İngilizler 30 Ekim 1918 günü imzalanan Mondros Ateşkesini izleyen günlerde İstanbul’a yerleşirken her türlü direnişi yok etmek ve Birinci Dünya Savaşının kendilerince “İngiliz esirlere kötü davranan ve Tehcir suçu” işleyenleri cezalandırmak için hemen harekete geçtiler.
Bu konuda İngiltere ile işbirliği yapan Padişah ve Osmanlı Hükümeti’nin Dışişleri Bakanı Mustafa Reşit Paşa, İngilizlerin savaş suçlusu olarak gösterdiği kişilerin cezalandırılması için İngilizlerden yardım isteyecek kadar ileri gitmiştir.
Osmanlı Hükümeti bu sayede İttihatçıları cezalandırma ve tasfiye etme fırsatı bulmuş oluyordu.
Padişah Vahdettin, geniş çaplı bir ittihatçı avına girişmek için İngilizlerin desteğini sağlamaya çalışıyordu. Bu konuda geniş çaplı tutuklama isteği İngilizlerden değil, Padişah’tan geliyordu.
Yüksek Komiser Amiral Caltrope, 10 Ocak 1919 günü Londra’ya gönderdiği mesajda Padişah’ın geniş çaplı bir İttihatçı tutuklamasına girişmek istediğini, 1908’den beri İttihatçıların tutsağı gibi yaşamış olduğu için, İttihatçıların savaş suçlusu olarak yargılanmalarını istemekteyse de böyle bir tutuklama hareketine karşı bir ihtilalden çekindiğini ve İngiltere’den destek istediğini bildirdi.
Amiral Caltrope, tutuklamalar konusunda kendi hükümetinden yetki beklerken, Osmanlı Hükümeti, Padişah’ın isteğiyle 22 Ocak 1919 günü İstanbul’da geniş tutuklamalara başladı.
09 Mart 1919 günü Amiral Webb’i ziyaret eden Damat Ferit Paşa, kendisinin ve padişahın Allah’tan sonra İngiltere’ye güvendiğini belirttikten sonra, savaş suçlularının ve İngilizlerin istedikleri kimselerin tutuklanıp cezalandırılacağına söz verdi.
Webb, İngiltere’ye yolladığı telgrafta, sadrazamın sözünü tuttuğunu bildiriyordu. 10 Mart 1919 günü tutukluların listesinde eski sadrazam Sait Halim Paşa, Halil (Menteşe), Fethi (Okyar), Celal Nuri Bey gibi yüksek görevliler bulunmakta idi.
İngilizler de 07 Nisan 1919 günü Osmanlı Hükümetine bir liste vererek, 61 kişinin Ermeni tehcirinden dolayı ayrıca tutuklanmalarını istediler.
08 Nisan 1919 günü Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey, Ermeni katliamı suçuyla idama mahkum edildi, şeyhülislamın fetvası ve padişahın onayıyla 10 Nisan 1019 günü Beyazit Meydanında asıldı.
23 Ocak-20 Nisan 1919 arasında tutuklananların sayısı 223 kişidir.
18 Mart 1919 günü ilk kafile sürgün olarak Malta’ya götürülmek üzere yola çıkarıldı. Bu kafilede 11 kişi bulunuyordu.
27 Mart günü basın mensuplarının bulunduğu ikinci kafile yola çıkarıldı.
13 Nisan günü Ali (Çetinkaya) Beyin de dahil bulunduğu 13 kişilik diğer bir grup sürgün edildi.
Ayrıca Damat Ferit Paşa, “mütareke anlaşmasını çiğnemekten” dolayı kendisi de bir liste hazırlayarak çoğu subay olan ve içlerinde Kazım Karabekir, Ali Fuat (Cebesoy), Cevat (Çobanlı), Yakup Şevki (Subaşı), Cemal (Mersinli) ve Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa, İsmet (İnönü) Beyin da bulunduğu 25 kişinin daha sürgün edilmesini istedi. Tarih, 09 Mayıs 1920’dir.
Kısaca toparlamak gerekirse; sürgünler, Mart 1919’da başlamış ve Kasım 1920’ye kadar sürmüştür. Bu 20 aylık süre içinde toplam 144 kişi Malta’ya yollanmıştır.
16 Mart 1920 günü İstanbul’un işgali üzerine Ankara’da bulunan Mustafa Kemal’de Erzurun’da bulunan İngiliz görevlilerin (Yb. Rawlinson ve emrindeki askerlerin) tutuklanması emrini vermiştir.
Bilal Şimşir, Malta Sürgünleri adlı eserinde, tutuklanacakların belirlenmesinde rol alanları “Ermeni Tazıları” olarak ifade etmektedir.
2007-2016 yıllarında cereyan eden Ergenekon ve Balyoz davalarında da “Fethullah tazıları” rol almıştır.
Dönemin hükümetine “Av köpekliği” yapmıştır.
“Tarih tekerrürden ibarettir” veya “İbret alınsaydı, tarih tekerrür eder miydi” derler. Tarihi tekerrür ettirmek veya ibret alıp tekerrür ettirmemek, iktidar sahiplerinin güttüğü/arzuladığı amaca bağlı olarak değişir.