Selim Buğra

Yapay zekâ: Tehlikenin farkında mıyız?

Selim Buğra

İnsan için “nihai son” teolojik kitaplardan söz edilen kıyamet senaryolarının dışında gelişebilir mi? Hazır dünya bu alanda iki kutba bölünmüşken, ‘gerçek gündemin’ anlamını çözmemize bütünüyle destek olmasını umduğum gelişmelerin kapısını aralayabiliriz… Bir tür keşif heyecanı ile meseleye yaklaşmaktan söz edilebilirse de o denli felsefik bir alanda tartışmayı derinleştirmek için yeteri kadar zamana sahip olduğumuzu söylemek güç… Açıkça ifade edilmesi gereken temel kabul şu: insanın nihai sonunu getirecek olan gelişme bizzat insanoğlunun kendi elleriyle yarattığı yapay zeka teknolojisi olabilir mi? 

Tekil alanla ilgili bir sorundan söz ediyor değilim, tümüyle insanlık için yaratılmakta olan bir kıyamet senaryosundan söz ediyorum.

İyi hoş kimileri için ‘yapay zeka’ olgusu tarihi bir fırsat olarak da ana gündemi meşgul ediyor. Bir açıdan kıyamet senaryosu tellallığı yapmakla suçlanmak bu aşamada, şahsi bir tercih meselesi değil, zira bu tartışma pandemi tehlikesinin pik yaptığı şu günlerde bile hala revaçta, hala en önemli küresel sorun…
Konu hakkında az çok bir araştırma yapan araştırmacı kimliklerin de görebileceği gibi dünya bilim çevreleri tam anlamı ile bu meselede ‘ikiye’ ayrılmış. Kimileri için sancılı ve tehlikeli bir icat, insan oğlunun dünyevi iktidarını sona erdirebilecek nitelikler taşıyor, kimileri içinse yapay zeka insanlık için tarihi bır fırsat anlamına geliyor! Fırsat ile kıyamet senaryosu arasında bu denli aykırı bir kutuplaşmaya yol açan yapay zeka konusunda uzmanlar ne tür bir analiz yapıyor?

Yapay zeka gerçekte insanoğlu için ne anlam ifade ediyor? Söz konusu teknolojik gelişmeyi nereye oturtmak gerek? Aktüel gündemin içine sokulan ve küresel tarihi gelişmeleri ıskalamak gibi hayati konuları tartışmayan bizim gibi politize edilen toplumları bekleyen kaderi konuşmak niçin bu denli önemli?

Yakıcı dünya sorunları ile ilgilenmek, içinde boğulduğumuz sıradan, basit ve niteliksiz gündemin yarattığı buhranları da aşmak anlamına geliyor bugün… Pandemi ile mücadele konusu hala bir algı yönetimi üzerinden yaratılan ‘başarı hikayesi’ dolayımında kurgulanan traji-komik hallerimiz için de belki bir tür panzehir olacak…

Perspektifimizi ve enerjimizi doğru alanlara kanalize edebildiğimiz ölçüde, sığ denizlere ve sıradan kalıplara sokulan zihinlerimizin özgürlük bandını geliştirmek mümkün olacak belki de. Bunun için evrensel gelişmelerle kurduğumuz sahici köprülere ihtiyacımız olduğunu söylemek benim işim olamaz, ya? Organik açıdan siyasal iktidarla bütünleşmiş kitle iletişim araçlarının da işi olamaz bu küresel tehdit hikayesi, acaba? Yapay bir gündem yaratma telaşı ile tüm hesapların olası bir seçim yatırımı üzerine kurgulanmış olan başlıklar ile çığırından çıkan bir sistem tartışması ile de bu meselenin künhüne varamayacağımız gibi... 

 

Yakın bir zaman diliminde, içinde Elon Musk gibi alanında otorite kabul edilen 26 ülkeden 116 uzman isim Birleşmiş Milletler için bir mektup kaleme aldığında, dünya yapay zeka konusunda ilk ciddi tehdit algısını öğrenmişti aslında.

