Kaç gün önce sosyal medyada İnönü Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin düzenleyeceği söyleşiyi görünce dikkat kesildim.
“Türkiye’de Gazeteciliğin Dünü Bugünü Yarını” başlıklı söyleşide konuşmacılar aslında dikkatimi çekmişti.
Gazetecilikte pek başarısı olmamasına rağmen “siyasi manevralarla” yıllardır duayen gözüken Kemal Deniz, yine gazetecilik dışında zekasını iyi kullanan yılların gazetecisi Vahap Güner konuşmacıydı.
Bu kurtların içinde ise BUSABAH gazetesinden arkadaşımız ve BUSABAH TV’de beraber program yaptığım VUSLAT TV haber müdürü Sinem Öztürk Davut vardı.
Önce Malatya basın tarihi ile ilgili ciddi çalışmaları olan Nezir Kızılkaya’yı aradım.
“Abi bu söyleşiye gitmesem meslekte çok kayıp yaşar mıyım?” deyince uzun uzun anlattı.
Panelin konusu “Türkiye’de gazeteciliğin dünü bugünü ve yarını” dedi.
“Gitmekte fayda var” dedi.
Malatya’da belki de gazeteciliğin tek emekçi “gomminist” abisi Yaşar Karaaslan ile beraber dün İnönü Üniversitesi’ne gittik.
Nezir Kızılkaya ile kampüste buluşup Türkiye’nin gazetecilik tarihi noktasında bilgilenmek için panele iştirak ettik.
Öğretim görevlisi Ersin Aycan’ın moderatörlük yaptığı panelde ilk konuşmayı Kemal Deniz yaptı.
Biz Türkiye’deki gazeteciliğin “dününü” konuşur zannederken Malatya’daki gazeteciliğin nasıl başladığını anlatmaya başladı.
O kadar gereksiz detaylar verdi ki salondaki öğrenciler sanki “sıradaki” der gibi bakıyordu.
Bi ara Malatya’ya getirilen ilk matbaanın miladi tarihinden sonra hicri tarihini de söyledi.
Üniversite öğrencilerine Kemal Abi, miladi ile hicri takvimin farkını anlatacaktı neredeyse!
“Türkiye’de basının dünü” diye ilan edilen söyleşide Kemal Deniz Malatya basınının dününü anlatmaya çalışırken “Malatya’da matbaanın dününü” anlattığını dahi farkında değildi!
Sanki İletişim Fakültesi’nin öğrencilerine değil de Merzifon Meslek Yüksek Okulu Matbaa Bölümü öğrencilerine konuşuyor gibiydi.
Neyse Kemal Deniz’den bi şey öğrenemeyeceğimizi anlayınca Malatya’da “en akıllı” gazeteci Vahap Güner’den bi şeyler öğreniriz diye bekledik.
Vahap Güner de önce “Malatya’da matbaa tarihini” anlatmaya başladı.
Kemal Deniz’den daha akıcı bir üslupla anlattığı için salondaki çoğu kişi “tekrara” girilmediğini belki fark etmemiştir.
Sonra gazetecilerin sıkıntılarını anlatacağım derken “patronların sıkıntısını” anlatmaya başladı.
Gazeteci olmak için okuyan gençlere SGK piriminden, ilandan, internet yasasından, bir gazetecinin maliyetinden bahsetti uzun uzun!
Bi ara “Bu mesleği yapmayın” diyecek zannettim!
Konumuz “Türkiye’de gazeteciliğin dünü, bugünü ve yarını” değil mi?
“Matbaanın dünü, evvelsi günü ve gazete patronlarının zorlukları” başlıklı bir söyleşiye katılmış gibiydik!
Bu “duayen” abilerimizden sonra Sinem Davut Öztürk gazetecilik okuyan gençlere gerçekten “gazetecilik” ile ilgili birkaç kelam edince çok sevindim.
En azından Türkiye’de gazeteciliğin dünü, bugünü ve yarınını konuşmadı ama Malatya’daki gazeteciliğin bugününü biraz anlatmaya çalıştı.
Yazılı basın ile görsel basının inceliklerini anlattı.
Gazetecilerin yaşadığı bazı zorlukları anlatmaya çalıştı.
Bu işin sadece severek yapılabileceğine vurgu yaptı.
En azından 40 yıllık gazetecilerin yanında biraz “gazetecilik” konuştu.
Ama şunu söylemeliyim ki bu panel benim için hayal kırıklığıydı!
Dünyanın her hangi bir İletişim Fakültesi’nde bir söyleşi düzenlenirken dinleyiciler bu kadar aldatılmamıştır!
İlan ettiğiniz konu neydi konuşulan neydi?
İlerde gazeteci olacak gençlere bu panelin bir gram faydası olmamıştır!
Zaten Vahap Güner ve Kemal Deniz abilerimiz kızmasın ama yıllardır Malatya’ya da bir gram faydalarının olmadığını düşünüyorum!
En azından benim fikrim bu yönde…
Bu fikirde olan çoğu gazeteci arkadaşımın olduğunu biliyorum ama “yazılı” olarak genelde yazmazlar!
Onları temsilen “yazıya” ben döküyorum!