Fatih Kerimoğlu

'Teşekkür Otobüsü' saçmalığı

Fatih Kerimoğlu

Hafta başında kaleme aldığım yazıda sonsuz bir hüznün; aynı anda, aynı his ile yüreklerde peyda olduğu, bitmeyen dakikadan; 6 Şubat’tan bahsetmiştim. 

Yarım yıla merdiven dayayan süreçte neler yapıldığından ve yapılması gerektiğinden söz etmiştim.

Özellikle deprem sonrasındaki “imar” faaliyetlerinin sadece “inşa” dan ibaret olmaması gerektiğini, kendisine “şehirli” diyenlerin şehrinden bihaber imar ve inşa çabası içindeki hallerini görünce daha bir hüzün sardığını ifade etmiştim; Battalgazi’yi, Sarıcıoğlu’nu, Kanalboyu’nu, Kernek’i.

Üzülerek de olsa “Yeni” Malatya’ya ilişkin projelere bakınca çizilenlerin yanı sıra Şehrimizin yöneticilerinin doğdukları günden bu yana kulaklarına fısıldanan şehir ruhunun ve medeniyetinin sesini hiç duyamadıklarını da gördüğümü yazmıştım.

Turgut Cansever’in “Şehri imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal ederseniz, ihmal ettiğiniz nesil, imar ettiğiniz şehri tahrip eder” sözünü, bugünün imar ve inşa faaliyetlerini gerçekleştirenlerin, Malatya’yı yeniden ayağa kaldırmaya çalışan yöneticilerin dikkatine sunmuştum. 

Aradan bir hafta bile geçmedi… 

Sosyal medyada ve bazı haber sitelerinde yer alan bir haber, bana “değirmen” ve “şak şak” metaforunu hatırlattı. 

Yapılan haber ve açıklamalar o kadar “sıradan” ve “doğal” bir insicam profili çizmekteydi ki; neredeyse kendimi metaforun “şak şak” kısmına dahil edecektim. 

Bir lahzacık reel terennüm; değirmenin sele gittiğini, ancak şak şakını arayanın ben olmadığımı ortaya sermeye yetiyor.

Malatya Valiliği, Malatya Büyükşehir Belediyesi, Kültür Müdürlüğü ve MAGTAD… 

Hep birlikte bir otobüs kiralamışlar, otobüsü “şenlik” havasını andıran bir tasarım ile giydirmişler… Üstüne “Teşekkürler” yazmışlar ve en az 20 şehir gezerek kayısı dağıtıp teşekkür edeceklermiş.

Üzücü; hem de ne üzücü…

Malatya, ne kaybediyorsa “mış” gibi yapmaktan kaybediyor.

Kolay değil aslında hem bu kadar efor sarfedip “algı” çalışması yapmak; hem de böylesine yorucu çabalardan “sonuçsuz” çıkmak. 

“Biz gayet başarılıyız; öncesinden her şeyi düşünmüştük” algısı oluşturmak için “Depremden etkilenme-miş” resmi çizildi; Malatya, dağıtılan yardımlardan nasibi tam olarak alamadı.

“Deprem sonrasında kurduğumuz koordinasyon çalışması eksiksiz çalışıyor” algısı oluşturmak için “Her şey yolunday-mış” resmi çizildi; Malatya, dışarıdan gelen desteklerden yeterince istifade edemedi. 

“Ticaretin alt yapısını öylesine güzel kurduk, çok başarılıyız” algısı oluşturmak için “Alışveriş merkezleri yaptık, esnafın hiçbir eksiği kalmadı” resmi çizildi; “bir mış gibi daha yapıldı” ve Malatya esnafı da kendilerine kurulan konteyner (bana göre “uydurma” alanlarla) yetindirildi; faizsiz krediler, teşvik primleri ve şehrin ticaretini kalıcı olarak yeniden ayağa kaldıracak “sürdürülebilir” çözümler akla bile gelmedi.

Daha çok emsal verilebilir bu “mış gibi” yapmalara…

Sonuç; birileri kendilerini “pek başarılı” göstermek için Malatya’nın gerçek durumunu ikinci plana attı.

