Bundan 27 gün önce “İnönü Üniversitesi nasıl personel alıyor?” başlıklı bir haber yapmıştım.
Profesör, Doçent ve Doktor Öğretim Üyesi kadrolarına toplamda 75 personelin alınacağını belirtip, bazı bölümlerde yeterli dil puanına bakılmaksızın başvuralar yapıldığını ve bu konuda İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay’ın gider ayak toplu alım yapmasının şüphe uyandırdığını vurgulamıştım
8 Temmuz son başvuru tarihiydi.
Başvuruları değerlendirmek için kurulan ön değerlendirme komisyonlarının raporlarının bittiği ve ilgili dekanlıklara iletildiğini öğrendim.
Memlekette kişiye özel olarak açılan kadroların artık haber olmadığı bu şehirde gelin size çok çarpıcı bir başvuru hikayesi anlatayım.
Bilirsiniz, önce bir fakülteye alınacak kişi belirlenir sonra şartlar belli edilip göstermelik başvuruların yapılması sağlanır.
Ama kaç kişi başvurursa başvursun o belirlenen kişi alınır!
Bunun gibi yüzlerce haber yapılmıştır.
Bugün yazacağım biraz daha karışık bi konu.
Doktor Öğretim Üyesi olmak için başvuran bir araştırma görevlisinin aklı başında olanların hemen tahmin edemeyeceği yollara başvurmasını ve bunun farkına varıldığını ama halen İnönü Üniversitesi’nin başvuru şartlarını tutmadığı halde hazırlanan rapora rağmen o araştırma görevlesine Doktor Öğretim Üyesi kadrosu vermeye çalıştığını yazacağım bugün.
Özetlerken kapalı yazdım, merak etmeyin isim isim yazacağım.
Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Araştırma Görevlisi Muhammed Cihad Kubat, doktor öğretim üyesi için açılan kadroya müracat eder.
Fikri takip yapalım önce…
Bundan 3 yıl önce Kayısı Haber’de Muhammed Cihad Kubat’ın araştırma görevlisi olarak İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümüne alındığını duyurmuştuk.
Muhammed Cihad Kubat’ın babası tanıdık bi isimdi.
O tarihlerde İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü Müdürü Prof. Dr. Mehmet Kubat’ın oğlu, 36 aday içerisinde araştırma görevlisi olarak üniversiteye alınmasını yazınca 24 saat içerisinde 1. Sulh Ceza Hakimliğinin jet kararıyla haberimizi kaldırmak zorunda kalmıştık.
Biz de haberimizi mahkeme kararıyla kaldırdığımızı okurlarımıza ilan etmiştik.
Haberi kaldırmadan önce Mehmet Kubat beni arayıp tehdit etmişi. “Şu saate kadar haberi yayından kaldırmazsan…” tarzında bir konuşma yapmıştı.
Çok açık olan bir durumda ilk defa bir haberimiz yargı yolu ile yayından kalkıyordu. Üstelik Prof. Mehmet Kubat kısa süre sonra İlahiyat Fakültesi Dekanı oluyordu.
Merak edenler ilgili haberi de okuyabilir.
Babasının Prof. olduğu üniversitede 36 aday içerisinde araştırma görevlisi olarak alınan Muhammed Cihad Kubat (M.C.K), 3 yıl sonra “Doktor Öğretim Üyesi” olmak için müracaat ediyor.
Bu müracaatı değerlendiren Ön Değerlendirme Komisyonu Üyeleri çok enteresan bilgilere ulaşıyor.
Fen Edebiyat Fakültesi dekanlığına teslim edilen raporda, Kubat’ın başvuruda sunduğu belgelerin çok ciddi sorunların varlığına rastlandığı ve ayrıntılı bir araştırma yapılacağı yazıyor.
15 sayfalık hazırlanan raporu okudum.
İnanamadım!
Çok teknik bilgi kalabalığına girmeden yalın bir dille yapılan sahtekarlığı gözler önüne sermek istiyorum.
İnönü Üniversitesi 2023 yılı Akademik Yükseltme ve Atanma Ölçütleri Yönergesi’nin Doktor Öğretim Üyeliği kadrosuna başvuru ölçütleri belli.
İsteyen İnönü Üniversitesi’nin resmi internet sitesine girip bakabilir.
Şu ilgili bölümü paylaşmam lazım:
“Sosyal, Spor ve İletişim Bilimleri alanında başvurularda SCI, SCI-E, SSCI veya AHCI’ya giren dergilerde en az 1 makale ya da ULAKBİM TR dizin/alan indeksli dergilerde en az 3 makale olmak üzere toplam 5 makalesinin bulunması ve belirtilen puanları sağlaması gerekir.”
Doktor Öğretim Üyesi kadrosuna atanabilmek için sağlanması gereken en az puan 400’müş.
