Mavi Vatan, kısaca ve basit olarak, ülke kara parçasının denizlerden payına düşen miktarı olarak ifade edilebilir.
Denizin, karaya 12 deniz mile kadar olan kısmına Kara Suları, 24 deniz mile kadar olan kısmına Bitişik Bölge ve 200 deniz mile kadar olan kısma ise Münhasır Ekonomik Bölge denir.
Türkiye’nin Kara Suları Karadeniz’de 12 deniz mili, Ege’de 6 deniz milidir.
Her adanın Kara Sularına ve Münhasır Ekonomik Bölgeye sahip olması, Ege’deki adaların çokluğu ve bu adaların çok büyük bölümünün Yunanistan’a ait olması nedeniyle Türkiye kara sularının 6 milin üzerini çıkarılmasını istememektedir.
Hatta Yunanistan tarafından tek taraflı olarak kara sularının 6 milin üzerine çıkarılmasını savaş sebebi sayacağını 1994 yılında TBMM’nin aldığı bir kararla ilan etmiştir.
Münhasır Ekonomik Bölge, ekonomik bir alandır. Bu bölge içinde sadece sahip olan ülke istifade eder.
Balık avlar, enerji üretir, yeraltı kaynaklarına sahip olur. Diğer ülkeler bu ekonomik gerekçelerle bu alana giremezler. Bu nedenle ekonomik değeri çok büyüktür. Biz bu alana Mavi Vatan diyoruz.
ABD’nin mavi vatanının büyüklüğü kendi ülke yüzölçümünün 10 katı, İngiltere’nin ki 21 katı, Fransa’nın ki 14 katıdır. Türkiye’nin ki ise, bulunduğu coğrafyadan dolayı sadece kendi yüzölçümünün yarısı kadardır. (Ege denizinin eşit bölünmesi durumunda)
Başka bir ifadeyle Mavi Vatan, sahip çıktığımız takdirde Türkiye’nin etrafında bulunan denizlerdeki bizim olan (Türkiye’nin yarısı büyüklükte) alandır.
Güncel bir konu olması açısından belirtmek gerekirse, doğu Akdeniz’de bulunan doğal gaz ve petrol Türkiye’nin 250 yıllık ihtiyacını karşılayacak miktardadır (3 trilyon metreküp doğalgaz ve 8 milyar varil petrol). Bu bölgede herkes pay alma mücadelesindedir.
Bu nedenle silahlı kuvvetlerin bir parçası olarak Deniz Kuvvetleri çok önemlidir. Zira bu bölgede mücadele edecek güç Deniz Kuvvetlerimizdir.
Bu hassas duruma karşılık denizcilik tarihimiz pek iç açıcı değildir. Denizciliğimizin felaket yıllarını (Donanmamızın yok edildiği veya pasif duruma düşürüldüğü) şöyle sıralayabiliriz:
- İnebahtı baskını (1571)
- Çeşme baskını (1770)
- Navarin olayı (1827)
- Sinop baskını (1853)
- Haliç olayı (1876-1909)
- Balyoz davası (2010)
İlk dört olay dış kaynaklı iken son iki olay iç kaynaklıdır. 1571 İnebahtı felaketinden sonra Türk denizciliğinin zirve yaptığı yıllar 2006 yılıdır.
Sonuç olarak, Mavi Vatan bizim kendi toprağımız gibi olan sularımızdır. Adeta tarlamızdır. Buna sahip çıkmak Türk halkının bütün fertlerinin görevidir. Kıbrıs’a, Edirne’ye, Konya’ya, İstanbul’a, Hakkari’ye sahip çıkmakla Mavi Vatan’a sahip çıkmak arasında hiçbir fark bulunmamaktadır. Vatan sahip çıkıldığı sürece vatandır ve bizimdir. Sahip çıkılan vatanı birilerinin (ABD, İngiltere, Fransa vb) elimizden alması mümkün değildir. Örnek, Kurtuluş Savaşı ile sahip çıkılan Anadolu’dur.
Not: Yukarıda verilen bilgiler, E.Amiral Türker Ertürk’ün konferansından da istifade edilerek derlenmiştir.