Mektup, insan ırkını tehdit eden yapay zeka konusunda ‘bilgilendirici’ nitelikler taşıyor, söz konusu olası tehlikeler konusunda insanlığı harekete geçmeye davet ediyordu çünkü. Askeri amaçlarla kullanılması durumunda çoluk çocuk, kadın, yaşlı ayırımı yapmaktan uzak olan bu icadın insan ırkı için felakete dönüşebileceği ifade ediliyordu.  Mektuptan en önemli sayabileceğimiz satırlar şunlardı mesela:
“Geliştirilmeleri durumunda otonom silahlar, savaşların daha önce eşi benzeri görülmemiş bir ölçüde, insanların kavrayabileceği hızdan kat kat daha hızlı gelişmesine yol açacaktır. Bu silahlar teröristler tarafından kullanılabileceği gibi hacklenmeye de müsait olacaktır. Harekete geçmek için çok zamanımız yok. Pandora’nın kutusu bir kere açıldıktan sonra onu kapatması zor olacak.”

Güzel gelişme ise Birleşmiş Milletler’in uzmanlarca kaleme alınan mektup uyarısını ciddiye alması ve bunun için harekete geçmesiydi. Yapay zekanın insan ırkı için bir tehdit olup olmadığı konusunda araştırmak yapmak üzere Lahey’de bir merkez kurulduğunu belirtmiş olalım böylece. Yapay zeka ve Robotlar konulu bu merkezde, otonom robotlar alanındaki gelişmelerden, kitlesel işsizliğe ve buna yönelik riskler araştırma nesnesi olacak. Lahey’deki gelişmelere gerek kalmadan da bir fikir edinmek için önümüzde çok sayıda hazırlanmış olan ve gerçek durumu ortaya koyan ç ok sayıda rapor ve yeteri kadar ciddi analizler var… 

Doğrusu otorite isimler arasında, gün geçmesin ki bu alanla ilgili yakıcı bir tartışma yaşanmamış olsun. Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg ile SpaceX ve Tesla gibi şirketlerin kurucusu olan Elon Musk arasında hala yoğun bir şekilde devam etmekte olan tartışma küresel bir ilgi izleniyor mesela. Musk yapay zeka alanındaki gelişmeleri ‘medeniyetin şu ana kadar karşılaştığı en büyük tehlike olarak” görme eğiliminde…  Zuckerberg ise, aksine bir görüş ifade etmekle kalmıyor, Elon Musk’ı bu alanda derin bir bilgisizlikle suçluyor, işin garibi… 

Yapay zeka konusundaki tartışma sadece Elon Musk ile Zuckerberg arasında yaşanan bu tartışmadan ibaret değil elbette ki… Kimi uzmana göre,” ufukta görünmeye başlayan süper güçlü robotlar varlığımızı tehdit ediyor ve bunların, 'işgalci varlıklar' statüsünde değerlendirilmeleri gerekir.”

Anglia Ruskin Üniversitesi’nde evrim biyoloğu olarak görev yapan Dr. Ben Garrod onlardan biri. Şöyle diyor mesela: “Beni endişelendiren şey, robotların etkilerinin insanlığı tehdit edebilecek denli büyük boyutlarda olabileceği. Biz yüz binlerce yıldır, hatta belki de milyonlarca, evrim yaşıyoruz. Fakat bu şeyler buldozer gibi evrim sürecinde önlerine çıkan ne var ne yoksa yıkıp dökercesine gelişiyorlar. Bu gidişatı hangi noktada durdurabileceğiz? Tıpkı işgalci güçlere benziyorlar.”Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde, en azından fiziksel olarak yapabildiğimiz bir çok şeyde bizi alt eder güce erişmiş olacaklar. Fakat beni asıl korkutan şey, bizim gibi hareket etmeleri, hatta bize benzeyecek olmaları değil. Asıl sorun, bizim gibi düşünmeye başlayacak olmaları…” 

Sydney'deki New South Wales Üniversitesi'nden yapay zeka profesörü Toby Walsh ise, yapay zekanın da diğer teknolojiler gibi iyi veya kötü amaçlar için kullanılabileceği görüşünde. "Yapay zeka eşitsizliği ve yoksulluğu yok etmek, iklim değişikliği ve küresel finansal krizin getirdiği sorunlarla başa çıkmak için kullanılabilir… Aynı teknoloji otonom silahlarla savaşları endüstriyelleştirmek için de kullanılabilir. Hangi türden bir gelecek istediğimize karar vermemiz gerekiyor.” diyor Toby Walsh…

Yapay zeka konusunda yaşanan en büyük çekince ise iki alanda yoğunlaşmış.  

