Geçen gün İnstagram’da karşıma buzdolabının niye bayramlarda daha çok arızalandığını anlatan bir reels vidosu çıktı.
Yeni kesilmiş sıcak etin buzdolabına zarar verdiğini ve sıcak etin buzdolabına nasıl ve ne şekilde yerleştirileceğini anlatan bir video.
Yıllar önce yine bir Kurban Bayramı günlerinde “Buzdolabı bozulmayanlara selam olsun” tarzında bir yazı yazmıştım.
Demek ki buzdolabı firmaları artık yeni gelişen bu duruma önlemler almaya başladı.
Aslında kurban kesmek yıllara göre çok evrimleşti.
Birçok mezhepte sünnet olan bu ibadet, Hanefi mezhebinde vacip kabul ediliyor.
Yani güçlü bir sünnet diyebiliriz.
Peygamber Efendimizin söyledikleri ve yaptıklarını biz Müslümanlar “sünnet” olarak adlandırıyoruz.
90’lı yıllarda birçok popüler İlahiyat profesörü kurban kesmenin önemi tartışırken birçok ilahiyatçı da Kur’an’da kurban kesmenin “emir” olarak geçmediğini tartışıyordu.
Çocukluğumuzda saatlerce bu tartışmaları izleyerek geçirdik.
Ben halen maddi durumu iyi olan Müslümanların kurban kesmesi gerektiğini, bu ibadetin ayrı bir sevabının olduğunu, kurban kesme sürecinin ritüellerinin bile farklı bir auraya soktuğunu düşünenlerdenim.
Fakat 90’lı yıllarda “Kurban kesilir mi kesilmez mi?” tartışması yapılırken bile bu kadar dejenere olmamıştık.
Kurban Bayramı maalesef gün geçtikçe “Et Bayramı” oldu!
Ben çocukluğumda et hesabı yapan bir kişi bile görmedim!
Üstelik kurban kesenin, maddi durumu olmayan insanları bulmak olduğunu, daha önce kırmızı eti evine alamayacak düzeyde “fakir” olan insanları bulmak ve dağıtmak olduğunu unuttuğunu düşünüyorum artık.
Kurbanı kes, 3-5 pay akraba ve komşuya gönder ve gerisini dolabına yığ!
Bi kere “kurban kesmek” artık kolay bir ibadet olmuş!
Sünnet olan bu ibadete verilen değerin farzdan daha fazla değer verilmesinin motivasyonunun tamamen “kırmızı et” olduğunu düşünüyorum artık.
O yüzden buzdolabı firmaları yeni yeni önlemler alıyor Türkiye’de!
Ben bu sene kurban kesemedim mesela…
Ama yakın akraba ve arkadaşlarıma aynen şu cümleyi kurdum:
“Ben bu sene kurban kesemiyorum ama benim evime kırmızı et giriyor. Benden daha kötü durumda olan binlerce insan var bu şehirde. Lütfen bana ‘kurban payı’ göndermeyin”
Bazıları garipsedi ama en azından birkaç akrabam hariç “kurban payı” fazla almadık bu sene.
Ben çocukluğumda kurban kesmenin ne kadar önemli olduğu öğretisi ile büyüdüm.
Bu öğreti ile büyümüş biri olarak söylüyorum ki kurban kesmek artık başka bir hal aldı.
Yakın akrabasına bayramda bir telefon dahi açmayan din kardeşlerimiz danaya 7 kişi girerken çok mutlu maşallah!
Hepimizin çevresinde yok mu bu tür insanlar?
Kurban Bayramı’nın “bayram” kısmını unutan bir dünyada yaşıyoruz artık.
Üstelik dinimizde farz olan zekâtın ne olduğunu bile bilmeden yıllardır “danaya giren” komşularınız, akrabalarınız yok mu?
Bu tür insanlar ne hikmetse artmadı mı?
Adam soruyor bana:
-Mahir bu sene ne kestin?
“Bu sene kurban kestin mi?” demiyor.
Ne kestin, diyor!
“Abi bu sene kesemedim” diyorum.
Cevap daha ilginç!
“Haa öyle mi? Canın sağ olsun seneye kesersin” diyor üzgün bir ifadeyle.
“Ya abiciğim bu sene niye diğer senelerde olduğu gibi kayısı meyvesinin zekâtını vermiyorsun?” diye soramıyorum.
“En son ne zaman farz-ı ayn olan Cuma Namazı’na gittin?” diye de soramıyorum.
Bayramda kimseyi kırmamak lazım.
Ama maalesef bu kurban kesmek olayı hem biraz “desinler” kategorisine girdi hem de “kışlık kavurmalık” alt kategorisine evirildi.
Ama kurban kesmeden önce evine kırmızı et girmeyenleri araştırıp bulan, o etin Allah’a ulaşmadığını ama yardımın ulaşacağını idrak eden çok inananın da olduğunu ve halen bu şiarla kurban kesenlerin olduğunu belirtmesek haksızlık yapmış oluruz.
Allah tüm ibadetlerimizi kabul etsin.
Kurban Bayramı’nız mübarek olsun.
Çocukluğumuzdaki bayramların tekrar bu topraklarda yeşermesini diliyorum.
NOT: Başlıktaki soruya bir cevabınız yoksa siz de benim gibi “eski kafalı”sınızdır!
