Esra Tüfenkci: Kadınların dünyaya kazandıracağı değerler var
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci'nin eşi Esra Tüfenkci, Malatya KADEM tarafından düzenlenen 'Tarihsel Süreçte Kadın' konulu toplantıya iştirak etti. Burada konuşan Esra Tüfenkci, Anadolu coğrafyası, yüzyıllardır kadınların iktisadi hayatın içinde olduğu bir yer olmuştur dedi.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci’nin eşi Esra Tüfenkci, Malatya KADEM tarafından düzenlenen ’Tarihsel Süreçte Kadın’ konulu toplantıya iştirak etti. Burada konuşan Esra Tüfenkci, “Anadolu coğrafyası, yüzyıllardır kadınların iktisadi hayatın içinde olduğu bir yer olmuştur” dedi.
Kadınları hayatın her alanında daha fazla görmek arzusunda olduklarını kaydeden Esra Tüfenkci, “Bunun için de verebileceğimiz her türlü destekte yanınızda olduğumuzu bilmenizi isterim. Kadın ve Demokrasi Derneği KADEM’e bu güzel ve anlamlı program için teşekkür ediyorum. KADEM gibi derneklerimizin çalışmaları hem kadınlarımızın hayatına hem ticaret hayatına hem de ülkemize zenginlikler katmaktadır. Başarılı iş kadınlarımız ülkemizin tüm kadınlarına örnek teşkil ettiği için de ayrıca önem taşımaktadır” ifadelerine yer verdi.
“Bu topraklarda eğitim 150 yıldır mecburi”
Konuşmasında kız çocukları için bu topraklarda eğitimin 150 yıldır mecburi olduğunu anımsatan Esra Tüfenkci, “Bizim coğrafyamızda, insanlar arasında ayrım gözetmek yoktur. Batıda kadın hakları tartışma konusu dahi edilmezken, bizde kadınların özel hukuktaki konumuna ilişkin reformlarla ilgili ilk çalışma 1847’de yapılmıştır. Bu tarihte kız ve erkek çocuklarına eşit miras hakkı tanıyan kanun çıkarılmıştır. 1843 yılında Türk kadınları tıp fakültelerinde ebelik eğitimi almaya başlamışlardır. 1860’ta kız çocuklarının eğitimine ilk kez yasal zorunluluk getirilmiş ve bundan bir yıl sonra da ilk kız öğretmen okulları açılmıştır. Yani eğitim, bu topraklarda kız çocukları için 150 yıldır mecburidir. 1897 yılında kadınlarımız iş hayatına ‘ücretli işçi’ statüsünde başlamışlardır. 1913’te de ilk kadın devlet memurlarımız işe başlamış, 1934 yılında kadınlarımız seçme ve seçilme hakkını elde etmiştir. Bizim kültürümüzde kadın ile erkek birbirini tamamlayan unsurlardır. Hayatın her safhasında kadın ile erkek birdir, beraberdir. Bu Anayasamıza, yasalarımıza ve kültürel değerlerimize göre böyledir. Anayasa’nın 10. maddesine ‘kadın ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin hayata geçmesini sağlamakla yükümlüdür’ ifadesini koyduk. Kadın hakları konusunda Türkiye’de bugün her zamankinden çok daha kararlı bir duruş sergilendiğini memnuniyetle ifade etmek istiyorum” diye konuştu.
“Tarihte kurulan ilk kadın teşkilatı, Bacıyan-ı Rum”
Anadolu coğrafyasının yüzyıllardır kadınların iktisadi hayatın içinde olduğu bir yer olduğunu belirten Esra Tüfenkci, Anadolu esnaflarının kurduğu ilk birlik olan Ahilik teşkilatı içinde yer alan kadınların Bacıyan-ı Rum adı altında örgütlendiklerini anımsattı.
