Yasir Keskin

Şaka Gibi

Yasir Keskin

Maçtan önce görüştüğüm, maç hakkında görüş bildirdiğim birkaç arkadaşa; bu maçı net olarak kazanacağımızı söylemiştim. Nitekim o havayla da stada gittim. İlk yarıda oynamış olduğumuz baskılı oyun ve bulduğumuz gollerlede bu maçı kazanacağımıza olan inancım daha da bir artmıştı. Ta ki kabus gibi bir ikinci yarı izleyene kadar…

Aslında ikinci yarının başında yapılan değişiklik, beni biraz da olsa bir şüpheye düşürmüştü. Orta alanda oynayan Ndong ve Aabid isimlerinden bir tanesinin oyundan alınmasını beklerken, oyundan Muhammed alındı. Bu değişiklikle beraber, ilk yarıda izlemiş olduğumuz oyunun çok daha uzağında bir ikinci yarı izleyeceğimizden kuşku duymaya başlamıştım. Nitekim bu kuşkularımda yanılmadım. İkinci yarının başlamasıyla birlikte, sahada ne yaptığını bilen bir tek oyuncu olduğunu zannetmiyorum. Yapılan bu değişiklik ile birlikte 4’lü savunma modelini terk edip, 3’lü savunma stiline dönmüşüz gibi bir görüntü ortaya çıktı. Halbuki İrfan Hoca, 4’lü savunma ile oynamaya devam etti. İlk yarıda sağ kanat bölgesinde görev alan Mustafa, Muhammed’in oyundan alınmasıyla birlikte geriye çekilerek, sağ bekte oynadı. Mustafa’dan boşalan kanada ise Adem Büyük geldi ve bir anda 4-5-1 sistemine geçiş yaptık. Aslında bakarsanız sistemsel olarak düşünüldüğünde belki doğru bir sistem. Fakat oyuncu tercihleri bakımından ele aldığımızda, bu kararın yanlış olduğunu çok rahat bir şekilde idrak edebiliriz. 

İkinci yarının başında Jospin’i oyuna almak yerinde ve beklediğim bir hamleydi. Fakat ben bu değişikliğin, Ndong’un çıkartılarak yapılmasından yanaydım. Çünkü Karagümrük’ün sonradan oyuna girip, bizim defansın sağ tarafını ciddi şekilde zorlayabilecek oyuncularının olduğunun bilincindeydim. Ve beklenen oldu.  Karagümrük takımı, Caner Erkin ve Kerim Fry’ı oyuna alarak bizim sağ tarafı otobana çevirdi. Adeta atağa çıkamaz olduk. Önüne düşen her topu ceza sahasına kesen Caner, defansımızı hallaç pamuğuna çevirdi. En sonunda da 4. gölün asistini yapmayı başardı. 

Peki buradan çıkarmamız gereken sonuç ne? 

Fark kaç olursa olsun, oyun hangi seyirde giderse gitsin; biz bildiğimizden şaşmamalıyız. Çünkü SüperLig’de basit takım yok. Çünkü burası Türkiye. Çünkü top yuvarlak. Aslında en son söylediğim cümle… Bu cümlenin altını defaatle çizmek gerekiyor. “Top yuvarlak.” Çok güzel ve çok yerinde bir değim. Futbol tarihine baktığımızda çok fazla örnek verebileceğimiz bir konu. Belki sayısız geri dönüşler izlemişizdir. Bu geri dönüşler öyle kendiliğinden olan, normal akışın içerisinde gerçekleşen durumlar değil elbette. Geri dönüşleri tetikleyen, olmasına imkan sağlayan bazı durumlar var. Maalesef biz, bu karşılaşmada bu durumların birçoğuyla karşı karşıya kaldık. İlk yarıya başlarken sistemsel bir değişikliğe gittik. Üstüne üstelik, hakemin vermiş olduğu alengirli kararlarla birlikte fazlasıyla gerildik. Yetmedi bir de 10 kişi kaldık. Bu kadar aksilik yetmezmiş gibi bir de mental ve fiziksel bir yorgunluk çöküverdi üstümüze. Hem bedenen hem de ruhen bizi olumsuz etkileyen bu yorgunluk, maçı kaybetmemize yol açan en büyük etkenlerden bir tanesi oldu.

