Yaşadığımız yüzyılda insan hayatının değeri bazı durumlarda hayvan hayatı kadar bile değer görmüyor.
En korkunç olaylarda dahi 30 saniye üzerinde düşünüp hayatımıza devam edebiliyoruz.
Maalesef ülkemizde ve şehrimizde bir insanın dramatik ölümü de bir cinnet hali de en fazla bir reels vidosunun etkisi kadar olabiliyor.
Twitter’dan dün Serkan Tanyildizi yazdı Malatyalı Cihangir Emre Küçüker’in dramatik intihar olayını…
Aslında üç gündür bu intihardan haberim vardı ama bazı detayları araştırmam gerekiyordu.
Gelin bugün size en azında 30 saniyeden fazla sürecek insan hayatının değersizliği ile ilgili gerçek bir olayı yazayım.
Aslen Adıyamanlı olan ama Malatya doğumlu 42 yaşındaki Cihangir Emre Küçüker’in hayatı 6 Şubat günü darmadağın oluyor.
6 Şubat sabahı her Malatyalı gibi büyük bir sarsıntı ile kalkan Cihangir Emre ilk önce Adıyaman’daki akrabalarını arar.
Annesi, babası ve iki kardeşine ulaşamaz.
Binbir zorlukla Adıyaman’a yetişir ama ailesinin kaldığı bina dümdüz olmuştur.
Günlerce göcük başında bekler ama hem annesi hem babası hem de iki kardeşi vefat etmiştir.
Bir günde tüm ailesini toprağa verir Cihangir Emre Küçüker.
Empati dahi kuramadığımız bu olay karşısında Cihangir Emre’nin hayatı içerisinden çıkılamayacak bir duruma evrilmiştir.
Cihangir Emre, Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Tarım ve Kırsal Kalkındırmayı Destekleme Kurumu diye yazılan ama kısa adı TKDK diye bilinen fakat benim tabirimle insanlıktan nasibini almamış bu kurumda işçi statüsünde çalışan bir uzmandır.
6 Şubat depremlerinden sonra birçok kurumda olduğu için deprem bölgesi haricindeki illere Cihangir Emre gibi depremzedelere bir hak tanınmıştı.
Cihangir Emre, devlet memuru olmadığı için geçici görevlendirme ile Manisa TKDK’ya gönderilir.
Burada yaklaşık 1 yıl çalıştıktan sonra TKDK başkanlığına yeni atanan zatı muhterem, tüm geçici görevlendirmeleri iptal eder.
Deprem bölgesindeki psikolojik travmadan habersiz olan bu zat, bir yazıyla geçici görevlendirme ile başka illere giden tüm çalışanları kendi illerine gitmesini emir buyurur.
İşte Cihangir Emre Küçüker’e de 1 Temmuz günü Malatya TKDK’da işbaşı yapılması söylenir.
Cihangir Emre ile Malatya TKDK’da birkaç yetkili ile yaptığı WhatsApp yazışmalarına ulaştım.
Burada paylaşamıyorum ama Cihangir Emre’nin bu karara çok kızdığı yazdığı mesajlarda açık bir şekilde belli oluyor.
Bu yazışmalardan birkaç gün sonra Manisa’dan ayrılıp İzmir’e geçiyor Cihangir Emre.
3 gün önce İzmir’de hayatına kıyıyor.
42 yaşında tüm ailesini depremde kaybeden Cihangir Emre’ye devletimiz 1 yıldan fazla farklı bir ilde çalışmasına müsade edemedi!
Malatya’da sadece Büyükşehir Belediyesi’nin bir dairesinde bile 13 çalışanın bankamatik memuru olduğunu resmi olarak duyurulan bu şehirde, bırakın bir yıl izin yapmasını, 1 yıldan fazla farklı ilde çalışamazsın dendi!
İşe gitmeyip her ay bankamatik önünde maaş çekenlerin görülmediği bu şehirde veya bu ülkede bir günde tüm ailesini kaybetmiş Cihangir Emre’yi hemen gördük! Üstelik her gün işine giderken!
8 yıldır TKDK’nın Malatya İl Koordinatörlüğünü yapan Murat Tunç’a sesleniyorum:
Sizin vicdanınız rahat mı?
Tüm ailesini bir günde kaybetmiş bir çalışanınızın ruh halinden anlayamıyorsanız o koltukta oturmanızın ne anlamı var?
Başkanlığın kararı deyip geçemezsiniz!
Cihangir Emre, ailesini, eşini veya babasını ya da çocuğunu kaybetmiş tüm depremzedeler gib 6 Şubat günü hayatı kararan bir gençti.
Bu dünyada tutunacak bir dal ararken, çalıştığı kurum tutunduğu belki de tek dalı kökünden kesiverdi!
Kendi hayatına son verenlerin psikolojisini anlayamayabiliriz. Tek bir sebep bu hayattan vazgeçirtmeyebilir ama Cihangir Emre gibi çok hassas bir gencin sebep araması için mücadele vermesine gerek olmadığını bilmemiz gerekirdi.
6 Şubat günü annesi, babası ve 2 kardeşinin göcük altında kalıp öldüğü bu dünyada Cihangir Emre de artık yok.
Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.
NOT: Bu yazıyı okuyan kim varsa lütfen bu notu empati kurarak okusun. 6 Şubat’ın psikolojik tarafını bi ton beklentimiz olduğu için görmedik. Hatta unuttuk!
Ama birinci dereceden yakınını kaybetmiş çalışanların çok fazla olduğunu, resmi rakamlara bakıldığında kaybettiğimiz 54 bin insanımızın minimum 54 bin yakın demek olduğunu unutmamamız lazım.
Halen deprem şehirlerinde yıkım araçlarının moloz kaldırdığını, toprak sahaya dönen şehirlerin olduğunu ve bu travmayı bu yakınların TKDK gibi insanlıktan nasibini almamış yetkilerin tutumları ile atlatamacaklarını iyi bilmeleri gerekir.
Çoğu konuda insanlıktan çıktık ama ne olur bu konuda hassasiyetimiz artık üst düzeyde olsun.
Twitter’dan bu konuyu ilk yazan ve gündeme taşıyan Serkan Tanyildizi’ne (@srkntnyldz) hassasiyeti için çok teşekkür ederim.