Mahir Temur

Niye yazmıyorum!

Mahir Temur

İklimin bize dayattığı koşullardan dolayı biraz görünmeyince hemen farklı yorumlar, farklı görüşler ortaya atılabiliyor.

Son bir ayda sadece iki makale yazabildim.

Sağ olsun okurlarım soruyor, “Ne oldu Mahir, yoksa susturdular mı seni?” diye…

Tanıyanlar “hayırdır Mahir” diyor…

Sevenler “Bi şey mi oldu, bi sağlık durumu mu var?” diyor.

Nefret dedenler “Tabii sen de parayı buldun. Olacağı buydu…” diye isimsiz mesajlar atıyorlar sosyal medyadan…

Bu memlekette yazmaman için kırk farklı nedenin varken inatla ve ısrarla her seferinde zülfü yâre dokunmayı şiar edinmiş bu zavallı kulun okurları her zaman önemlidir.

Önemli olduğu için bugün bu satırları yazıyorum.

Okurlarım benim için önemli olduğu için açıklama yapma gereği hissediyorum.

Hadi gelin bu aralar niye az yazdığımı her zamanki gibi samimi bir şekilde anlatayım.

Son bir ayda yakınımın sağlık sorunları ile ilgilenirken Kayısı Festivali’nin belgeseli için her gün saatlerce zaman harcarken bu arada ev sahibimin beni gereksiz yere evden çıkartmaya çalışmasının çözümlerini arıyordum.

Bunlar yazılmaz bu memlekette ama ben bu şekilde her zamanki gibi samimiyim.

Malatya’da onca köklü basın kuruluşu varken açtığım Youtube kanalı için bir ay boyunca bir belgesel için mücadele verirken bırak bir lira para kazanmayı, cebimden para harcayarak arşivlik bir eser ortaya çıkarmak için emek harcadım bu süre zarfında.

Malatya’da yıllardır bir haber için dahi saatlerini ayırmayan gazetecilerin olduğu bir şehirde bir ay boyunca, çekiminden kurgusuna, montajından sesine varıncaya kadar emek harcadıktan sonra “Sen de parayı buldun” tarzı yorumları görünce üzülüyorum aslında.

Ama kafaya takmamayı öğrendim.

Çünkü dünyanın en mutlu şeyi nedir bilir misiniz?

Sevdiğiniz mesleği yaparken, ödün vermeden ortaya çıkardığınız eserin sonucunun verdiği mutluluğu başka bir şey veremez!

Beni her seferinde yazmaya-çizmeye yönelten, yapılmamış projelere yönelten motivasyon para değil, bu anlattığımdır!

İşte Kayısı Festivali’nin belgeseli de bu motivasyon sonucu şekillendi.

Önce bu fikrimi dostlarıma açtım.

Sonra bu dostların fikirleri ile katılımcıları belirlemeye başladık.

Sadece katılımcıları belirlemek için 3 gün zaman harcadık.

Kayısı Festivali’ne tanıklık etmiş, o dönemlerde yöneticilik yapmış 13 kişi belirledik.

2 isimle bir türlü bağlantı kuramadığımız için iptal ettik.

Sonra mekânları belirlemek için zaman harcadık.

Toplamda 5 mekân belirledik ve çekimlere başladık.

Sadece çekimler 5 gün sürdü ama bu 5 gün 10 güne yayıldı.

Belgeselin kurgusu için 3 gün sabahladım.

Belgeselin danışmanı, Malatya’da basın tarihiyle ilgili kitapları olan ve bu konuda tek isim olan Araştırmacı-Yazar Nezir Kızılkaya’nın arşivinden faydalandım.

Malatya için bir belgesel çekiyorduk ve bu belgesel aslında imece usulüyle ortaya çıktı.

“Malatya Malatya” türküsünü daha önce yapılmamış iki enstrümanla çaldırdık.

İşin içine montajı da ekleyince bir ay bu güzel proje için zaman harcamış olduk.

İyi ki harcadık bu zamanı…

İşte bu yüzden yazamıyordum.

Birileri gibi ne sırtımızı bir milletvekiline dayadık, ne rektörün danışmanlığını yaptık, ne de bir belediye başkanının gölgesinde kalmayı tercih ettik.

Yazamadık ama yine çalışıyorduk.

Yarın yine Malatya Büyükşehir Belediyesi’ndeki sıkıntılar da dahil, tüm belediyeleri, tüm milletvekillerini yazmaya-çizmeye devam edeceğiz.

Ama biraz kafa dinlemeye ihtiyacım var.

Allah için kendinizi benim yerime koyun.

Mesela şu iki haberi art arda okuduktan sonra “Hele biraz durayım” demez misiniz?

Norveç’in Adalet Bakanı İtalya’da tatil yapıyormuş.

Tatili sırasında sörf tahtasının üzerindeyken bir fotoğraf paylaşmış.

İşte bu fotoğrafı gören Norveç basını ülkenin gündemini değiştirmiş.

Adalet Bakanı Emilie Enger Mehl'in can yeleği olmadan sörf tahtasında durarak Norveç yasalarını çiğnediği ile ilgili sayısız haber yapılmış.

Adalet Bakanı kanunları nasıl çiğner demişler!

Norveç’in muhalefeti ise Bakanı istifaya davet etmiş!

Vay babam vay!

Bunun üzerine Adalet Bakanı, Norveç Denizcilik Müdürlüğü'nün yelek zorunluluğunun karaya yakın yüzmelerde geçerli olmadığını söylemiş.

Adamların gündemi buyken Malatya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı gazeteci Vahap Güner ise Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Aysun Bay Karabulut’un projelerini tamamlaması için bir dönem daha kalması gerektiğini yazdı. 

Vallahi de billahi de üzülüyorum!

Bana biraz daha müsaade verin.

Hem şu belgeselin övgülerini kabul edeyim biraz hem de bu son iki haberi sindirmek için zamana ihtiyacım var biraz!

Biraz…

Malatya'nın Festivali belgeselini bu linkten izleyebilirsiniz:

MALATYA'NIN FESTİVALİ

https://twitter.com/mahirtemur

 

Yorumlar 6
Elazığlı 06 Ağustos 2022 11:45

Festival yapılıyor iyi güzel ama Malatya'ya bir faydası yok. Antep baklava ile gelişmiş bir şehir olurken Malatya yerinde saydı.

Adalet 06 Ağustos 2022 00:14

Mahir bey siz hep haklidan yanaydiniz garibanın ezilenin esnafın belediye personelinin siz hak ve hakikat la yazdınız onun için seviliyorsunuz .siz kafanızı dinleyin biz sizi bekleriz ...

El vakit 05 Ağustos 2022 18:28

Belediye şirket işçilerinin en kritik sıkıntılı olduğu süreçte senin kayıplara karışman gerçekten çok üzücüydü. Dün sözleşme imzalandı, bugün senin yine boy göstermende çok manidar oldu. Bence hakka hizmet etmek( çalışanların hakkını savunmak) birilerinin göz zevkine hitap etmekten daha kutsal bir vazifedir. Olsun seni yine de seviyoruz. İşin gücün rast gitsin...

Emeğine sağlık 05 Ağustos 2022 17:05

güzel bir belgesel olmuş. emeğinize sağlık

Ali Beg 05 Ağustos 2022 17:01

Son zamanlarda izlediğim en iyi belgeseldi. Emeğinize sağlık. Uzun yılar sonra önemi daha çok anlaşılacktır.

Bülent 05 Ağustos 2022 16:53

senin Allahına gurban gardaşım benim. kafanı dinle ama uzatma emi

Yazarın Diğer Yazıları