'Ordu komutanının ve Kurmay Başkanının emirlerini yerine getirdim'
15 Temmuz darbe girişimi esnasında Malatya 2. Ordu Komutanlığı İdari Kurmay Yarbaşkanı olan Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili, darbe girişiminde etkin rol oynadığı iddialarını kabul etmeyerek, 'FETÖ ile hayatım boyunca irtibatım ve ilişkim olmadı' dedi. Sevgili, ayrıca darbe gecesi ordu komutanı ve kurmay başkanının emirlerini yerine getirdiğini savundu.
15 Temmuz darbe girişimi esnasında Malatya 2. Ordu Komutanlığı İdari Kurmay Yarbaşkanı olan Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili, darbe girişiminde etkin rol oynadığı iddialarını kabul etmeyerek, “FETÖ ile hayatım boyunca irtibatım ve ilişkim olmadı” dedi. Sevgili, ayrıca darbe gecesi ordu komutanı ve kurmay başkanının emirlerini yerine getirdiğini savundu.
15 Temmuz FETÖ darbe girişimine ilişkin Malatya’da görülen davada, darbe girişiminde etkin rol oynadığı ve Yurtta Sulh Konseyi tarafından yayınlanan ‘Darbeye Teşebbüs Mesaj Formunda’ Sıkıyönetim Komutan Yardımcısı olarak atandığı ileri sürülen dönemin 2. Ordu Komutanlığı İdari Kurmay Yarbaşkanı olan Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili savunmasını yaptı.
Suçlamaları kabul etmedi
Sevgili, savunmasına “15 Temmuz 2016 günü yaşanan olaylarda hayatını kaybeden şehitlere ve silah arkadaşlarıma Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum” diyerek başladı. Hiçbir suç işlemediğini iddia eden Sevgili, "Meslek hayatım boyunca aldığım maaşımı hak etmeye ve vazifemi en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Annemin bana öğrettiği şekilde çocuklarıma haram lokma yedirmedim. Mesleğim için yaptığım fedakarlıklar nedeniyle eşim ve çocuklarımla yeterince ilgilenmedim ve bu da aile hayatımda derin sorunlar oluşturmuştur” ifadelerine yer verdi.
“Eğer izne ayrılmış olsaydım bu olaylara şahit olmayacaktım”
Avukatı tarafından getirilen belgelerin kendisine verilmediğini öne süren Sevgili, bu nedenle savunmasını yeteri kadar hazırlayamadığını ifade etti. Normal izin planlanmasına göre 15 -31 Temmuz tarihleri arasında izine ayrılacağını ancak sonradan Kurmay Başkanının da aynı tarihte izne ayrılacak olması nedeniyle bu izin planını değiştirmek zorunda kaldıklarını ifade eden Sevgili, “Kurmay Başkan vekili olarak kalacağım için izne ayrılamadım. Eğer izne ayrılmış olsaydım Ankara’ya gitmiş olacaktım ve böyle bir konuya da şahitlik yapmamış olacaktım. Darbe planı yapmış olsaydım eğer günler öncesinde izne gitmek için bir çabam olmazdı” ifadelerini kullandı.
“Verdiğim emirler tamamen idari bir tedbirdir”
15 Temmuz günü sabah saatlerinde olağanüstü bir durumun olmadığını ve akşam eve gitmek üzere aracın hazırlatılmasını emri verdiğini belirten Sevgili savunmasını şöyle sürdürdü:
“Lojmana giderken aynı gün devir teslim töreni yapılan Kara Havacılık Alayı’na gidip yeni komutana hayırlı olsun dileklerimi iletmek istedim. İçeri girdiğimde telefon geldi ve mesaj emrinin geldiği iletildi. Ben de daha sonrasında yeniden karargaha geçerek gelen mesaj emrini okudum. Yanımda Erkan Varol ve Bahadır Erdemli vardı. Hareket Yıldırım mesajını okuduktan sonra bunu ordu komutanına arz etmek için konuta gideceğimizi ve kışla nizamiyesine de giriş çıkışlara dikkat edilmesi emrini verdim. Mesaj emrini aldıktan sonra verdiğim emirler tamamen idari bir tedbirdir. Gelen emri aldıktan sonra inceleyip odamdaki telefonda evrakın altında imzası bulunan Tuğgeneral Mehmet Partigöç’ü aradım. ‘Bu evrakın maiyeti nedir’ dedim o da ‘götürün komutana arz edin’ deyip telefonu yüzüme kapattı”
“Mesajı ordu komutanına ulaştırarak şahsi sorumluluktan kurtulmak istedim”
Harekat Yıldırım Mesajının bomba niteliğinde olduğu ve bunu bir an önce ordu komutanına arz ederek üzerindeki şahsi sorumluluktan kurtulmak istediğini öne süren Sevgili, “Konuta geldiğimizde ordu komutanımız evrakları inceledi ve ‘karargaha gidelim’ dedi. Ben ordu komutanının makam aracına bindim, yolda sıralı komutanlara ulaşmaya çalıştık. Sonrasında ben, Tuğgeneral Zeki Karataş ve Ordu Komutanı makam odasına girdik, komutanımız burada tekrar mesajı okudu, televizyondan gelişmeleri takip etti, bir taraftan da Ankara’ya ulaşmaya çalıştı” ifadelerine yer verdi.