Kadınların ahilik ilkeleri çerçevesinde bir araya geldiği ve iktisadi faaliyetlerde bulunduğu Bacıyan-ı Rum teşkilatını, Ahi Evran-ı Veli’nin eşi Fatma Hanımın kurduğunu söyleyen Esra Tüfenkci, “Bacıyan-ı Rum, Ahiliğin kadın kollarıdır ve tarihte kurulan ilk kadın teşkilatıdır. Kadınlar ilk önce Kayseri’de Ahi Evran tarafından kurulan sanayi sitesinde işlenen derilerin artık yünlerini değerlendirmek için bir araya gelmişlerdi. Daha sonra örgütlenerek Ahilerle birlikte eğitim görmüş ve siyasi, iktisadi, dini birçok alanda faaliyet göstermiştir. Böylece kadınlar toplumsal hayatın her alanında yer almış, hatta öncü bir rol üstlenmişlerdir. Kendilerine ait iş yerlerinde, belirli bir disiplin ve iş ahlakı ile çalışan Bacıyan-ı Rum kadınlarının sosyal ve kültürel hayata oldukça büyük katkıları olmuştur. Anadolu Kadınları Birliği diyebileceğimiz Baciyan-ı Rumlar; yetim, kimsesiz genç kızları himayesine almış, onların eğitimlerinden, ev bark sahibi olmalarından sorumlu olmuşlardır. Kimsesi kalmayan ihtiyar kadınların bakımı, genç kızların evlendirilmesi gibi sosyal hizmetlerde bulunmuşlar, maddi sıkıntıda olanlara yardım etmişlerdir” şeklinde konuştu.
“Anadolu kadınları ticarete çok yatkındır”
O dönemde Kayseri’deki bir sanayi sitesinde kadınlara ait iş yerleri bulunduğunu dile getiren Esra Tüfenkci, Bacıyan-ı Rum teşkilatına mensup kadınların bu sanayi sitesinde el sanatları ve mesleklerini icra ettiklerini anlattı. Baciyan-ı Rum teşkilatının Batılı araştırmacıların da takdir ettiği çalışmalar yaptığına dikkat çekerek “Örneğin 16. Yüzyılda Osmanlı Devleti döneminde çamaşırhane işleten kadınlar vardır. Yine o dönemde Bursa’daki 387 ipek üretim tezgâhının, 170’i kadınlara aittir. Faslı seyyah İbn-i Battuta birçok Türk yerleşim yerinde Türkmen kadınların toplum içindeki faaliyetlerine, iş hayatındaki başarılarını hayranlıkla anlatmıştır. Yani Anadolu kadınları ticarete çok yatkındır. Anadolu’da yüzlerce yıldır kadınların satış yaptığı pazarlar vardır. Hala Anadolu’daki kadınların üretici ve satıcı olarak yer aldığı bu pazarlar ürünlerinin tazeliğiyle tercih edilir ve çok güzel bir geleneği temsil ederler. Bugün itibariyle bize düşen, kadınların ticari hayattaki ve kamusal alanlardaki yerini güçlendirmek ve tüm imkanlarımızla desteklemektir” ifadelerini kullandı.
Günümüzde kadın istihdamının artırılmasında dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de kadın girişimciliğinin giderek ön plana çıktığına işaret eden Tüfenkci, “Kadın girişimcilerin sayısının artması, ekonomik kalkınma kadar, sosyal kalkınma açısından da büyük önem taşımaktadır. Girişimci kadınların kendi aralarında dayanışma sağlamaları, ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde örgütlenmeleri ve işbirliği mekanizmaları oluşturmaları da küreselleşen dünyanın önemli ihtiyaçları arasındadır” ifadelerini kullandı.
“Kadınların dünyaya kazandıracağı değerler var”
Konuşmasının devamında Türkiye’de 244 bin 296 kayıtlı kadın esnafın olduğunu da vurgulayan Esra Tüfenkci, “Yani, kayıtlı esnafların yüzde 14,8’ini kadınlar oluşturmaktadır. Genel olarak baktığımızda Türkiye, CEO yani üst düzey yöneticileri bakımından da oldukça iyi durumdadır. Dünya Ekonomi Forumu 2010 Raporu’nda iş dünyasındaki üst düzey yönetici konumundaki kadın oranı açısından Türkiye, 2’inci sırada yer almaktadır. Bu alanda dünya ortalaması yüzde 5’ken, ülkemizde bu oran yüzde 12’dir. Kadınlarımızın bilgi ve tecrübeleriyle dünyaya katacağı, kazandıracağı çok önemli değerler vardır. Sürdürülebilir kalkınma, ancak kadınların üretime, karar alma mekanizmalarına ve siyasete katılımı ile sağlanabilecektir. Medeniyetlerin gelişiminde her zaman öncü rol oynamış ve insanlığın gelişmesine hep pozitif katkılar yapmış olan kadınların eşitlik, barış ve kalkınma hedeflerine ulaşmada tüm dünyada önemli rollerinin olduğuna inanıyorum” şeklinde konuştu.