Birincisi, nerede ise insan gibi karar alma özelliklerine sahip robotların giderek, insan istihdamının yerine kullanılıyor olması. Yakın bir zamanda, pek çok mesleğin ifa edilmesinde, insan zekasına sahip, karar alma yeteneği olan, seri ve güçlü performanslı robotların insan yerine tercih edilebilecek olması, çalışma alanı açısından kitlesel işsizler ordusu yaratabilecek cinsten…

Dünya Ekonomik Forumu'na göre, önümüzdeki yıllarda işgücü piyasasında 7.1 milyon iş tarih olabilir. PwC araştırma şirketinin raporunda da, yapay zekanın İngiltere'deki işlerin yüzde 30'unu ortadan kaldırabileceği söyleniyor mesela.  Nitekim Almanya'nın en büyük bankası Deutsche Bank'ın CEO'su John Cryan, yapay zekâ ve otomasyon geliştikçe robotların 'abaküs görevi gören' bazı çalışanların yerine geçebileceğinden dem vuruyor. 

NarrativeScience’ın geçen yıllarda yaptığı bir ankette kuruluşların %38’inin halihazırda yapay zeka kullandığı, bu rakamın yakın bir zamanda %62’ye çıkmasının beklendiği rapor edilmiş. Forester Research  ise zaman zaman yayınladığı araştırma bulguları ile yapay zekaya yönelik yapılan yatırımların sınır tanımadığını verilerle açıklama yolunu gitmiş. IDC  8 milyar dolar olan yapay zeka piyasasının 2020 yılı içerisinde 47 milyar dolara ulaşacağını öne sürüyor…

İkincisi ise yukarıda belirttiğimiz üzere yapay zekanın askeri amaçlar ve hedefler için kullanılmasında duyulan kaygılar. Karşısında çocuk, kadın ayırımı yapmaksızın bu makinaların savaşta kullanılma ihtimali, sadece yapay zekanın mucitleri tarafından değil, dünyanın önemli bir kesimince paylaşılan bir korkuyu ifade ediyor aslında. 

Rus lider Viladimir Putin’in yapay zeka konusundaki flash açıklamaları, BM’ye uzmanlarca yazılan uyarı mektubundan sonra ikinci büyük tartışmayı tetikledi.  Yakın bir zamanda, video konferans üzerinden öğrencilere yaptığı bir konuşmada Putin, yapay zeka konusunda ilginç şöyler söyledi: "Yapay zekâ sadece Rusya'nın değil tüm insanlığın geleceğidir. Burada çok büyük imkânlar olduğu kadar henüz öngörülemeyen tehlikeler de var. Bu alanda lider olan ülke dünyanın da yöneticisi olacaktır…" 

Putin aslında ufku gören bir lider olduğunu bu açıklaması ile göstermişti. Küresel rekabette bir ülkenin liderliğine karar verecek olan şey, onun da ifade ettiği gibi yapay zeka alanında gösterilen başarı ile mümkündü. Dahası konuşmasında Putin, bu alanda öngörülemeyen tehlikelerden söz ediyordu.  Sahi sözü edilen tehlikeler neler olabilirdi ki ? Ölümünden kısa bir süre önce, dünyanın sayılı fizik bilimcilerinden İngiliz Stephen Hawking de bu tehlikeye dikkat çekmişti oysa. Hawking’e göre yapay zeka insanlığın sonu olabilecek tehlikeli bir icat, bu icadın bir şekilde kontrol atına alınması gerek.  İyi hoş, hangi ülke, insan ırkının kıyameti olarak öngörülen bu teknolojiden kendi ulusal çıkarlarını soyutlayarak vazgeçebilecek? 

Hawking haklı olarak, şu tespitte bulunuyor:  "Yapay zeka, kendisini geliştirmeyi sürdürebilir ve hatta kendisini yeniden biçimlendirebilir. Son derece yavaş bir biyolojik evrimle sınırlı olan insanlar, bu tür bir güçle yarışamaz" 

Gelişmiş ülkeler arasındaki savaş teknolojileri ve silahlanma yarışı yapay zeka ile birlikte ivme kazanacak gibi… Belki de bu yüzden olsa gerek Elon Musk haklı olarak, üçüncü dünya savaşının sırf bu nedenle ortaya çıkacağını söylerken, insanlığa ciddi bir çağrı yapıyor. 