Gelelim oyuncularımızın maç içerisindeki performanlarına…

Abdulsamed’le başlayalım. Karagümrük’ün kaleye gelen toplam 5 şutu bulunuyor. Bunların 4 tanesi gol oldu. Evet belki ilk golde top savunmaya çarptı ve yön değişti. Evet belki ikinci golde Sadık hatalıydı. Evet belki üçüncü gol de bir şanssızlıktı. Evet belki dördüncü gol de Semih’in hatasıydı. Tamam eyvallah. Ama Abdulsamed senin görevin kaleni gole kapatmak. 5 şutun en az 3’ünü kurtarmadıktan sonra neye yarar senin kalecilik yapman. Normal şartlarda yediğimiz dört golde olabilir, yenilebilir diyeceğimiz goller. Ama beş şutun dördü gol oluyorsa kusura bakmasın kimse burada bir beceriksizlik var, burada bir vurdumduymazlık var, burada bir acemilik var. Acemilik demişken, kale vuruşlarını saymıyorum bile. Tam anlamıyla facia. En az 4-5 vuruş direk taca gitti. Ama yanlış anlaşılmasın bu beceriksizlikten kaynaklanmıyor. Tamamen acemilik. Halâ SüperLig’e alışamayan Abdulsamed’in “A-CE-Mİ-Lİ-Ğİ.”

Savunmaya baktığımızda… Sadık’ın beni yanıltmadığı ve geldiği günden bu yana eski formunu yakalamak için camla başla mücadele ettiğini görüyoruz. Wallece zaten kalitesini her maç konuşturan vazgeçilmezlerimiz arasında. Haddadi ilk golde yapmış olduğu asist ile ileri hatta bir Hafez etkisi yaratabileceğini hissettirdi. Fakat yeterli değil, bu performansının üzerine çıkması gerekiyor. Muhammed ise gözlemlediğim kadarıyla çelimsiz fakat süratli bir oyuncu. Hocaların çalışma sitiline bağlı olmak suretiyle, gelişime açık bir görüntüsü bulunmakta. 

Orta sahada hiçbir sıkıntımız olmadığını düşünüyorum. Aabid muazzam paslarına ve mücadelesine devam ediyor. Onun bu performansı bu sezon işimize çok yarayacak. Ndong ise daha tam anlamıyla hazır görüntüsü vermiyor. Bir kaç hafta içerisinde tam anlamıyla oturması gerekiyor. Yoksa Mallan’ı tekrar 11’de görebiliriz. Jospin çok kaliteli, çok iyi bir oyuncu. Fakat geçmiş istatistiklerine baktığımızda cebinde kartla gezen bir oyuncu olduğunu söyleyebiliriz. İrfan Hoca’nın kendisini ciddi bir şekilde uyarması gerekiyor. Aksi takdirde daha çok 10 kişiyle maç tamamlarız. 

Kanatlara gelecek olursak… Mustafa’nın bu hafta elinden geleni yaptığını hatta ve hatta geçtiğimiz haftalara nazaran daha fazla mücadele ettiğini söyleyebilirim. Mouniur’in ise, bu sezon Malatyaspor’un başına gelmiş en iyi şey olduğunu belirtmeden geçmek istemiyorum. Mükemmel bir bileğe sahip, müthiş derecede kaliteli bir oyuncu. Bu yıl en büyük kozlarımızdan bir tanesi. Rakip savunmaların korkulu rüyası olabilecek bir isim. Umarım bu performansını sürdürür. 

Son olarak forvet hattıyla yazımı sonlandıracağım. Her ne kadar bir asistlik performans ile oynamış olsada Adem Büyük’ün bu hafta etkisiz kaldığını söylemeden geçemeyeceğim. İleri hatta tamamen ipleri elinden bırakan Adem, bu hafta çok fazla geri planda kaldı. Tetteh ise her geçen gün üzerine koyarak bizi mest etmeye devam ediyor. Bu yıl çok can yakacak demedi demeyin. Son bir parantezde Haqi Osman’a… Kesinlikle daha fazla süre alması gerektiğini düşünüyorum. İsmini duyunca heyecanlanıyor, topu ayağına aldığında acaba nasıl bir çalım atacak diye meraklanıyorum. Bu çocuk çok başka. Umarım kaybetmeyiz.

Yazarın Diğer Yazıları