Tüm Dünya’yı etkisi altına alan koronavirüs salgını, bir anda tüm taşları yerli yerinden oynatmaya yetti.
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak gibi görünüyor.Belki de yaşanan bu zorlu günlerden sonra, bir çağ açılıp bir çağ kapanacak. İnsanlar gitgide birbirinden uzaklaşmaya, adetlerinden, geleneklerinden, göreneklerinden ve törelerinden vazgeçmeye, “Yeni Dünya” ekolüne ayak uydurmaya, ister istemez tâbi tutulacaktırlar.
Dünya Sosyal Medyadan İdare Edilecek
Artık şu sıcacık akraba ziyaretleri, yanlarındayken zamanın nasıl geçtiğini anlayamadığımız, bir sıcak çay eşliğinde dostlar ile birlikte yapılan sohbetler, gezmeler-tozmalar bir zaman sonra unutulup gidecek.
İnsanlar, birbirlerinin kapı komşularını dahi tanıyamaz, iki kelam edemez duruma gelecekler belki de.
Artık işler sosyal medyadan yürütülecek, Dünya’nın kalbi orada atacak, Dünya’nın kaderini orası belirleyecek. Zaten son yıllarda sosyal medya olarak tabir ettiğimiz; twitter, instagram, facebook, whatsapp, youtube vb. ağlar kullanıcı sayıları bakımından, genç ve eski toprak diye tabir edilen yaşlı kesimin, büyük bir çoğunluğunun ilgi odağı olmayı başarmıştı. Bu süreçten sonra, sosyal medya ağları insanlar üzerindeki etkisini daha da arttıracaktır kanaatindeyim.Artık insanlar bütün işlerini şu an da dahil; para işlemleri, kitap okuma, alışveriş yapma, anında istediği haberlere ulaşma, sohbet etme vb. olayları, zengin-fakir ayrımı olmaksızın herkesin cebinde bulunan, cep telefonları ile hayata geçirecektir.
Velhasıl hayatımız şuncacık telefonun içine sığdırılacak, değerlerimiz teker teker tarihe karışacaktır.
Duyarlı Olmasak da Kararlıyız!
Ülke olarak geçirmiş olduğumuz bu zorlu günlerin bir an önce biteceğine olan inancımız tam.(Allah’ın izniyle)
Evet, tedbir alan vatandaşlarımızın sayısı bir hayli fazla, fakat tedbir almayan vatandaşlarımız ve virüsü ciddiye almayan vatandaşlarımız da bir o kadar fazla durumda. Ama tedbir alan veya almayan ne kadar insan varsa, bu virüsten olabildiğince hızlı bir şekilde kurtulmaya olan inancını taze tutmakta. Çünkü, bu virüs tedbir alanı da etkiliyor, almayanı da. İnsanlar, eşi,dostu,akrabası ile bir araya gelemiyor, çarşı-pazarda rahat rahat gezemiyor, Pınarbaşı’nda mangal keyfini çıkaramıyor, Kanalboyu’nda kahve içemiyor, Huzur Çay Ocağı’nda Abuzer ağabeyin acılı ayranını içemiyor, Berber Şuayip’de uzun uzadıya sohbet ederek traş olamıyor, Tarık Usta’nın dükkanında çiğköftesini yiyemiyor, Malatya Arena Stadyumu’nda Malatyaspor’un maçlarını izleyemiyor, halı sahada cümbür cemaat bir topun peşinden koşamıyor, en önemlisi ise insanlar Medine Mescidi’nde veya herhangi bir camii veya mescidde vakit namazlarını, Cuma namazlarını kılamıyor. Bu maddeleri çoğaltmak, eskiden kazanmış olduğumuz alışkanlıkları böylesine sıralamak ne mümkün, kelimeler mi yeter? Anlayacağınız, bu virüs ne tedbir alanı dinliyor ne de almayanı.Tüm halkları etkiliyor, tüm yaşantımızı kontrol altına alıyor ve bizi ona ayak uydurmaya zorluyor.
İnşaallah bir an önce hayatımız normale döner, bu yılları, bu günleri bir daha yaşamayız...
