Malatya’da bilim üreten de ilim üreten de hiçbir şey üretmeyen de aynı maalesef!
Her hangi bir olaydan sonra nasıl tavır alacağını bilmeyen, karşıdakini sürekli “emir eri” gibi görüp hareket eden çok yönetici var.
Maalesef bu tür yöneticilerle çok karşılıyorum ve her seferinde üzülüyorum aslında.
Dün İnönü Üniversitesi’ndeki bir çalışanın 5 yıldır işe gelmediğini ve bu süre zarfında maaş aldığını yazdım.
Akşam saatlerinde Malatya telefon kodlu bir numara aradı beni.
Bir hanımefendi İnönü Üniversitesi genel sekreterlikten aradığını ve İnönü Üniversitesi Genel Sekreteri Mustafa Gezer’in benimle görüşmek istediğini söyledi.
Koskoca İnönü Üniversitesi Genel Sekreteri Mustafa Gezer hazretleri, sekreteri vasıtasıyla aramış, ben ne diyeyim daha!
“Hay hay bağlayın lütfen” dedim!
Kısa bir selamlaşmadan sonra yazdığım yazının iftira olduğunu, Üniversitenin internet sitesinde “duyuru” yayınlayacaklarını ve yarın avukatlarının tarafıma tekzip yollayacağını söyledi. Bunu söylerken de hukuki haklarının saklı kalacağını söyledi.
O kadar üstten ve soğuk bir konuşmaydı ki “hazırola” geçtim hemen!
En azından “rahatta dinle” diyebilirdi ama demedi :)
Ben de bu çalışan hangi birimde çalışıyor diye sorunca yine kibirli bir tavırla “Yayımlacağımız duyuruda öğrenirsin” tarzında bir cümle kurdu.
“Emredersiniz komutanım” demedim ama “peki” dedim.
Adam beni sekreteri ile karıştırıyor deyip İnönü Üniversitesinin resmi internet sitesine girdim.
Konuşmamızdan 10-15 dakika sonra “Kamuoyuna Duyurulur” başlıklı bildiriyi yayınlamışlardı.
“Mahir Temur’un üniversitemizde göreve gelmeden maaş aldığını iddia ettiği personel, üniversitemiz Sağlık Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığında (Engelsiz İnönü Koordinatörlüğü) görev yapmaktadır” deniyordu.
Ve devamında, “Söz konusu iddia mesnetsiz olup bir iftiradan ibarettir. Üniversitemizin hukuki hakları saklı kalmak kaydı ile kamuoyuna saygıyla duyurulur” deyip Rektör Prof. Dr. Ahmet Kızılay’ın ismini de bildirinin sonuna eklemişlerdi.
Neyse dedim.
Sabah bi avukat arasın ona göre “gazetecilik” yaparız yine dedim.
Sabah kalktığımda bu “Kamuoyuna duyurulur” başlıklı bildiriyi kaldırmışlardı.
Adamların öngörüsü dahi birkaç saatle sınırlı!
Koskoca İnönü Üniversitesi’nin resmi internet sitesi bizim buradaki “kımılı şirketi” tarzındaki sürekli “haber kaldıran” sözde gazetecilerin haber siteleri gibi olmuş!
“İftira” attığımı söylediğiniz duyuruyu niye kaldırdınız, diye bi sorayım mı?
Cevabını bildiğim için bu soruyu pas geçebilirsiniz!
Madem bilim insanlarına hitap ediyoruz, en azından biraz daha “tutarlı” cevaplar vermek istiyorum.
Neden-Sonuç ilişkisini kurmanız daha kolay olur.
Ben ilk yazımda dedim ki Muş Tekel Fabrikası’ndan gelen M.A isimli bir işçi 5 yıl boyunca üniversiteye gelmeden maaş almış.
Siz de diyorsunuz ki bu M.A, Engelsiz İnönü Koordinatörlüğünde çalışıyor.
Elimde yayımlamadığım bir liste var.
Elimdeki Muş’tan gelen işçilerin listesi…
Bu listede tam olarak 3 kişinin ismi M ile başlayıp soyadı A ile bitiyor.
Ben bu ismi kodlamama rağmen siz nereden biliyorsunuz o bahsettiğim M.A. olduğunu?
Benim bahsettiğim M.A. eğer 5 yıldır düzenli olarak geliyorsa nasıl nokta atışı yapıp Engelsiz İnönü Koordinatörlüğü’nde çalıştığını ifade edersiniz?
Eğer “kamuoyuna duyurulur” başlıklı yazımı yalanlamanızda “Tekel Fabrikası’ndan gelen M.A. kodlu 3 personelimiz var. Bu personellerimiz şu birimlerde çalıyor” deseydiniz belki inanırdım.
Ama büyük bir hata yaptınız ve bunun farkında dahi değilsiniz!
Sekreterle arayacağınıza dersinize biraz çalışsaydınız ve yapılan haberi “kişisel” algılamayıp sorunu çözmeye çalışsaydınız bu şekilde hata yapmazdınız!
Ayrıca Engelsiz İnönü Koordinatörlüğünde yıllardır 2 kişi çalışıyor. İsimlerini de biliyorum. İkisinin de ismi M ile başlamıyor!
Hadi onu da geçtim.
Bırakın 5 yılı…
Son 3 ayda o kodlayıp verdiğim ve sizin kimden bahsettiğimi hemen anladığınız M.A. isimli personelinizin kartı ile giriş yapılan belgeleri veya son üç ayda o söylediğiniz birimde yer alan güvenlik kamerası fotoğrafını bana atın, özür dileyeyim sizden.
Üniversitenin her yerinde kamera var.
Bir tane görüntü atsanıza…
Hadi bunları da geçtim.
Engelsiz İnönü Koordinatörlüğünde o bildiğim iki çalışan M.A. ile mesaide beraber çalışıyoruz diye bir ifadesini bana atın, yine hata yaptım diyeceğim.
Kaynaklarıma güvenirim ve yaptığımız haberleri “çek” etmeden yazı yazmam!
Bir kaynağım yok 2 birbirini tanımayan kaynağım var bu son yazımda…
Ben bu M.A isimli şahsın gelmediğini 10 gün önce öğrendim ama hemen yazmadım.
Araştırdım, sordum, soruşturdum ve ilk kaynağımdan aldığım bilgileri teyit ettirip sonra yazdım.
Ama buna rağmen gazeteciler kaynakları tarafından hataya uğratılabilir.
Zaman zaman başımıza gelmiştir ve bunun yolu da sizin uyguladığınız yol değildir!
Haberin veya yazının yanlış olduğunu ifade edip bizlere belgeleri ile gönderirsiniz.
Bizler de hata yaptığımızı ve bu haberde yanıldığımızı yazarız ve hatta özür dahi dileriz.
Bu kadar!
Lütfen “dejavu” yaşattırmayın!
Aynı tutumları Malatya Turgut Özal Üniversitesi’nde yaşadım yıllarca!
Yazdığım yazı doğru değilse…
Lütfen, o şahsın son 3 ayın giriş-çıkış kart bilgilerini, o bahsettiğiniz birimin önünde kameralar var. O görüntüleri atın lütfen.
Ben de hemen kendimi yalanlayayım!
Yoksa bu şekilde “aptal yerine koyuluyoruz” maalesef!
Ayrıca bundan sonra muhatabım İnönü Üniversitesi Genel Sekreteri, büyük insan, çok liyakatli(!) akademisyen Mustafa Gezer değildir!
Kapıdaki güvenlik görevlisi dahi muhatabım olabilir ama o olmaz artık!
Sekreteri ararsa “bağlamayın” derim, bilginize!