Genel hatlarıyla milletin vergileriyle hizmet etmek için kurulmuş kurumlarımızın zenginlere hitap eden projeler yapmasına pek sıcak bakmayız.
Yine genel hatlarıyla zenginleri sevmeyiz!
Ocak ayında deprem yaşamış, binlerce hasarlı yapısı olan Malatya’da Battalgazi ilçesi de dahil deprem konutları halen devam ederken Battalgazi Belediyesi’nin Beydağı eteklerine “200 adet villa kent projesini” kamuoyuna duyurması büyük hataydı.
Bu şekilde bir proje yapılmasına karşı değilim, şu anda muhtemelen 2021’den sonra yapılması düşünülen Villa Kent projesinin duyurulmasını yanlış buluyorum.
Bu projeye niye karşı olmadığımı açıklayacağım ama önce Battalgazi Belediyesi’nin her tarafta deprem konutları yapılırken 1,5 yıl sonra başlanacak çok maliyetli bir projeyi niye bugün açıkladığını yazalım.
Şehit Fevzi Mahallesi’ndeki riskli bölge ile ilgili halen yer tespitleri açıklanmazken bu şekilde bir villa projesini halka duyurmak en azından o bölge halkına ihanet gibi algılanır.
Sözde geçen ay Şehit Fevzi Mahallesi’ndeki evlerin tespitleri açıklanacaktı ama halen açıklanmadı.
Tam olarak o bölgedeki insanların ellerine kaç lira geçeceği belli değil.
Bir bölümü çıkmış olabilir evlerinden ama halen riskli bölgede oturan vatandaşlarımız var.
İkna olmamış ve mağdur olacağını düşünen vatandaşlarımız var.
En azından eline 250 bin lira değerinde bir evin düşeceğini tahmin eden Şehit Fevzi Mahallesindeki sakinlere “Villa yapıyoruz Beydağı’na” derseniz, çok ayıp etmiş olursunuz!
Biliyorum, açıklanması beklenen rakamların Bakanlık tarafından açıklanacağını…
Belediye olarak Şehit Fevzi mahallesindeki çoğu konu artık sizin elinizde değil ama böyle bir ortamda “Villacı” gözükmek ne kadar doğru?
Koronavirüs yüzünden esnafın ne halde olduğunu anlatmaya gerek var mı?
Peki böyle bir ortamda “Villacı Başkan Osman Güder” yaftası giyilmesi sizce doğru oldu mu?
VİLLACI BELEDİYECİLİK
Aslında “belediye” ve “villa” kavramlarını bir araya getiren ilk Belediye Başkanımız Hacı Uğur Polat’tır.
Bi sürü konuda eleştirmeme rağmen vizyonu olan bir başkandı.
Yıllar önce Yeşilyurt Belediyesi’ne bağlı Yeşilyurt İnşaat’ın yaptığı villalar bazı basın kuruluşlarını ve muhalefetin gündemine düşmüştü.
O zamanlarda da yazmıştım.
“Belediyeler niye şirketleşir?” diye yazı yazmıştım.
Normal şartlarda Battalgazi Belediyesi’ne bağlı Battalgazi İnşşaat şirketinin villa yapması kadar doğal bir durum yoktur.
Belediyelere bağlı şirketler kar amaçlı çalışır.
Şirketlerden elde edilen karlar, sosyal, kültüler ve altyapıya harcanır.
Bir taraftan elde edilen karlı işler yine Malatyalılara hizmet olarak geri döner.
Esenlik’ten elde edilen karla belediye otobüsü alınması kadar doğal bir durum yoktur.
MEGSAŞ’ın hem ucuz ekmek satıp hem de bu satılan ekmekten kar etmesi normaldir.
Bu elde edilen karla Malatyalıların farklı sorunlarını çözmesi ise beklenilendir.
Yıllar önce Yeşilyurt Belediyesi villalar yaptı.
Ne oldu?