“Bahadır Albay, kurmay başkanına kelepçe takmak için benden yardım istedi”
Karargahta oldukları sürede Ordu Komutanı Huduti’nin bağlı birlik komutanlarına kimsenin emirsiz hareket etmemesi emrini verdiğini öne süren Sevgili, Albay Bahadır Erdemli’nin Kurmay Başkanı Avni Angun’a silah çekmesi olayını da anlatarak, “Tartışmanın nasıl çıktığını hatırlamıyorum. Albay Bahadır Erdemli’nin Kurmay Başkanına silah çektiğini gördüm. Fatih Gürcan kurmay başkanını oradan uzaklaştırdı. Herkes birbirine bakıyor ama kimse bir şey yapmıyordu. Bir süre sonra aradan zaman geçtikten sonra Bahadır Albay ordu komutanının odasında geldi ve elindeki tabancanın namlusunu kendisine doğrultarak kurmay başkanına ‘alın vurun beni’ diyerek bir şeyler söyledi. Emir subayı devreye girdi ve silahı aldı, Sedat Kaya bendeki silahı da aldı. Bahadır Albay, kurmay başkanının odadan çıkmasını sürekli kendisi hakkında dedikodu yaptığını söylüyordu. Bahadır Albay kurmay başkanına kelepçe takmaya çalıştı, benden de yardım istedi, ben de kendisinin yaptığının yanlış olduğunu söyledim ve ‘takmıyorum’ dedim” ifadelerine yer verdi.
“Haberci askerler Fatih Binbaşının öldürüldüğünü söylediler”
Sabaha doğru dışarıdan silah seslerinin arttığını ifade eden Sevgili, “Haberciler gelip Fatih binbaşının öldüğünü söylediler, ben de eğilerek Fatih binbaşının olduğu yere gittim. Yerde kafasından vurulduğunu gördü, bu sırada bina dışından polisler tarafından ateş ediliyordu. Kendi odama girdim bütün camların dışarında gelen camların kırıldığını, oturduğum koltuğun da mermi izi vardı baş kısmında” diye konuştu.
“Ordu komutanının emri ile Kemal Yüzbaşıyı ikna etmeye gittim”
Daha sonra da Albay Bahadır Erdemli ile Binbaşı Eyüp Kök’ün öldürülen Fatih binbaşının cesedini taşıdığını gördüğünü ileri süren Sevgili, sonrasında Ordu Komutanı Adem Huduti’nin emri ile nizamiyeye Yüzbaşı Kemal Keskin’in ikna edilmesi için gittiğini iddia etti. Sevgili, “Komutanım ben buradan kesinlikle ayrılmayacağım, polisin içeri girmesine izin vermeyeceğiz. Burası bizim namusumuz, koskoca ordu komutanı var içeride” dedi. Ben de geri dönüp Ordu komutanına durumu arz ettim o da ‘bekleyelim’ dedi” iddialarında bulundu.
