinde güçlü olmak için önce teşkilat sonra bürokrasi daha sonra sivil toplum kuruluşlarını ele geçirmek için kendi adamları gerekiyordu.

Bunu çok iyi yapan siyasetçilerimiz oldu.

Şehri AK Parti yönetmiyordu, AK Parti’nin içinde yer alan güçlü siyasetçiler yönetiyordu.

Bu her dönem bu şekildeydi.

Açın bakın arşive…

Mesela Bülent Tüfenkci’ye bakın, Ahmet Çakır’a bakın, Hakan Kahtalı’ya bakın.

Mehmet Çınar’a bakın.

İhsan Koca’nın tüm gelişlerine bakın.

Liyakatsiz ve beceriksiz isimleri sürekli bi yerlerde tutup hep musluklar akıtıldı.

Bu şehirde AK Parti’nin ilçe başkanlarına bile musluklar akıtılıyordu.

Mesela geçmişe yönelik MASKİ’nin, Esenlik’in, MOTAŞ’ın veya Yeşilyurt Belediyesi’nin iştiraklarının kurumsal avukatlarına bakın.

Bülent Tüfenkci bakan olduğu zaman bizler Malatya’da hangi kurumların avukatlığını yapıyordu sorusunu soruyorduk.

Mehmet Çınar’ın kayınbiraderi Ekrem Dağ yıllarca belediyelerin kırtasiye işlerini gözümüze soka soka almıyor muydu?

Belki de halen alıyordur!

Üstelik bu adam AK Parti’nün sürekli yönetim kurulunda yer alıyordu.

Değişmez ve değiştirilemez bir kayınbirader!

Rıdvan Budak dendiği zaman aklınıza ne geliyor?

AK Parti il başkan yardımcılığı mı?

“Kısa zamanda zengin olmanın yolu AK Parti’den geçiyor” görüşünü her defasında gözümüze sokması mı?

Yoksa Bülent Tüfenkci’ye olan yakınlığı mı?

“Bal tutan bi yerlerini yalarken” bazı isimler değişmiyordu bu şehirde.

Allah için söyleyin;

Hakan Kahtalı dendiği zaman aklınıza il başkanlığı mı geliyor, milletvekilliği mi yoksa meşhur şirketi mi?

Esenlik mi yoksa şeker mi geliyor akla?

Torunların torunlarına bile dünyalıklarını garantileyen bu insanların “davalarından” bahsetmek, 23 yılını hatırlatmak bana gerçekten çok komik geliyor.

Klasik bir AK Partili olmamasına rağmen, sonradan AK Partili olup klasik AKP’lilerin kabullenmediği Selahattin Gürkan bile ultra lüks Malatya Life evlerinde 2 daire alınca çoğumuz şaşırmadık.

Şu anda Ankara Kızılay’da lüks bir ofis kurup bir atama bekliyor Gürkan ağabeyimiz!

Yıllarca İpek caddesindeki evinde oturduğunu söyleyen Selahattin Gürkan!

ER TV’de Er Meydanı’na konuk olan Bülent Tüfenkci ile tartışırken şu soruyu bir daha kendime sordum:

Malatya yıllarca nasıl bunları seçebildi?

Bu sorunun cevabını muhalefete, Erdoğan sevgisine falan bağlayabilirsiniz ama hiçbir zaman tam olarak doğru bir cevap veremezsiniz.

Ünlü bir Malatyalı rektörün tavsiyesi ile AK Parti’ye davet edilen Öznur Çalık’ın siyasi hayatına bakın mesela.

Habertürk’ün meşhur ama şu anda içi boş bir sloganı vardır; gücü özgürlüğünde diye…

Öznur Çalık’ın gücü özgürlüğünde değil özgünlüğünde!

AK Parti’de Öznur Çalık gibi Malatya’da bir siyasetçi daha gelmedi dünyaya!

