Fendoğlu'ndan kanun teklifi
Malatya Milletvekili Mehmet Fendoğlu, amme alacakları ile ilgili olarak TBMM'ye verdikleri kanun teklifinin yasallaşması halinde birçok mağduriyetin giderebileceğini bildirdi.
Malatya Milletvekili Mehmet Fendoğlu, amme alacakları ile ilgili olarak TBMM’ye verdikleri kanun teklifinin yasallaşması halinde birçok mağduriyetin giderebileceğini bildirdi.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Malatya Milletvekili Mehmet Fendoğlu, yaptığı açıklamada, “Genel Başkan Yardımcımız Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, Genel Başkan Yardımcımız Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğlu, Konya Milletvekili Esin Kara, Eskişehir Milletvekili Metin Nurullah Sazak ve benim imzamla, ‘Amme alacağı olarak icraya konu olan taşınır ve taşınmaz mallarda mal sahibin başvurusu ile mallara şerh düşülmesi kaydıyla şatışının sahibi tarafından gerçekleştirilebilmesi, öncelikle alacağın tahsili ardından kalanın mal sahibine ödenmesi için Kanun Teklifi’ TBMM’ye verildi” dedi.
Amme alacakları ile ilgili olarak TBMM’ye verdikleri kanun teklifinin yasallaşması halinde birçok mağduriyetin giderebileceğini bildiren Fendoğlu, Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekilleri olarak verdikleri kanun teklifinin gerekçesini şöyle belirtti:
“Ödenemeyen amme borçları nedeniyle taşınır ve taşınmaz varlıklara el konarak devlet eliyle malların satışı gerçekleştirilmektedir. Devlete, ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi diğer amme alacakları ve aynı idarelerin, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetlerinden doğan diğer alacakları ile; bunların takip masraflarının zamanında ödenmemesi halinde borçlulardan icra yoluyla tahsil edilmektedir. Amme alacağı kişiden, kişilerin kanuni temsilcilerinden ve borçlunun ölümü halinde, mirası reddetmemiş mirasçılardan da tahsil edilmektedir. Mirasın tutulan defter mahiyetinde kabulü halinde, mirasçı, deftere kaydedilmemiş olsa dahi amme alacağından, mirastan kendisine düşen miktarla mesuldür. Ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağı borçlunun teminatının paraya çevrilmesi, borcuna yetecek miktarda mallarının hacz edilmesi sonrasında paraya çevrilmesi ve son olarak gerekli şartlar varsa borçlunun iflası istenerek tahsilat yapılır. Yapılan takip sonunda, borçlunun hacz edilmeye uygun malı olmadığı veya bulunan malların satış bedelinin borcunu karşılamadığı takdirde borçlu aciz halinde sayılır. Haczedilen mallara haczi yapan memur tarafından değer biçilmekte, borçlunun müracaatı üzerine veya tahsil dairesince lüzum görüldüğü takdirde yeniden bilirkişiye değer biçtirilebilmektedir. Taşınmaz malların paraya çevrilme işlemi uygulamada çok sık karşılaşılan ve en fazla şikayete konu edilen icra takip işlemlerinden birisidir. Alacağını tahsil etmek için, haczettiği taşınmazın, paraya çevrilmesi işlemlerine girişen kurum, oldukça zahmetli ve masraf gerektiren bir süreç yaşamaktadır. Bu süreç içerisinde değişik problemler ile karşılaşılmaktadır. Gerek artırmaya hazırlık aşamasında gerekse artırma sürecinde yapılan hatalar, ihalenin feshi ile sonuçlanmakta, hem borçlu hem de alacaklı için zarar söz konusu olmaktadır. Amme alacaklarının dava ve haciz işlemleri nedeniyle tahsil süresi uzamaktadır. Taşıt ya da gayrimenkuller gerçek değerinin altında bedelle satılabilmektedir. Bundan hem borçlu hem de idare zarar görmektedir. Aynı şekilde borcundan daha fazla değeri olan taşıt ya da gayrimenkule rehin konulması borçlunun zorluk yaşamasına sebep olmaktadır. Üzerinde kamu tarafından rehin ya da ipotek olan malların satışı piyasada zorlaşmaktadır. Gayrimenkul ya da taşıtını satmak isteyen borçlu satış işlemini gerçekleştirememektedir.
Bu nedenle vergi ve SGK borçlarından dolayı ilgili kurumlarca taşıtları ve gayrimenkulleri üzerine rehin ve ipotek konulan borçluların söz konusu olan mallar için tapuda, taşıtlar için araç sicil ve tescil sistemi veri tabanında amme alacağına ilişkin şerh konularak borçlunun mallarının satışına olanak sağlamak, satıştan elde edilen bedelden öncelikle amme alacağının noterler yada tapu müdürlükleri vasıtasıyla ilgili kurumun hesabına tahsili, kamu alacağının idarece mahsubundan sonra kalan kısmın ilgili idarece borçluya verilmesi hem kamu alacaklarının tahsilini sağlayacak hem de birçok mağduriyeti giderebilecektir”