Kaybeden Malatya oldu.

Şimdi bir “mış gibi” yapmanın daha filmini seyrediyoruz. 

Bu defa daha çok üzülerek ama…

Bu kadar vefat eden varken ve kaybettiklerimizin yerleri hiçbir zaman dolmayacakken…

Evlerini, yuvalarını kaybedenleri henüz sıcacık yuvalarına kavuşturamamışken…

İş yerleri, ekmek tekneleri yıkılanlara yeni ve kalıcı iş yerleri sunulamamışken…

Yıkılması gereken binaların yerlerine yenilerini yapmayı bir kenara bırakın; henüz yüzde 10’unu bile yıkamamışken…

Camileri; çarşısı yıkık, virane iken…

“Karnaval” havasındaki, “kutlamayı andırır” teşekkür turu için henüz “erken” değil mi?

Ayrıca deprem sonrası fotoğrafları göstermek için bir “sergi” kurulmasına gerek yok; Malatya’ya davet etmek yeterli. 

Yeni Cami’ye, Söğütlü Camii’ne, Şire Pazarı’na, Valilik Binası’na bakanlar, yeterince etkilenirler.

Üstelik aradan geçen 6 aya rağmen…

Sokaktan uzak masa başında senare edilmiş böylesine popülist yaklaşımlar, idarecileri halktan uzaklaştırmakla kalmaz; “halka rağmen” anlayışını da “hissettirmeden” beraberinde getirir. 

Tabi ki teşekkür edilmelidir. 

Elazığ’ın, Van’ın ve daha birçok şehrimizin fedakarane yardımlarına vefa, kadim kültürümüzün şiarındandır. 

Ama zamanlama ve usul yanlıştır; bir an evvel sonlandırılmalıdır. 

Tabi yeni bir “mış gibi” algısına; “Şehrimizi ayağa kaldırdık, sorunları çözdük, herkesi yuvasına kavuşturduk, iş yerlerini kaybedenlerin ticaretini rayına oturttuk, şimdi sıra teşekkür etmekte” resmini çizmeye matuf değilse bu tertip!

Şimdilik teşekkür edilmesi gereken bir tek cenah vardır: O da aziz Malatyalılardır.

Teknolojinin böylesine çağ atladığı dünyamızda suyu “arıtmak” için envai çeşit usul yerine aylarca çamurundan ayrılmasını beklemelerine, aylardır Venk’te içme suyu kuyruğunda bulunmalarına rağmen “olabilir” deyip rıza gösterenlere…

Yuvası, evi yıkıldığı halde aradan geçen 6 ayda hala konteynerlere yerleşme övgüsünün özneleri olmalarına rağmen devletine yine de müteşekkir olanlara… 

Oturdukları evleri yıkılıp kira yardımı başvurularının sonuç kısmında aradan geçen 6 aya rağmen “değerlendirme aşamasında” yazdığı halde “biz 6 aydır kira parasını nasıl ödüyoruz, diye sormayanlara…

Bir zamanlar huzur buldukları şehrin sokaklarında, şimdilerde çoluk çocuk asbestli havayı soluduğu halde bir kez olsun devletine küsmeyi akıllarına bile getirmeyenlere…

Yıkım esnasında sulama yapmayan müteahhitlerin durumu sorulduğunda “zaten çalıştıracak müteahhit bulamıyoruz; çok da üzerlerine gitmiyoruz” deyip sağlıklarına bu denli değer veren belediye başkanına rağmen ümitlerini kesmeyen Malatyalılara…

Kısacası; önce kaderine ve devletine rıza gösteren Malatyalılara teşekkür etmek lazım gelir. 