Ne Hakan Kahtalı gibi şirketi vardı, ne Mehmet Çınar gibi “bal tutan parmağını yalar” diye bir düşüncesi ne Gürkan gibi egolu ama vasat  siyaetçi ne de Tüfenkci gibi ufak hesaplar yapan bir seçilen olmadı Öznur Çalık.

Öznur Çalık Malatya düzeyinde etrafındaki yüzlerce insandan daha liyakatliydi.

Ama Öznur Çalık’ın en büyük esprisi hırsıydı.

Malatya’da bir tane kadının elinden tutmayı bırak bir kadın siyasetçi kafasını kaldırdı mı hemen engel oluyordu.

Hatta bir AK Partili yöneticinin dediği gibi paratoner özellikleri vardı.

Tepkiyi üstüne çekmeyi bilen ama “kafa kesen” bir siyasetçiydi.

Güçlendikçe daha çok “kafa kesen” Çalık’ı Malatya’da durdurabilecek bir Allah’ın kulu yoktu.

Cesaretliydi!

Para hırsı yoktu.

Bildiğimiz kadarıyla bir şirketi, çocuklarının bir ihale tutkusu gibi durumları da yoktu.

Fakat mevki, makam hırsı ve biraz da “yerel” kalması Çalık’ı bakanlığa getiremedi.

Çalık, Kale’nin veya Yazıhan’ın belediye başkanını belli etmeye çalışırken mevkidaşları daha farklı işlerle uğraşıyordu.

Üstelik kız kardeşini tam tanımıyordu bence.

Tarihinin en büyük hatasını yapıp kız kardeşini rektör yapması Çalık’ın siyasi hayatını sekteye uğrattı.

Kız kardeşi ile ilgili ne kadar haber yapılırsa yapılsın sorumlu hep Öznur Çalık görüldü.

Bu yafta uzun yıllar unutulmaz!

Ama iş becerebilen, en azından çoğu milletvekilinden daha liyakatli Öznur Çalık maalesef kurduğu ilişkilerle yaptığı hataları gizlemeye çalıştı.

Öznur Çalık gibi bir ismin bu kadar “yerel” kalması, yerelde hakimiyetini oluşturmak için mücadele vermesi Çalık’ı Türkiye’de bir markaya dönüştürmedi.

"Kahtalı’dan daha iyiydi, Tüfenkci yerine keşke Çalık olsaydı" gibi yerel bir düşünce oluşturdu.

Zaten istediği de buydu bence.

Halen dahi eczanesine her gün bürokratlar gidiyor, teşkilattan isimler gidiyor, muhtarlar gidiyor.

Hepsi de “keşke sen olsaydın” diyorlardır!

Şu anda AK Parti genel merkezinde kim varsa bi şekilde bir ilişkisi olan Öznur Çalık’ı “genel” yerine “yerel” kalma isteğini bir iletişimsel başarısızlık diye bakabilirsiniz ama benim merakım bu değil!

Merakım, Öznur Çalık’ın da bu şehre faydası olmasına rağmen fayda sağlayabilecek kim varsa önünü kesmesidir.

23 yılın ilk 5 yılını at, gerisi Öznur Çalık hikayesidir AK Parti’nin Malatya’sında…

Hep o belli etti!

Bürokratları da, il başkanları da!

Ahmet Çakır’ı da Kahtalı’yı da Tüfenkci’yi de o seçti aslında.

Akçadağ’a da o karar verince oluyordu, Arapgir’e de!

Onun için “makam bulucu” diyebilirsiniz ama o bulduğu kişilerin tek bir özelliği olması lazım.

Çalık’a en azından koltuk gelene kadar biat etmeleri gerekiyordu.

Ve bir de koltuğa atayacağı ismin Öznur Çalık’tan daha az zeki olması elzemdi.

Kısacası AK Parti’nin Malatya’daki 23 yılına baktığın zaman partinin ilk milletvekilleri Miraç Akdoğan, teşkilatı kuran Ali Osman Başkurt veya tecrübeli Münir Erkal gelmiyor.