“Kimseye emir vermedim”
Darbe gecesi hiç kimseye emir vermediğini ileri süren Sevgili, “Ordu komutanının ve Kurmay başkanının olduğu bir yerde benim emir vermem söz konusu olamaz. Ben verilen emirleri görmedim, belge imzalamadım, ıslak imzam varsa kriminal inceleme yapılmasını istiyorum” dedi. 2 Hava Kara Alayına uçak hazırlatılması için emir vermediğini de öne süren Sevgili, karargahta yoğun ateşin sürdüğü bir süre zarfında Ordu Komutanı Huduti’nin Vali Mustafa Toprak’ı telefonla arayarak ateşin kesilmesini istediğini de iddia etti. Valinin ‘ateş edilmiyor’ demesi üzerine cep telefonu ile Ordu Komutanının silah seslerini valiye dinlettiğini öne süren Sevgili, bunun üzerine bir süre sonra ateşin kesildiğini ifade etti.
“Bahadır Albay’ı ikna ettim”
Albay Bahadır Erdemli’nin de ikna edilmesi için Ordu Komutanının kendisine emir verdiğini savunan Sevgili, “Ben Albay Bahadır Erdemli ile görüştüm ve ikna oldu. Ordu komutanının odasına gidip söyledim. Albay Bahadır teslim olduktan sonra komutanın koruma astsubayı bana silah doğrultarak ‘siz de şu tarafa geçin, zorluk çıkarmayın’ diyerek beni de teslim olacaklar arasına geçtim” dedi.
"Binbaşı Fatih Kılıç’ın cesedinin taşınmasını gördüm"
Darbe gecesi beylik tabancası dışında herhangi bir silahı olmadığını öne süren Sevgili savunmasını şöyle sürdürdü:
“Kimseye silah doğrultmadım, ateş etme emri de vermedim. Belimdeki silahı da emir subayı aldı. Ben kimseye uçak hazırlatılması için emir vermedim. Kameraların açılarının değiştirilmesi emri vermedim. Darbe girişiminden gelen mesaj emri ile haberdar oldum. Ne sözlü ne de yazılı olarak hiçbir yere bu mesaj emrini göndermedim. Şehir merkezine birlik çıkarmadım, mesajı alır almaz ordu komutanına arz etmek için yola çıktık. Onun verdiği emirleri yerine getirdim. Sıkı yönetim komutanlığındaki görevlendirme listesinde komutan yardımcısı olduğum bilgisinden haberim ve dahlim yoktur. Bu durum benim için esef vericidir. Hiçbir zaman ast rütbeden emir almadım. Ben hayatımda hiçbir terör örgütüne üye olmadım. FETÖ ile ilişkim ve irtibatım yoktur. Bunların bankasına para yatırmadım, 1 dolarım yok, Bylock programını kullanmadım. Böyle önemli ve tehlikeli olan bir mesaj emrini biran önce ordu komutanına ileterek şahsi sorumluluktan kurtulmak istedim. Darbeden önceden haberim olsa eve gidip sonradan geri gelmez, kışlada beklerdim. Yüzbaşı Kemal Keskin’i ikna etmek için karargah dışına sadece bir kere çıktım. Geri dönerken Tuğgeneral Zeki Karataşı’nda aynı maksatla kurmay başkanı tarafından nizamiye gönderildiğini gördüm. Binbaşı Fatih Kılıç’ın cesedinin taşınmasını gördüm, sadece insanlık görevi olarak nereye taşıdıklarını sordum.
Ordu Komutanının ifadesinde ‘Mustafa Serdar Sevgili ürkek bir şekilde odada oturuyordu’ söylemine katılıyorum. Evet maalesef halim öyleydi, meslek hayatımda ilk kez böyle bir olayla karşılaşıyordum. Makam odasının önünde toplantı yaptılar şeklindeki iddiaları kabul etmiyorum. Herkesin olduğu açık alanda nasıl bir toplantı olabilir, böyle bir toplantı olabilir mi. Komutanın Ankara’ya kaçırması iddiasını çok komik bir iddiadır. Kurmay başkanı bana ’maksadınız nedir?’ diye sormadı. ’Kimler var, maksatları ne’ diye sordu. Emir subayının odasında kimseye ’telefonları bağlamayın’ diye bir emir vermedim. Ordu komutanını odasındayken sohbet ederken kurmay başkanı ’yanlış siyasetten ve darbenin yanlış olduğu’ şeklinde ifadeler kullandı. Darbe girişimine katılanlar listesinde benim ve emir astsubayımın bulunması gerçek yaşanılanlarla bağdaşmamaktadır.