 “Yapay zekâya karşı çok dikkatli olmalıyız. Eğer insan neslini en çok tehdit eden unsur ne derseniz, bence bu yapay zekâ. Bilim insanları arasında giderek kabul gören görüş, ulusal veya uluslararası boyutta düzenlemeler yapılması gerektiği. Bu şekilde, aptalca bir şey yapılmasının önüne geçebiliriz. Yapay zekâ ile iblisi ortaya çıkarıyoruz. Okuduğumuz hikâyelerdeki gibi pentagram ve kutsal su ile iblisi kontrol edemezsiniz.” diyor Elon Musk..

Elon Musk’ı haklı çıkaran gelişmeler de yok değildi aslında. Facebook’un pazarlama alanında kullandığı iki chat-bot arasında yaşanan yazışmalar, yapay zekaya sahip robotların bir süre sonra kendi aralarında özel bir iletişim dili geliştirdiğini ortaya koymuştu. Facebook’un pazarlama konusunda eğittiği chat botların insanlara anlamsız gibi gözüken bir konuşma dili geliştirmesi karşısında Facebook çareyi sistemin fişini çekmekte buldu… 

Googl’un yapay zeka konusunda önemli keşiflere imza atan bir kuruluşu olan Deepmind şirketi, yakın bir zamanda robotlara yeni anılar edinme ve hatırlayabilme özelliği kazandırmak gibi önemli gelişmelere imza attı. Google’ın yapay zekaları dünyanın en iyi Go oyuncularıyla yaptıkları karşılaşmalarda kazanan taraf olmuş, insanın kendinden daha zeki robotlar yaratabileceğini kanıtlamışlardı. İşin tuhaf tarafı ise Google’ın yapay zekâları bir oyunda kaybedeceklerini anladıkları zaman öfkelenmeye ve kazanmalarını sağlayacak agresif stratejiler geliştirmeye başlamış olmalarıydı…

Yapay zeka tam olarak nasıl tanımlanabilir? Yapay zekâ için, insanların düşünme yöntemleri ve özelliklerinin makinalara aktarılması ve kimi insan faaliyetlerinin robotlar tarafından yapılmasıdır denilebilir. Yapay zekanın ilk başlarda sadece düşünme yöntemlerini analiz ederken, ikinci aşamaya geçerek, faaliyetleri daha iyi yapabilmeyi öğrenebilen ve bunları geliştirebilen bir noktaya ulaştığını söyleyebiliriz.

Akıllı telefonlardan arabalara, hukuktan pazarlamaya, uzay araştırmalarında asistanlık hizmetlerine kadar  dev bir geniş alanda katkı veren bir teknolojiden söz etmek mümkün.. Otomobil sektöründe insansız arabalar geliştiriliyor. Askeri silah üretiminde kendi başına karar alabilen ve uygulayan projeler yaygınlık kazanıyor. Bu gelişmeler, pek çok sorunu gündeme getirse de, AB bir adım daha atmış görünüyor.  Avrupa Parlamentosu’nda yapay zekaya statü tanınması ve elektronik insan olarak hak ve sorumluluklarının belirlenmesi için önemli gelişmeler yaşanıyor. 

Bilim insanları gibi dünya da yapay zeka konusunda yaşanan tartışmalardan sonra nasıl bir sonuçla karşı karşıya kalabileceğimiz konusunda ikiye ayrılmış görünüyor.  İnsan ırkı açısından tehdit boyutuna ulaşma ihtimali yüksek olan bu teknolojinin nasıl kontrol altına alınacağı noktasında bakalım BM nasıl bir yol izleyecek?  Bu önemli zira sığ tartışmaların içine girmek suretiyle, böylesine küresel bir gündemi savsaklamak gibi tarihi bir hatanın bize neye mal olacağını hesap etmek gerekir… Mesele ülkeye Elon Musk’ı davet etmek değil, mesele dünya ile bu alanda rekabet edebilecek bir gündemin üstesinden gelmek için hazır olmayı başarmaktan geçiyor zira… 

Yorumlar 1
Elazığlı 05 Aralık 2020 13:00

Yapay zekada kendi başına kararı, programlama kodlarındaki mantık önermelerine göre yapar. Tanımlanmayan mantık önermesini yapamaz. Yazıdaki mantığa görede o zaman Mısır piramitlerinide uzaylılar yaptı. Korkulan senaryolar ise film senaryosudur, gerçek ile alakası yok. Savaş insanın icat ettiği bir şey değil bu arada.

Yazarın Diğer Yazıları