Malatya'ya Vakfedilmiş Bir Ömür
Kent Konseyi'nde düzenlen programda 'Malatya Kültürel Mirasına Vakfedilen Bir Ömür: Celal Yalvaç' konusu ele alındı.
Kent Konseyi’nde düzenlen programda "Malatya Kültürel Mirasına Vakfedilen Bir Ömür: Celal Yalvaç" konusu ele alındı.
Malatya Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyinde Malatya Kültürel Mirasına Vakfedilen Bir Ömür: Celal Yalvaç başlığı altında 15 Aralık 2023’te kaybettiğimiz araştırmacı-yazar Celal Yalvaç konuşuldu.
Tarih ve Kültür Mirası Çalışma Grubu temsilcisi Orhan Tuğrulca, açılışta yaptığı konuşmada, Celal Yalvaç ve çalışmalarına değindi. Kendisinin de yaptığı birçok araştırmada Yalvaç’tan destek gördüğünü belirten Tuğrulca “Celal Yalvaç ekolünden çok şey öğrendik. Onu konuşacağımız programın panel şeklinde olmasını istedik. Herkesin söyleyecek çok şeyi var. Bugün burada Celal Amcanın torunları, evlatları da olacak. Onun Malatya’ya kattığı değeri anlatacağız” dedi.
Paneli yöneten Profesör Doktor Bayram Murat Asma, Yalvaç’ın Malatya için bir “vakıf insan” olduğunu belirtirken, “Benim için çok özel bir gün, Malatya’ya mal olmuş, tanıyan hemen herkesin gönlünü kazanmış, ulu çınar Celal Amca için düzenlenen etkinlikte görev almak benim için büyük onur” dedi.
Panelde ilk sözü araştırmacı-yazar Nezir Kızılkaya aldı.
Yüksek lisans çalışmasını Yalvaç üzerine yapan, bu çalışmasını kitaba dönüştürüp basıma hazır hale de getiren Kızılkaya “Celal amca yaşamını Malatya ve Malatya kültürüne adamıştı. Aklında zihninde her zaman Malatya vardı. Malatya ve çevresi tarihi aklından bir saniye bile gitmedi. Dönemin kıt imkânları içinde Malatya kültürünü, tarihini kayda almıştı. Devlet kurumlarının bile aklında yokken Malatya kültürü ve tarihini dert etmişti. Malatya’daki arkadaşlarıyla çalışmalar yaptı, motosikletiyle köy köy gezerek tarihi eserlerin bilgisini topladı. Bu arada araştırma için Malatya’ya gelen bilim adamları, tarihçilerle de ilgileniyordu. 60’lı yıllarda Hamit Zübeyr Koşay’la (halkbilimci, tarihçi, araştırmacı) tanışmış, Koşay, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürü olunca Malatya’ya müze açılması için yazışmalar yapmıştı. Denebilir ki Malatya’ya ilk müze bugün Hürriyet Parkı içerisinde yer alan eski nikah sarayında (şimdiki vefa konağı) açıldıysa bu Celal Amca’nın girişimleri sayesindedir.”
Malatya kültürü ve tarihinin araştırılmasına kendisini adayan Yalvaç’ın bu uğurda ailesini, hatta geçimini sağladığı fotoğraf makinesi tamiri işini aksattığını vurgulayan Kızılkaya, onun geçmişe asla geçmiş gözüyle bakmadığını söyledi.
Çalışmalarını yaparken bilimsel titizlikle hareket ettiğini, fotoğraflar çektiğini, ölçümler yaptığını belirten Kızılkaya "Tam anlamıyla cumhuriyetçi biriydi. Geniş bir yelpazede tarih çalışmalarını sürdürüp, belgeledi. Planlama Celal amca için çok ciddi bir iştir. Üçer aylık planlar yapardı. O dönemde neler yapılacaksa planlardı. 3 ay sonra da nelerin gerçekleşip nelerin gerçekleşmeyeceğini de raporlar, dosyalardı. Belki kurumlar bunu yapabilir ama kişisel olarak yapılan bir şey değil. Kâğıt baskının son okuyucularından biriydi. Kitapların bizim için taşıdığı anlamlardan çok daha farklı anlamlar taşırdı. Kitabın kalınını severdi. Kalın kitaplara güzel derdi. Yaptığı işlerde maddi bir tarafı olmazdı. Para onun için sadece kitap temini ve seyahat için bir araçtı” dedi.
Yalvaç’ın misafire büyük önem verdiğini, ofisine gelen herkesi, yaşı kaç olursa olsun, bizzat kendisinin karşılayıp kapıya kadar uğurladığını aktaran Kızılkaya “Hayvan sevgisi bambaşkaydı, anlatılamayacak bir şey. Kendisiyle aynı mahallede oturuyorduk. Onun adını ilk olarak 1960’lı yılların sonunda sahibi olduğu köpeği sayesinde duydum. Ofisinde işi bitip ilerideki evine gider, mahallenin kedilerini beslerdi. İyi yüzücüydü, dağ yürüyüşlerini çok fazla yapardı” dedi.