Malatya Valisi ile ordu komutanı defalarca görüştü. Komutanımız bağlı birlikler ile görüştü, kimsenin yerinden çıkmaması emrini verdi. Nerede bulunduğum ve ne yaptığım konusunda da kamera kayıtlarının incelenmesini arz ederim. Albay Bahadır Erdemli’ye ‘yanlış yapıyorsun, yapma’ dedim başkaları da bunu söyledi. Sonuç olarak 14 taşında iken giydiğim TSK formasını 34 yıl leke getirmeden kanun ve nizamlara uyarak gururla taşıdım. Kanun dışı hiçbir faaliyetim olmamıştır.”
Adının sıkıyönetim komutanlığı listesinde komutan yardımcısı olarak yazılmasının da bilgisi dışında olduğunu öne süren Sevgili, “Aynı şartlarda ve aynı ortamda olduğum kişiler tarafından ismimin darbeye karışan kişiler listesine yazılmasını da haksızlık olarak görüyorum” dedi.
Soru-Cevap bölümü
Savunmanın ardından geçilen soru-cevap kısmında Mahkeme Başkanının "Hareket Yıldırım mesajını okuduktan sonra Adem Huduti ne yaptı" sorusuna Sevgili, "Emrim altında bulunan isimlere baktı ve ‘Bunların bu evrakları hazırlamaya yetkisi var mı’ dedi. Ordu komutanı daha sonra karargaha gidelim dedi” şeklinde cevap verdi.
15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın televizyondaki mesajını izleyip izlemediğinin sorulması üzerine konuşan Sevgili, “Cumhurbaşkanının mesajını ordu komutanının odasında dinledim ve rahatladım. Odada bulunan Ordu Komutanı ile Kurmay başkanının ne tepki verdiğini de hatırlamıyorum. Hepimiz dinliyorduk televizyondan” diyerek cevapladı.
Mahkeme Başkanı Vedat Koç’un, "Ordu komutanının emri ile nizamiyeye gittiğini söyledin. Yüzbaşının ordu komutanının talimatını dinlememesi doğal mı" sorusuna tutulu sanık Mustafa Serdar Sevgili, "Doğal değil. Tam bir kriz ortamıydı. Vazgeçmesini söyledim. Elinde uzun namlulu silah vardı" diye cevap verdi.
Mustafa Serdar Sevgili, Mahkeme Başkanı Vedat Koç’un "O gece için darbecidir diyebileceğin kimler var" sorusuna ise ‘Ben böyle bir isim vermeyi uygun görmüyorum. Ordu komutanı darbe yanlısı değildi. Gelişmelere baktık. Darbe yanlısı olduğu yönünde bir şey söyleyemem. Gelişmeleri beraber takip ettik. İlk zaman hepimiz bekledik. Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarına ulaşmaya çalıştı. Ben darbe yanlısıdır diye bir şey söyleyemem’ diyerek cevapladı.
Yine Mahkeme Başkanının "Ordu komutanının sıkıyönetim formuna kanunsuzdur diye şerh düştüğünü gördün mü" sorusunu Sevgili, ‘Yazarken değil, söylerken duydum" diyerek cevapladı.
Soru-cevap kısmında daha sonra bir avukatın darbe girişiminden 1 gün önce 14 Temmuz’da Ankara’da darbe girişimine karışan kişilerle telefonla konuşup konuşmadığını sorması üzerine Sevgili, "Bilmiyorum" cevabını verdi. Bunun üzerine avukatın elindeki HTS kayıtlarını göstererek Sevgili’nin makam telefonundan Tümgeneral Mehmet Dişli ile 14 Temmuz günü saat 21.00 sularında görüşme kaydının olduğunu söylemesi üzerine Sevgili, “Ben konuşmadım” dedi.
Tekrar araya giren Avukat, "Sizin cep telefonu ile HTS kayıtlarına göre görüşme yapılmış" deyince Sevgili, "Telefonum makamdaydı, emir astsubayım ya da habercim görüşmüş olabilir" şeklinde cevap verdi. Avukatın, 15 Temmuz’un ilk saatlerinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın başdanışmanı Kurmay Albay Orhan Yıkılkan ile görüşüldüğünü de sorması üzerine Sevgili, böyle bir görüşmenin olmadığını ileri sürdü.
Mahkeme Başkanı Koç, duruşmayı öğleden sonra 14.00’e erteledi.