CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Özel’in Milli savunma Bakanı Hulusi Akar’a yönelik konuşmaları ile başlayan eleştiri süreci devam ediyor. Bu vesileyle özellikle Balyoz davası mağdurları olarak bizler, bugüne kadar söyleme fırsatı bulamadıklarımızı söyleyebilmek için bir ortam yakalamış olduk.
11 Şubat 2011 günü tutuklanıp Hasdal Askeri Cezaevine götürüldüğümüzde Hulusi Akar, korgeneral rütbesi ile oranın komutanıydı. Emekli edilip Hasdal Askeri Cezaevinden Silivri Cezaevine gönderildiğim 11 Eylül 2011 tarihine kadar geçen yedi aylık süre içerinde Hulisi Akar, sorumluluğunda olan hapishaneyi birkaç kez denetledi.
Bana göre bu ziyaretlerin amacı, bizlerin gönlünü alma düşüncesinden ziyade kendisine bağlı kışlanın denetlenmesi ve üst makamlar tarafından bir soruya muhatap olduğunda onlara cevap verebilme düşüncesi idi. Yani amaç biz değil, sorumlu olduğu kışla ve hesap verme düşüncesi idi.
Bunu yapmacık tavır ve davranışlarına dayandırıyorum. Zira onun hapishaneyi dolaşmasını müteakip hiçbir arkadaşın hoşnutluk ifade eden bir sözünü duymadım.
Balyoz davası, TSK’ya kurulmuş bir komplo idi. Bu komplonun içerinde üst akıl olarak Amerika Birleşik Devletleri, ABD istihbarat örgütü olan CİA elinde esir olan Fethullah Gülen ve ekibi ile bu Fethullahcı kadronun her istediğini yapan AKP kadroları vardı.
2007-2014 arası dönemde Türkiye’de hukukun olduğuna inanan bir komutan varsa, onun aklından şüphe etmek gerekir.
Hukuk aldatmacasının arkasına sığınıp sessiz kalanlar ya korkaktır, ya da yükselme beklentisi içerinde olanlardır.
Benim kişisel olarak, komutanlardan hapishaneden kurtarılma yönünde hiçbir beklentim olmamıştır. Bu duygumun nedeni, “hukuka güveniyoruz” palavrasını söylemeleri, haklılığımızın vermiş olduğu özgüveni ve bunun saldırganlığını kavrayamadıklarını düşünmemdendir.
Hulusi Akar’ın Genelkurmay Başkanlığı yaptığı dönem 18 Ağustos 2015 - 20 Temmuz 2018 arası üç yıllık dönemdir. Bu dönem içerinde; TSK içerindeki darbe yapılanması görülememiş, en yakınında bulundurduğu insanlar darbe planı hazırlamışlar, birliklere giderek planı koordine etmişler, 15 Temmuz 2016 darbesini başlatmışlar ve darbe akşamı makamında gırtlağını sıkmışlar ve kafasına silah dayamışlardır.
Bana göre, böyle bir komutan emekli edilmeliydi. Eğer emekli edilmiyorsa istifa etmeliydi. Zira kendi astlarının ne yaptığından habersiz, mahcubiyet, minnet ve acz içinde olan bir komutan “dere geçilirken at değiştirilmez” gerekçesiyle görevinde tutulmuştur.
Böylece TSK’nin içini boşaltma yönünde Balyoz davası ile elde edilen sonuçlara ilave olarak Hulisi Akar’ın Genelkurmay Başkanlığı döneminde TSK’de olmaması gereken bir sürü gariplikler gerçekleştirilmiştir.
Sonuç olarak Türk Ordusunu kendi içinden haberi olmayan bir yapı durumuna düşürdükleri, Fethullah’ın ve ABD’nin oyuncağı yaptıkları ve halkımızın orduya olan güvenini sarstıkları için Necdet Özel ve Hulusi Akar’a duyduğum kızgınlık ve öfkeden ötürü hakkımı helal etmiyorum.