Bu şehrin kaderiyle oynayanlar bellidir!

Üniversitesinden, resmi kurumlarımıza varıncaya kadar bu şehri erezyona uğratanların isimleri bellidir.

Deprem sadece “Erdoğan sevgisini” sorgulatan bir hızlandırma süreci başlatmıştır.

@mahirtemur

Yorumlar 9
Hakan 22 Ağustos 2024 23:27

Sayın Temur liyakat derken bir de şu üniversiteye alınan akademisyenlerle, idarei personel atamaları vs. ilgili bir araştırma yapıp liyakatları ile ilgi yazsanız. Mesela MTÖ ye en sona alınan kişiler özellikle (Bil. Müh.ne). adamın bilgisayarla uzaktan yakında ilgisi alakası yok ama Bentliye göre liyakatlı almışlar. Valla bu gidişle Bentli de Karabulut'u arartır merak etmeyin, giden F gelen M ne farketti..

Mustafa Ertürk 19 Ağustos 2024 12:52

Sayın Temur yazınıza kesinlikle katılıyorum, tebrikler. Bilge Kağan’ın yazdığı eski Türk yasalarından bir alıntı yapalım. Bakalım siyasetçilerimizden kim buna uyuyor, okuyucular karar versinler. -Türk’ten köle olmaz -İki Türk tek düşmana saldırmaz -Atlı bir Türk yaya olan düşmana saldırmaz -Yalan söylemek yasaktır -Aman dileyene el kaldırılmaz -Kadın ve çocuğa vurulmaz, esir edilmez -Bunlara riayetsizliğin cezası ölümdür. -Türk yurdunda yoksulluk o kadar azalsın ki “Fakirlik” SUÇ sayılsın

Kubilay 16 Ağustos 2024 19:29

İyi bir yazı. Adeta fotoğraf çekmiş.Fikrine sağlık Sayın yazar. Bu çıkmazın sorumlusu bir grup medya,bir kısım sivil faydasız toplum derneği, bir takım oda ve meslek grupları ve bir bütün şehir! Sustular,sustular acaba sıra bize gelir mi diye. 22 yıl sonra baktılar ki gelmiyor bu defa söylenmeye başladılar. Sonuçta şehir bu kasaba siyasetçisi bile olamayacak çaptaki şahısların elinde 3.lige düştü. Düne kadar esamesi olmayanlar vekillige, başkanlığa her yere aday oldular. Bu hareketin çilesini çekenleri de bir gün yazmanız umuduyla?

Tahsin Aktaş 16 Ağustos 2024 10:46

Çok güzel bir yazı olmuş. Genelde Ülkenin de durumunu özetlemiş.

Levent Yuksel 16 Ağustos 2024 08:16

Malatya yı mükemmel özetlemiş,gerçekten sahipsiz malatyam, Başkan münir Erkal ahını aldı Malatya

Salih 15 Ağustos 2024 23:17

Bülent TÜFENKCI ile RIDVAN BUDAK arasındaki bağı bilen var mı.???

Exsen 15 Ağustos 2024 20:21

Çeyrek asri bu kadar güzel özetle anlatmak çok üstün bir gazetecilik aklı gerektirir...

Ensar 15 Ağustos 2024 19:23

Sayın Mahir Temur yazıyı çok iyi yazmışsınız fakat bende dahil kendimize şu soruyu sormak istedim bizde bu pastadan pay alsaydık kafamızı kuma gömüp aynı şeyleri yaparmıydık?yada verecekleri mevkileri elinizin tersiyle itermiydik mesela.Artık siyaset 2002 den beri hizmet değil Zengin olma yeri oldu.

Fahrican 15 Ağustos 2024 18:56

Yorum yapmaya yer bırakmamışsın ha cam. Harun gibi gelenler Karun oldu. Herkeste bilir, üstüne uyur bir memleket.

Yazarın Diğer Yazıları