Ne kadar cümle kurulursa kurulsun bazen örnekler vermeyince iyi anlaşılmıyor.
Ya da en azından iyi anlatamadığımı düşünüyorum.
Demokrasiyi şiar edinmiş toplumlarda veya milletin oylarıyla koltuklara oturan insanların ülkesinde “nepotizm” iyi bir şey değildir.
“Nepotizm” köken olarak “nepot” kelimesinden türemiştir ve Latince’de “nepot” yeğen anlamına gelir.
Uzun uzun anlatmaya gerek yok, kısaca “akraba kayırmacılığı” diyebiliriz.
Bir koltuk sahibinin sırf o koltuğun imkânları yüzünden akrabalarını belirli konumlara getirmesini Avrupa medeniyeti bundan 500 yıl önce tartışıp ve bedeller ödeyip bu “nepotizm” kanserini halletmiştir.
Günümüzde istisnalar olabilir ama medeni ülkelerde “nepotizm” çok kötü bir şey olarak tanımlanır.
Bundan yaklaşık 500 yıl önce Katolik papaların akrabalarını kardinallik gibi önemli konumlara getirmesinden sonra çıkan bu kavram ülkemizde ve şehrimizde halen savunulabiliyor.
Yöneticilerden bahsetmiyorum!
Halktan bahsediyorum.
Geçen hafta biz Kayısı Haber olarak her medeni ülkede alkışlanacak iki haber yaptık.
İkisi de “akraba kayırmacılığı” ile ilgili…
Biri, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan ile ilgili diğeri Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar ile ilgili…
İkisi de “yeğenlerini” belediyeye aldırtmıştı ve haberimiz doğruydu.
Biri “ulusal medyaya” yansıdığı için cevap verdi diğeri cevap verme gereği dahi duymadı.
Önemli değil beni de ilgilendirmiyor çünkü yaptığımız haberleri “yöneticilere” yapmıyoruz halkımıza yapıyoruz ve onların takdirine bırakıyoruz.
Fakat bu haberlerden sonra çok olumlu yorumlar aldık ama bi o kadar da “olumsuz” yorum aldık.
Üzüldüm açıkçası…
Malatya’da bildiğim kadarıyla kayıtlı 50 bin işsiz var!
Kayıtsız ne kadar işsiz var bilemiyorum çünkü sigortasız çalışanların olduğunu biliyorum.
Sevdiğimiz bir insan dahi olsa yapılan yanlışı “görmemek” bu şehre ihanet olur.
Bundan 500 yıl önce tartışılıp ve sonuca bağlanmış bir kavramı bugün “o kişiler” yüzünden farklı teviller getirilirse bu anlamlara biz “demokrasi” diyemeyiz!
Toplum olarak bu tür “eskimiş kötü adetleri” kabul görürsek ileriye doğru gitmeyiz, Orta Çağ’a doğru gerileriz!
Malatya Büyükşehir Belediyesi veya Yeşilyurt Belediyesi belirli grupların veya belirli insanların söz söyleyebileceği bir kurum değildir!
Milletin oylarıyla seçilmiş bir insan, belirli bir süre zarfında bağlı bulunduğu konuma belirli bir para karşılığında hizmet etmek için millet tarafından görevlendirilmiştir.
Milletin gücü o yüzden demokrasilerde önemlidir.
“Ablasının oğlu” değilmiş “halasının torunuymuş” cevabı yerine yapılan hata görülüp hemen o akrabanın “istifası” konuşulmalıydı.
Ayrıca Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar’ın “abisinin oğlu” akrabadan sayılmıyor galiba…
Bari “çok liyakatli bir çocuk” diye cevap verseydiniz!
YANLIŞ ANLAYANLARA
Bu “akraba kayırmacılığı” ile ilgili gelen birkaç yoruma cevap vereyim.
SORU: Kardeşim niye sadece Selahattin Gürkan’ı yazıyorsunuz?
CEVAP: Sevgili kardeşim, biz sadece Gürkan’ı değil ulaşabildiğimiz her yöneticiyi yazmak istiyoruz. Ben, daha önce Ahmet Çakır’ın kurmayı Zeki Sarılar’ın kızını Büyükşehir Belediyesi’ne aldırdığı zaman da yazdım, İnönü Üniversitesi’nin eski rektörünün yeğenini de yazdım, Öznur Çalık’ın yeğenini Turgut Özal Üniversitesi’ne aldırtmasını da yazdım. Benim için kişiler önemli değildir.
SORU: Selahattin Gürkan’a ne kininiz var?
CEVAP: Hiç kimseye kin ile bakamayız çünkü Başkan Gürkan göreve geldikten sonra “borç” konusunda olumlu yazılar yazan kişi olarak bizler görevimizi yapıyoruz. Bazen iyi bazen kötü…
SORU: Gazeteci iddia etmez ispat eder. Mehmet Çınar’a iftira atıyorsunuz. Bu yaptığınız habercilik değil.
CEVAP: Gazeteci iddia eder ve bu iddiaları kaynaklandırır. Bu kaynakların verdiği bilgiler bazen yanlış olabilir ama sırf bir kaynağın verdiği bilgi yanlış olur diye genelde iki farklı kaynaktan bilgi aldıktan sonra o olayı haberleştirirken Mehmet Çınar’ın yeğen kayırma haberinde üç farklı kaynaktan bilgi aldık. Ayrıca Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar yalanlamadı haberimizi.