Yeşilyurt Belediyesi zarar mı etti?
Tabii ki etmedi.
Battalgazi Belediyesi’nin tarım alanı veya yerleşik olmayan bir alanı düzenleyip bir proje yapması kadar doğal bir durum yoktur.
Bugün bu proje zenginlere hitap edebilir.
Ama buradan gelen karla yoksul bölgelere hizmet edilir.
Burada takip etmemiz gereken konu “proje” değil, projenin işleyiş biçimi olmalıdır.
O villalar kime satılacak?
O villalar satılırken kimler hak sahibi olacak?
O villalardan elde edilen karlar nereye kullanılacak?
Sormamız gereken sorular bunlardır.
21. yüzyılda halen “belediyeler villa yapamaz” diyorsak bence çok şeyi kaçırıyoruz demektir.
Battalgazi İnşaat’ın kurulma amacı nedir, diye sormak istiyorum.
Bu soruya anlamlı bir cevap verilirse belediyelerin şirketleşmesindeki temel olguyu anlamış oluruz.
Ama tekrar edeyim;
Battalgazi Belediyesi’nin zamanlaması çok çok yanlış…
BELEDİYELER NİYE ŞİRKETLEŞİR?
Bu yazıyı 2018 yılının Ekim ayında yazmıştım. Tam da konusu bence.
*
*
Çok basit nedenleri vardır ama bazen bu basitliği kaçırıyoruz!
Büyükşehir Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat ER TV’ye çıktığı programda Esenlik’i kast ederek “Karlılık birinci şart değildir” anlamında bir cümle kullanmıştı.
Ben de kısaca “Belediyeler niye şirketleşir” sorusuna düşüncelerimi yazmak isterim.
Belediyelerin aslında “şirketleşme” süreci bana göre önce “torpili” önlemek içindir.
Özel şirketlerde dillendirilen doğru bir cümle vardır:
“Özel şirketlerde torpil olmaz”
Gerçekten olmaz!
Dünyadaki tüm şirketlerin iki kuralı vardır. Bunu mesela Ahmet Çakır da Hakan Kahtalı da iyi bilir.
Çünkü şirketleri var.
Hatta Veli Ağbaba da bilir.
Birinci kural: Karlılık
İkinci kural: Büyümek
Microsoft da bu iki kurala göre hareket eder, Apple da, Coca Cola da aynı bu iki kurala uyar.
Tabii Sayın Vekillerimizin şirketleri de…
Karlılık ve büyümeyi hedef almayan bir “şirket” olamaz dünyada…
İşte bu karlılık ve büyüme formülünü benimseyen her şirkette ehliyetsiz veya beceriksiz kimseleri barındıramazsın şirketinde.
Bi süre denersin ama olmayınca gönderirsin!
Bu kadar…
Dünyada her gün birileri bir yerlere girip birileri bir yerlerden çıkıyor.
Karlılığı düşünmeyen bir şirketin “torpili” mutlaka olur.
O yüzden belediyeler şirketleşir ve şirketleşirken profesyonellerle çalışır.
Karlı olamayan bir organizasyona biz “şirket” veya “limited” veya “anonim” diyemeyiz!
Onun ismi başkadır…
Kısaca belediyelerin şirketleşmesindeki mantık tamamen budur.
Karlılık ve büyüme…
Ve profesyonellerle çalışmak…
Esenlik’ten edilen karları altyapıya, üstyapıya, sosyal ve kültürel harcamalara kullanırsın.
Amaç bu kadar basittir.
Hacı Uğur Polat Yeşilyurt İnşaat’ın yaptığı “villaları” hangi amaçla yaptırdı?
Yeşilyurt İnşaat için düşünülen neyse burada da Esenlik için aynı şeyi düşünmek zorundayız.
İki ile ikinin toplamının dört olduğu kadar Esenlik’in amacı açıktır.
Bunu inkâr edenin “ticaret bilgisi” tartışılır!