25 yıldır eliyle balık ağı örüyor
Elazığ'ın Keban ilçesinde atölyeye çevirdiği evinin bir odasında Fırat Nehri'nin kenarındaki atıl ağları onararak ve yenilerini yaparak ek gelir elde eden Zekeriya Çelik, aynı zamanda doğanın korunmasına aracılık ediyor.
Elazığ'ın Keban ilçesinde atölyeye çevirdiği evinin bir odasında Fırat Nehri'nin kenarındaki atıl ağları onararak ve yenilerini yaparak ek gelir elde eden Zekeriya Çelik, aynı zamanda doğanın korunmasına aracılık ediyor.
Keban Meslek Yüksek Okulu'nda temizlik görevlisi olarak çalışan evli ve 2 çocuk babası 45 yaşındaki Zekeriya Çelik, 25 yıl önce balık ağı örme işini öğrenerek evinin de bir odasını atölyeye çevirdi. Yaklaşık 25 yıl önce üç arkadaşı ile birlikte bu işe başlayan ve daha sonra ilçede tek başına devam ettiren Çelik, 'el emeği göz nuru' diye belirttiği bu sanatı sipariş üzerine yapıyor. 100 metrelik ağları yaklaşık 7 saatte elleriyle ilmek ilmek ören Çelik, özellikle nehir kenarında doğa ve canlıların yaşamını tehdit eden atıl durumundaki malzemelerden yapıyor. Hem ek gelir elde eden hem de geri dönüşüme katkı sunan Çelik, 7 saatte ördüğü 100 metrelik bir ağı ise 70 TL'ye satıyor.
Bu işe ilk etapta üç arkadaş başladıklarını aktaran Zekeriya Çelik, 'Sabır isteyen zor bir iş olduğu için hepsi işi bıraktı. Şuanda Keban'da bu işi 25 yıldır yapan tek kişiyim. Sanat altın bileziktir gayesiyle yıllardır bu işi yapıyorum. Ek gelir olarak da geçimime katkı sağlıyor. Bu işte ailem de bana destek oluyor. Ben ağı örüyorum, eşim de mekikleri sarıp mantarları takıyor. Her türlü işlemlerde bana destekleri oluyor' dedi.
'Geri dönüşümlü malzemeleri değerlendirdim'
Hiç ara vermeden bu işi sürdürdüğünü anlatan Çelik, 'Bir ilke imza atarak, olmayacak şeyi başardım. Ben bu işi öğrenmeden önce Keban'da ağ sanatkarı yoktu. Ağlar, Elazığ veya Malatya'dan hazır olarak geliyordu. Ben de bu işi öğrendikten sonra geri dönüşümlü malzemelerini değerlendirdim. Eskiden Fırat Nehri'nde ağlar yırtıldıktan sonra fileler kıyılara atılıyordu. Kuş, balık ve her türlü hayvan bu filelere takılıp ölüyordu. Bu durum da doğaya zarar veriyordu. Bunun üzerine bütün fileleri toplattırdım. Geri dönüşüm olarak bu malzemelerin hepsini tek tek kullandım. Fiyat olarak da çok fark etti, yarı yarıya düştü' şeklinde konuştu.
'Bir ağı örmek 7 saat sürüyor'
Evinin bir bölümünü atölyeye çevirdiğini ifade eden Çelik, 'İşe isim olarak el emeği göz nuru derler. Nakış işi olduğu için zordur. Sonuçta kıldan ince. Bu işi yapmak için sabırlı olmak gerekir. Bir işi severek yapmadın mı, o işi hayatta başaramazsın. Evim üç odalıdır, bir odamı atölyeye ayırdım. İşten geldikten sonra akşamları kendi sanatımı devam ettiriyorum. Bir ağı örmek 7 saat sürüyor. Bittikten sonra balıkçılardan sipariş olarak aldığım ağı, teslim ediyorum' ifadelerini kullandı.
Keban Meslek Yüksek Okulu'nda temizlik görevlisi olarak çalışan evli ve 2 çocuk babası 45 yaşındaki Zekeriya Çelik, 25 yıl önce balık ağı örme işini öğrenerek evinin de bir odasını atölyeye çevirdi. Yaklaşık 25 yıl önce üç arkadaşı ile birlikte bu işe başlayan ve daha sonra ilçede tek başına devam ettiren Çelik, 'el emeği göz nuru' diye belirttiği bu sanatı sipariş üzerine yapıyor. 100 metrelik ağları yaklaşık 7 saatte elleriyle ilmek ilmek ören Çelik, özellikle nehir kenarında doğa ve canlıların yaşamını tehdit eden atıl durumundaki malzemelerden yapıyor. Hem ek gelir elde eden hem de geri dönüşüme katkı sunan Çelik, 7 saatte ördüğü 100 metrelik bir ağı ise 70 TL'ye satıyor.
Bu işe ilk etapta üç arkadaş başladıklarını aktaran Zekeriya Çelik, 'Sabır isteyen zor bir iş olduğu için hepsi işi bıraktı. Şuanda Keban'da bu işi 25 yıldır yapan tek kişiyim. Sanat altın bileziktir gayesiyle yıllardır bu işi yapıyorum. Ek gelir olarak da geçimime katkı sağlıyor. Bu işte ailem de bana destek oluyor. Ben ağı örüyorum, eşim de mekikleri sarıp mantarları takıyor. Her türlü işlemlerde bana destekleri oluyor' dedi.
'Geri dönüşümlü malzemeleri değerlendirdim'
Hiç ara vermeden bu işi sürdürdüğünü anlatan Çelik, 'Bir ilke imza atarak, olmayacak şeyi başardım. Ben bu işi öğrenmeden önce Keban'da ağ sanatkarı yoktu. Ağlar, Elazığ veya Malatya'dan hazır olarak geliyordu. Ben de bu işi öğrendikten sonra geri dönüşümlü malzemelerini değerlendirdim. Eskiden Fırat Nehri'nde ağlar yırtıldıktan sonra fileler kıyılara atılıyordu. Kuş, balık ve her türlü hayvan bu filelere takılıp ölüyordu. Bu durum da doğaya zarar veriyordu. Bunun üzerine bütün fileleri toplattırdım. Geri dönüşüm olarak bu malzemelerin hepsini tek tek kullandım. Fiyat olarak da çok fark etti, yarı yarıya düştü' şeklinde konuştu.
'Bir ağı örmek 7 saat sürüyor'
Evinin bir bölümünü atölyeye çevirdiğini ifade eden Çelik, 'İşe isim olarak el emeği göz nuru derler. Nakış işi olduğu için zordur. Sonuçta kıldan ince. Bu işi yapmak için sabırlı olmak gerekir. Bir işi severek yapmadın mı, o işi hayatta başaramazsın. Evim üç odalıdır, bir odamı atölyeye ayırdım. İşten geldikten sonra akşamları kendi sanatımı devam ettiriyorum. Bir ağı örmek 7 saat sürüyor. Bittikten sonra balıkçılardan sipariş olarak aldığım ağı, teslim ediyorum' ifadelerini kullandı.