Hem de karnaval havasında olmadan; otobüs süslemeden…

[email protected]

Yorumlar 4
Mahmut 15 Ağustos 2023 21:35

Yazı, söylemler, göndermeler, hassasiyet gayet güzel. Yalnız bunlardan önce bence cevap vermeniz gereken, kaleme almanız gereken başka birşey var. Selahattin Gürkan göreve geldiği gün ne ise bugün de o. Zerre değişmedi. O gün ne söylüyorsa bugünde aynısını söylüyor. O gün ne yapıyorsa bugünde aynısını yapıyor. O gün bu şehre bu insana nasıl mış gibi yapıyorsa bugünde aynı şekilde mış gibi yapıyor. Beraber aylarca vakit geçirdiniz. Yer yer onun öfkeli sesinden önce sizin sesinizi duyar olmuştuk. Sözüm ona problemler oan gelmeden ondan önce siz bazı şeyleri "hallediyordunuz". Hal böyle iken benim anlamadığım, cevabını beklediğim ve hatta bence bu şehre borçlu olduğunuz verilmemiş bir kaç cevap var. Şehrin yıllardır durumu bu iken sizi bu düzenin içine sokan neydi? Göremediniz mi altta olanı yoksa öyle mi gerekti? İçine girip önde gelen bir neferi olduğunuz bu yönetimden sizi ne kopardı? Göremediklerinizi mi gördünüz yoksa yine öyle mi gerekti? Hepimiz görüyoruz. Etrafına farklı farklı insanlar hızla gelip daha hızlı gidiyorlar. Gelirken yüksek sesle konuşanlar giderken susuyorlar. Benim anlamadığım hadi gelirken öyle gerekiyor da giderken neden öyle oluyor. Neden çıkıp kardeşim bunlar bunlar bunlar yanlıştı. Mani olmak için bunları yaptım. Hak yenildi. Yanlış yapıldı. Böyle olmamalıydı neden denilmiyor? Bence Malatya'nın içinde yaşayanların zaten hergün gördüğü, yıllardır maruz kaldığı bu problemleri anlatmaktan ziyade bu şehre kendinizi anlatmakla borçlusunuz. Naçizane tavsiyem sesinizi halkın duyması için, sözlerinizin ağırlığının olması için bunu yapmalısınız. Yazın bizde diyelim mi bu arkadaş haklı. Yeri geldiğinde arkanızda duralım. Aksi halde her zaman lazım olduğu için belli bir süre bir yerlerde oturtulan gereksinim ortadan kalkınca da kapı gösterilen o koca kalabalıkla aynı kefeye konulursunuz.

MUSTAFA 11 Ağustos 2023 10:23

Tebrikler güzel bir yazı kaleme alınmış. Mışlarla devam eden 6 ayın ardından süreç hala aynı orta hasarlı binaların ne olacağını şu Malatya da net bilen bir tane bürokrat yok

Hakan deniz 11 Ağustos 2023 00:29

Daha düne kadar o birimin baş danışmanı olarak görev yaptınız! Deprem zamanı yine görevdeydiniz. Bir şekilde ayrıldınız Malatya'ya terk ettiniz şimdi ise eleştiriyorsunuz. Bende merak ediyorum Baş DANIŞMAN olarak neden düzeltmediniz??

Malatyalı 10 Ağustos 2023 19:10

Kendisinden beklenmeyecek kadar doğru ve güzel bir yazı olmuş. Halkı anlayıp, dertlerini bu kadar güzel anlatmış, üstelik halkın bir zamanlar kendisinin de yaptığı gibi sadece kullanıp nasıl bir kenara konduğunu göstermiş, hani işin içinde menfaat çatışması olmadığını düşünsem belediyede yaşadıklarından sonra bu adam ermiş derdim. Ama buna da şükür. Gerçekten çok iyi kaleme almış. Mış gibi yapmayı en iyi kendisi bildiğinden olsa gerek, yapanları ve yapılanı çok iyi analiz etmiş sayın yazar. Bu işler böyle, bir gün oturur nasıl mış gibi yapılır diye kafa kafaya verirsin onlarla, bir gün oturur onların yaptığı mış gibiyi çözümlersin. Yarın yine yerin değişir, iyi bir mevkiye gelirsin. Olan vatandaşa olur. Kimse vatandaşı düşündüğü için yazmıyor.

Yazarın Diğer Yazıları