Geçen hafta Malatya Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Fatih Kerimoğlu’nun BUSABAH gazetesine verdiği röportajı kaçırmışım.
Zaten röportajın yarısı benimle alakalı…
Biz buradan açık açık eleştiriyoruz tabii ki eleştirilenler de eleştirecek.
Takıldığım nokta beni eleştirmesi değil direkt iftira atması.
Öncelikle gazeteci arkadaşımızın “Yeniden Refah Partisi İl Başkanı Bilal Yıldırım ile görüşmeniz bazı mecralarda tepki ile karşılandı. Bu tepkileri nasıl yorumlarsınız?” sorusu teknik olarak yanlış olmuş.
Birincisi, sadece o görüşmeyi ben yazdım.
İkincisi, o görüşmeyi tepki ile karşılamadım. Sadece verilen fotoğrafı canlandırdım. Biraz tariz, az biraz kinaye biraz da yapılanın aslında doğru olduğunu yazdım.
Arabozucunun arabulucu olmasının iyi olduğunu düşünenlerdenim.
En azından Malatya için faydalıdır bu tür hareketler.
Neyse, burası da çok önemli değil.
Fakat Kerimoğlu’nun şu sözlerine cevap vermem lazım.
Şöyle diyor Danışman:
“Geçenlerde bir telefon geldi. Gazeteci olmayan bir kişi talepte bulundu. Talebinin hukuki olmaması nedeniyle talebini gerçekleştiremedik. Çünkü bu toplumun hakkına sıkıntı doğuracak bir durumdu. Sonra o görüşme içerisinde gazeteci yazarlardan söz etti. İki kişiden bahsetti. ‘Onları size karşı ben durduruyorum, ben eleştirilerini durduruyorum’ dedi. Ve birkaç gün sonra o iki gazetecimizden şahsıma yönelik eleştiriler geldi.
Bu duruma bizim cenahtan baktığımız zaman neyin neyden kaynaklandığını çok iyi biliyorsunuz. Ama bir taraftan da üzülmüş oluyoruz. Çünkü birilerinin şahsi hırsları, haksız talepleri yerine gelsin diye kimi önemli kalemlerin kendilerini bu manada kullandırmaya müsaade etmesi onlar adına bizi üzüyor.”
Noktasına dokunmadan yazdım.
Fatih Kerimoğlu şunu diyor;
Benim bir tanıdığım Kerimoğlu’ndan hukuki olmayan bir istekte bulunuyor. Büyükşehir Belediyesi’ni eleştirmemek için beni durduruyormuş. O tanıdığımın isteği olmadığı için Bilal Yıldırım ile olan görüşmesini eleştirmişim!
Kısacası tetikçilik yapmışım, diyor Danışman hazretleri!
Kerimoğlu sanırım beni halen tanıyamadı keşke beni iyi tanıyan ve kendisinin danışmanı gibi davranan Fatih Avcı’ya sorsaydı beni.
Keşke o sözde beni engelleyen tanıdığım aradığında Danışmanın Danışmanı beni arasaydı!
Bu kaçıncı iftira arkadaş!
Beni, sizi tehdit ettikten sonra Savcılığa verdiğiniz ve sonra makamında fotoğraf verebildiğiniz gazetecilere benzetmeyin, diye kaç kez yazdım!
Hiçbir yakınımın, hiçbir tanıdığımın sizden özel isteği olamaz!
Kimden bahsettiğini bilmiyorum ama tahminlerim var.
Fakat beni engellediğini iddia eden sözde tanıdığıma keşke sorsaydınız, bu mu engellenmiş hali?
Ortalıkta dolaşıp Mahir Temur işi gücü bırakmış bizi eleştiriyor, deyip sonra beni engellediğini iddia eden sözde tanıdığıma inanmanız aklınızın başınızda olmadığını gösterir!
Tabii öyle bir sözde tanıdığım varsa!
Buradan açık bir şekilde yazıyorum:
Benim adımı ortalıkta dolaştırıp sizlerden her hangi bir istekte bulunan kim olursa olsun inanmayın!
Ben yazı konusunda babamı tanımam, bunu bilesiniz!
Yazdıklarım yanlış da olabilir…
Hata da yapabiliriz ama o hata benimdir.
Kimsenin hatasını üstüne alıp yazı yazmam!
Aslında bunu çok iyi biliyorsunuz ama işinize gelmiyor!