Kalıntılar tarihin seyrini değiştirecek
UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası geçici listesinde bulunan Malatya Arslantepe Höyüğü'nde bugüne kadar gün ışığına çıkarılan tarihi kalıntıların yazılı tarihin seyrini değiştirecek önemde olduğu vurgulandı.
UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası geçici listesinde bulunan Malatya Arslantepe Höyüğü'nde bugüne kadar gün ışığına çıkarılan tarihi kalıntıların yazılı tarihin seyrini değiştirecek önemde olduğu vurgulandı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılan başvuru sonucunda UNESCO Dünya Miras Merkezi'nce M.Ö. 4000-5000'e tarihlenen Malatya Arslantepe Höyüğü, Dünya Kültür Mirası geçici listesinde önemli bir yere sahip. Battalgazi Belediyesi Başkanlık Kültür Müşaviri Kemal Deniz, İHA'ya yaptığı açıklamada şu an UNESCO'nun geçici listesinde bulunan Arslantepe'nin, yaptıkları başvuruyla 2017 sonbaharında asil listeye geçmesini beklediklerini söyledi. Anadolu'nun ilk şehir devletinin yer aldığı Aslantepe'de yürütülen kazılarda bulunan birçok tarihi kalıntı Ankara ve Malatya'da sergileniyor.
Aslantepe Höyüğü'nde bulunan ve “dünyanın en eski kerpiç sarayı” olduğu belirtilen yapıda, M.Ö. 3000'li yıllara ait olduğu tahmin edilen kerpiç taht gün yüzüne çıkarıldı. İtalyan Profesör Marcella Frangipane'nin 41 yıldır kazı başkanlığını yaptığı Arslantepe'de gün yüzüne çıkarılan kerpiç saray, yazılı tarihin seyrini değiştirecek öneme sahip.
İlk kazılar 1930'lu yıllarında Fransız arkeologlar tarafından yapıldı
Malatya merkez Orduzu beldesinde bulunan Arslantepe Höyüğü'nde ilk kazılar 1930'lu yıllarında Fransız arkeologlar tarafından yapıldı. Kazılarda taş üzerine alçak kabartma ile dekore edilmiş avlu ve giriş kapısının iki yanında iki aslan heykeli ve karşısında devrilmiş bir kral heykeli ile Geç Hitit Sarayı bulundu. Bu eserler halen Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergileniyor.
1961 yılından günümüze kadar devam eden ve İtalyan ve Roma La Sapianz Üniversitesi arkeologları tarafından yapılmakta olan kazılar, Arslantepe'nin tarihini daha erken dönemlere taşıyarak önem kazanmasını sağladı. Höyükte yapılan kazılar sonucunda M.Ö. 3300-3000 yıllarına ait bir kerpiç saray, M.Ö. 3600-3500 yıllarına ait bir tapınak, binlerce güzel mühür baskısı, kaliteli metal eserler bulundu. Elde edilen veriler, o dönemde Arslantepe'nin aristokrasinin doğduğu ve ilk devlet şeklinin ortaya çıktığı resmi, dini ve kültürel bir merkez olduğunu ortaya koydu.
Hitit İmparatorluğu'nun şehri olarak kullanıldı
M.Ö. 5000 yılının sonundan M.Ö. 4000 sonuna kadar olan zamanda güneydeki önemli tarihsel olayların da belirgin olarak yansıdığı Malatya'nın bu bölgesi, her ne kadar Yukarı Mezopotamya'nın bir parçasını oluşturmaktaysa da tam anlamıyla yerel özelliklerini yitirmedi. M.Ö. 2000 yılında Arslantepe'nin, Fırat Nehri'ne doğru genişleyen Hitit İmparatorluğu'nun şehri olarak kullanıldığı ortaya çıktı. Kuzeydoğu yamacına açılan şehir kapısı ve galerisi ile Orta Anadolu Hitit kentlerine benzeyen, etrafı toprak surla çevrili bir Hitit şehri olan Arslantepe, M.Ö. 1200 yıllarında Hitit İmparatorluğu'nun çöküşünde Doğu Anadolu Geç Hitit başkenti olarak Arslantepe Asur kralı Sargon tarafından tamamen yakılıp yıkılmıştır.
“2017 sonbaharında asil listeye geçmesini bekliyoruz”
Battalgazi Belediyesi Başkanlık Kültür Müşaviri Kemal Deniz, şu an UNESCO'nun geçici listesinde bulunan Arslantepe'nin yaptıkları başvuruyla 2017 sonbaharında asil listeye geçmesini beklediklerini söyledi. Arslantepe'nin sadece Türkiye'nin değil, dünyanın en önemli kültür hazinesi olduğunu kaydeden Deniz, “Battalgazi Belediyesi olarak önemli çalışmalar yürütüyoruz. Önümüzdeki aylarda Fransa'da bulunan UNESCO'ya asil liste için başvurumuz olacak. Bunun için gerekli çalışmalar tamamlandı. Malatya olarak valiliği, üniversitesi ve sivil toplum örgütlerinin birlikte hareket etmesi halinde bunu başaracağımızdan hiç şüphemiz yok. Zaten Arslantepe tarihi özelliğiyle asil listeyi fazlasıyla hak ediyor. Yakın zaman önce buradan çıkan kerpiç saray tarihin seyrini değiştirecek özellikte bir buluntuydu. Malatya'nın turizmdeki en önemli kültür hazinesi durumundaki Arslantepe'nin daha bilinir duruma getirmek hepimizin asli görevidir diye düşünüyorum” dedi.