Yıllar sonra Malatya’ya iyi kar yağdı.
Hatta akşamüstü kar yağmaya başlayınca Valilik hemen okulları tatil etti.
Kısacası belediyeler iyi kar yağacağını biliyorlardı.
Kar ile mücadele konusunda akşamdan başlayan kar yağışları sonrasında sabah saatlerinde yaşanılan sıkıntıların normal olduğunu düşünenlerdenim.
12 Şubat akşamı Malatya merkezde başlayan kardan sonra 13 Şubat sabahında “Belediyeler sınıfta kaldı” söylemini pek gerçekçi bulmuyorum.
Bu aslında biraz teknik biraz da hava şartları ile alakalı olduğunu düşünenlerdenim.
Bizim çocukluğumuzda kış mevsimi soğuk ve yağışlı geçerdi.
Fakat yıllar yıları devirince ister küresel ısınma deyin ister kıyamet alameti deyin fark etmez;
Malatya merkezde yıllardır iyi kar yağışı yağmaz.
Üç-beş yılda sadece senede bir kez sıkıntı yaşayacağımız kar yağar.
Keşke her zaman iki gün önceki gibi kar yağışı ile geçse kış mevsimi ama maalesef bu gerçeklik belediyelerin teknik anlamda yetersiz kılıyor.
Belki biraz rahatlatıyor.
Kar ile mücadele hem araç çeşitliliğine hem de bu çeşitli araçların sayısı ile alakalıdır.
Ayrıca Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan bana göre iki merkez ilçe belediye başkanlarından daha iyi bir süreç yürüttü.
Genel hatlarıyla Başkan Gürkan’ı eleştirsem de ilçe belediyeleri maalesef “herkes Büyükşehir’den biliyor” rahatlığıyla bu son kar sınavından geçemediler.
Malatya merkezde bildiğim kadarıyla 21 veya 22 ana arter dediğimiz caddeler sadece Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğunda.
Diğer tüm sokaklar ve mahallelerdeki yollar ilçe belediyelerin sorumluluğunda.
İlk gün yani 13 Şubat günü öğlene kadar açılmayan ana arter dediğimiz yollar vardı ama Yeşilyurt Belediyesi veya Battalgazi Belediyesi sınırları içerisindeki yollar 90’lı yıllar Malatya’yı hatırlatıyordu.
Mehmet Çınar ve Osman Güder, “Malatyalılar nostalji yapsın” demediyse bana göre ortada bir sorun var.
Ya gerçekten yukarıda bahsettiğim gibi araç çeşitliliğinde veya sayısında bir eksiklik var ya da krizi yönetemediler.
O yüzden kar ile ilgili yazıyı bu saate bıraktım.
Bu saatte dahi yani kar yağışından iki gün geçmesine rağmen Malatya’nın hemen hemen çoğu ara sokağı karla kaplı.
Kaldırımlar “Survivor” parkuru gibi…
Selahattin Gürkan bana göre iki gündür Vali Aydın Baruş ile beraber iyi bir yöneticilik gösterdi.
Bi kere sürekli sahadaydı.
Sürekli hem sosyal medyadan hem basına sürekli bilgi verdi.
Ama bakıyorsun halen yollar kapalı olmasına rağmen Mehmet Çınar veya Osman Güder tarafından “14 Şubat” ile ilgili bülten geliyor!
Bugün de nikâh kıydırmayın!
Sosyal medyadan görüyorum herkes “Büyükşehir sınıfta kaldı” diyor.
İlk gün belki ama eğer Büyükşehir Belediyesi sınıfta kalmışsa Yeşilyurt ve Battalgazi belediyeleri iki sınıf düştü bence!
Görünen köy kılavuz istemez çünkü halen ne Yeşilyurt’un ne de Battalgazi Belediyesi’nin sınavı bitmedi!
Ne zaman biter bakıp göreceğiz!
LÜTFEN TEŞEKKÜR ETMEYİN!
Bu son kar yağışından sonra sosyal medyadan birkaç muhtarın belediye başkanlarına “teşekkür” paylaşımlarını gördüm.
Lütfen yapmayın!
Kimse babasının hayrına senin mahallendeki yolları küremiyor.
Teşekkür edecekseniz kepçe operatörlerine edin!
Eksi dokuzda asgari ücretle çalışan emekçi kar temizleyenlerine teşekkür edin!
Bırakın şu yağlamalı başkan paylaşımlarını…
Bazıları sürekli ama sürekli birilerine “teşekkür” ediyor!
Hayatın doğasına aykırı!
Biz ekmek aldığımız fırıncıya sürekli “sen ne güzel ekmek yapıyorsun” demiyorsak, milletin vergileriyle ayakta duran kurumların başındaki maaşlı insanları “teşekküre” boğmayın!
“Teşekkürün bol” olunca sonra “haddini bildirmeye” kalkar!
“Teşekkürün bol” olunca sana bir gün “adamlık” dersi vermeye dahi kalkabilir!
Önemli olan yapılan işi görmektir.
Esasında seçilmişlerin “teşekkürü” sandıkta belli olur.
Korkabilir, konuşamayabilir ama girdiği iki metrekarelik alanda “korkusuzca” oyunu kullanır.
Bu son depremde dahi gördük!
Milletvekillerimiz de dahil sürekli “bakanlara” teşekkür ettik.
Ama sürekli…
Gönderilen bültenlerin ilk paragrafı “teşekkür” ile geçti.
Bu kadar teşekkür hayatın doğasına aykırı!
Ben her gün ekmek aldığım fırıncıya teşekkür etsem, üç gün sonra “Acaba bu ekmeği beleş mi almak istiyor” diye düşünür fırıncı!
Başkanları siz düşünün artık!
Mahir Temur'u Twitter'da takip et!
Kayısı Haber