Yayınlanan her makalenin yayınlandığı bilimsel derginin saygınlığına göre bir puantajı var.
Hangi dergilerde nasıl puan verileceği belli.
İnönü Üniversitesi, Doktor Öğretim Üyeliği için toplamda en az 5 makale istiyor.
M.C.K başvurada 6 makalesinin bilimsel dergide yayınlandığını belirtmiş. Tüm belgeleri başvuru dosyasına koymuş.
Ancak 4 makaleye Ön Değerlendirme Komisyonu Üyeleri dikkat kesilmiş.
Bu 4 akademik makalenin bilimsel dergiye gönderilmesi, revizyon istenmesi ve yayımlanmasının çok kısa sürelerde olduğu belirtiliyor.
Doktor öğretim Üyesi M.C.K’nın 2 bilimsel makalesi bir dergide diğer 2’si başka bir dergide yayımlanıyor.
Ne tesadüftür ki dergi yayım hayatına 2023 yılının aralık ayında başlıyor. Şu ana kadar sadece 1 sayı yayınlamış.
The Journal of Military History adlı dergi için Ön Değerlendirme Komisyon Üyeleri aynen şu cümleyi kullanmış:
“Fakat dergi sayfası detaylı şekilde incelendiğinde ortada şaibe uyandıracak ciddi sorunların olduğu rahat bir şekilde tespit edilebilmektedir.”
Ön Komisyon Üyeleri’nin şüphesini sadece çeken derginin daha ilk kez yayın hayatına başlaması değil.
Doktor Öğretim Üyesi adayı M.C.K’nin Kore’de yayın hayatına başlayan ve hiçbir sayı yayınlanmamış bir dergiden nasıl haberdar olduğu…
Bu kuşkudan yola çıkarak M.C.K’nın bir makale yayınlatmak için çok çok kısa bir süre içerisinde derginin bu 2 makaleyi kabul etmesi…
Derginin internet sitesini inceleyen Ön Komisyon Üyeleri şu cümleleri rapora eklemiş:
“Bir akademik dergide bulunması elzem olan amaç ve kapsam, yazım kuralları, etik ilkeler ve yayın politikası, dergi kurulları, telif hakkı ve değerlendirme süreci gibi hususların hiçbirinin doğru dürüst olmadığı, olanların ise çok basit yöntemlerle hazırlandığı anlaşılmaktadır.”
Ayrıca söz konusu derginin ISSN ya da e-ISSN’sinin bulunmadığını da belirtmişler.
Bir bilimsel derginin ISSN’si nasıl olmaz?
Dergi çakma değilse!
Üstelik derginin internet sitesi makalelerin PDF dosyalarını indirebilmek için başka bir internet sitesine yönlendirirken M.C.K’nın yayınladığı makalelere ulaşılmadığını da belirtmiş komisyon üyeleri. Sadece aday M.CK’nın değil, yayımlanan hiçbir bilimsel makale internet sitesi üzerinden açılmıyormuş.
Ve derginin bir web sitesi olmadığı açık bir şekilde raporda yazılmış. Web sitesi verilen adres Google hesabı olan herkesin yarım saatte hazırlayabileceği bir hazır şablonmuş.
Resmi bir künyesi bulunmayan derginin web sayfası hakkında Ön Değerlendirme Komisyon Üyeleri, “O yüzden böyle bir derginin gerçekte var olup olmadığı da ciddi şüphelere yol açmaktadır” diyor.
Sadece bu bilgiler ışığında böyle bir derginin olmadığı, internet sitesinin açık bir şekilde aday veya adaylar tarafından hazırlandığı ortaya çıkıyor.
Hazırlanan raporda açık bir şekilde şu cümleler yer alıyor:
“Bu durumda iki değerlendirme yapılabilir: Ya söz konusu derginin kendisi şaibelidir ve aldatmaya yönelik etik dışı bir yaklaşım sergileyerek haksız bir rekabet ve kazanç elde etme çabası içerisine girmiştir ya da kadroya başvuran aday Muhammed Cihad KUBAT bizzat haksız bir kazanç için etik dışı yollara tevessül etmiştir.”
Hazırlanan rapor çok kapsamlı ve uzunca bir değerlendirme içeriyor.
Aday M.C.K’nın bilimsel makalelerini yayınlattığı 2 sözde bilimsel dergi hakkında çok açık ifadeler var.
Dergilerin ISSN’si yok.
(Bırakın bir bilimsel dergiyi, bir süreli yayın yapan derginin Uluslararası Standart Süreli Yayın Numarası “ISSN” alması ücretsizdir ve o derginin kimlik numarası gibidir.)
Bahsedilen dergilerin internet sitesi Google marifetiyle oluşturulmuş bir şablon.
Dergilerin künyesi yok!
2 derginin de editörü aynı kişi ama iletişim bilgileri yok.