Ardından söz olan araştırmacı-yazar Bülent Korkmaz, Celal Yalvaç’ın insani özellikleri üzerinde durdu. Yalvaç’ın, Malatya Ticaret Lisesini birincilikle bitirdiğini, çok başarılı ve zeki bir öğrenci olduğunu bizzat sınıf arkadaşlarından duyduğunu aktaran Korkmaz “Celal Amca örneği bir işi severek yapan insanların ne kadar başarılı olabileceklerine güzel bir örnektir. İşinizi sevgiyle yapıyorsanız, o alanda bilginiz, yeteneğiniz varsa, çok başarılı oluyorsunuz. Bugün Malatya tarihinden bahsedebiliyorsak bunu özellikle, işlerini sevgiyle yapan iki kişiye borçluyuz: Celal Amca ve yıllarca Arslantepe kazılarında çalışan, kazı başkanlığı yapan Profesör Marcella Frangipane. Frangipane, 75 yaşına geldi, emekli oldu ama halen her sene belli süre gelip Arslantepe kazılarında bulunuyor. Celal Amca hiç kimseye kin gütmeyen bir karaktere sahipti. Kimse hakkında kötü konuştuğunu duyamazdınız” ifadelerini kullandı. Korkmaz, yaptığı birçok araştırma ve yazdığı yazıda Yalvaç’ın desteğini aldığını, o olmazsa bu yazıları asla yazamayacağını sözlerine ekledi.
Son olarak söz alan panelist Vahdettin Yiğitcan, uzun yıllar İstanbul’da yaşadığını, yaklaşık 15 yıl önce, Internet’te Yalvaç’ın kaleme aldığı Malatya Manzumesi eserini okuyunca çok duygulandığını belirtti.
Yiğitcan, Yalvaç’ın 1940-1955 arasındaki Malatya’yı manzum bir şekilde anlatan, 1993 yılında kaleme aldığı 127 kıtalık Mazideki Yaşam-Malatya bu şiirinin, dönemin Malatya şehir yaşamını, sosyal, siyasal, kültürel ve folklorik yönlerini çok güzel anlattığını belirtti. Malatya’ya gelip yerleştikten sonra, Bülent Korkmaz vasıtasıyla, geç de olsa Yalvaç’la tanıştığını, sohbet ettiklerini anlatan Yiğitcan, Paşaköşkü’nden komşulukları sebebiyle Yalvaç’ın kendisinin çok sevip saydığı aile mensuplarını, onların yaşamına tanıklık etmiş son kişi olması nedeniyle gönlündeki yerinin farklı olduğunu da sözlerine ekledi.
Yapılan konuşmaların ardından katılımcılar Celal Yalvaç’la olan anılarını anlatırken, duygulu anlar yaşandı. Vefatına kadar arkadaşlık ettiği, yazıhanesinin müdavimlerinden, Malatya’nın yaşayan en eski fotoğrafçısı “Foto Spor Yusuf Usta” Yusuf Uğrar konuşmakta güçlük çekerken gözyaşlarına hâkim olamadı.
Gazeteci oğlu, Malatyahaber.com editörü İsmet Yalvaç, babası adına düzenlenen etkinliğe emeği geçenlere, katılımcılara teşekkür ederken, arkasında bu kadar güzel anılar bırakan, adından herkesin güzel sözlerle bahsedilen bir babanın evladı olmaktan gurur duyduğunu anlattı.
Küçük oğlu gazeteci Bülent Yalvaç, babasının hayvan sevgisine değinirken, 1986 yılında Karakaya Barajı su tutmaya başlayınca bir adaya sıkışan kedilere çok üzülen babasının uykularının kaçtığını, nasıl yapıp edelim de bu hayvanları kurtaralım, diye endişeyle düşündüğünü, ilkel denebilecek bir lastik bot bulduklarını belirterek “arkadaşı kameraman Selahattin Abiyle birlikte, o bota binerek, adaya gittiler, kedilerin elbiselerini parçalamasına aldırmadan yakalayıp torbaya koydular, getirip karınlarını doyuracakları Mal-Et binasının yanına bıraktılar” dedi.
Katılımcılardan söz alanlar ise Yalvaç’la ilgili anılarını anlatırken, kişiliği, yardımseverliği, öğreticiliğinden ve hangi yaşta olursa olsun herkese aynı saygıyla yaklaşmasından, misafirperverliğinden bahsettiler.
Programın başı ve sonunda Kızılkaya’nın hazırladığı, Celal Yalvaç’ın yaşamından kesitler sunan fotoğraflardan oluşan bir sunum da yapıldı.
Kaynak: https://malatyahaber.com