Dergilerde yayımlanan makalelerin başlıklarına bile arama motorlarında çıkmıyor.
Bu bilimsel dergilerin sanal ortamda hiçbir bilgisine, içerisindeki makalelere ulaşılamıyor.
Kısacası M.C.K’nın Doktor Öğretim Üyesi başvurusunda sunduğu 2 derginin varlığı ile ilgili kesin olan ifadeler yer almış raporda.
Peki bu Ön Değerlendirme Komisyon Üyeleri raporu sadece dergi ile ilgili mi?
Hayır.
Aday M.C.K’nın sözde bilimsel dergide yayınlattığı bilimsel makalelerinin yüzde 100’ünün kendi doktora tezinden oluştuğunu yazmış raporda.
Şubat 2024 tarihinde doktora tezi veren M.C.K, doktoradan mezun omuş.
Bu tarihten 6 ay önce nasıl oluyor da dergiye bu tezin aynısını gönderiyor?
Raporda aynen şu ifadeler yer alıyor:
“Ya aday bu yayınları hiçbir şekilde yapmadı ve sadece açılan akademik kadroya başvuru yapmak için sahte yayın üretti ya da gönderdiği makalelerin de tezi de intihal programından hiçbir şekilde geçirilmedi. Adayın Şubat 2024’te savunduğu tezin 3 bölümünü doğrudan alarak tez savunmasından 6 ay önce yayımlanması için bir dergiye göndermesi ve doktora tezinde bu makalelere hiçbir şekilde atıf yapmaması da dikkat çekicidir.”
Ben uzun zamandır itinayla hazırlanmış bu kalitede bir rapor okumamıştım.
Komisyon üyelerini tanımıyorum ama tebrik ediyorum.
Tek tek, tane tane bu işlerin o kadar kolay olmadığını, her ne kadar üniversitelerimiz “dayı-yeğen” kadrolarıyla doluyken inatla işlerini iyi yapmaya çalışan akademisyenlere selam olsun.
Örnek teşkil edecek bir rapor hazırlamışlar.
Rapordaki şu cümle çok önemli:
“Günümüz akademik yayın dünyasında hiçbir ciddi derginin gönderilen makaleleri herhangi bir intihal programından geçirmeden değerlendirmeye almayacağı ve yayımlanmayacağı gerçeği ortadayken doktora tezinin sorunsuz bir şekilde intihal programından geçmiş olması, söz konusu yayınların intihal programından geçirilmediğini göstermektedir.”
Ve bu cümleden sonra bam teline şu şekilde basılmış:
“Hiçbir kurum ve dergi, farklı bir çıkar ilişkisi olmadan, tamamı tezden alınmış üç makaleyi aynı sayılarda ve art arda yayınlamaz. Zira kurumsal bir dergi ya da dergiler, etik dışı olan intihal gibi durumlara dikkat etmiyorsa bu durum dergi veya dergilerin akademik kimliğinin şaibeli olduğunu ve editöryal sürecin sağlıklı bir şekilde işletilmediğini göstermektedir.”
O kadar net yazılmış ki, o dünyanın içerisinde olmasan bile hazırlanan raporun tam olarak ne ifade ettiğini anlarsın.
Kısacası diyorlar ki ya bu M.C.K’nın doktora tezi orijinal değil ya da dergide yayınlanan makaleler intihal! Veya tam tersi!
Her halükarda bu adayın adaylık başvurusu yapamayacağını hatta suç işlediğini gösteriyor bizlere.
Fakat bu kadar açık bir rapora rağmen halen İnönü Üniversitesi yönetimi, başvurusunun komisyon üyeleri tarafından kabul edilmediğİ M.C.K’yı 1 kadro açılan Tarih bölümüne almak istiyormuş.
Gel de çıldırma!
Gel de üniversitelerimizin kalitesinden bahset!
Bu arkadaşa soruşturma açılması gerekirken bu kadar açık ithamlar ortadayken siz nasıl doktor öğretim üyesi yapmak istersiniz?
8 yıldır Prof. Dr. Ahmet Kızılay’ı biz o yüzden hep eleştirdik.
İnönü Üniversitesi’ni babasının çiftliğine çevirdiği için…
Yukarıdaki bilgiler ışığında bir adayın bu kadar rahat doktor öğretim üyesi başvurusu yapması bile o üniversitenin ne halde olduğu gösterir maalesef!
NOT BİR: 27 gün önce yaptığımız “dil puanı aranmadan” yapılan başvuruların dikkate alınacağını da duydum. Duydum dediğime bakmayın, muhtemelen o yeterli dil puanı tutmayan arkadaşlara yeni kadro verecekler.
NOT İKİ: Elimde bu raporun ek dosyaları, görüntüleri, videoları da mevcut. Lütfen inkar yoluna gidip beni yormayın!