İki gün önce “2 bin 200 işçinin hakkını kim savunacak?” başlıklı haberimiz şehrin gündemine bomba gibi düşmüştü.
Yaptığımız haber sonrası sayısız telefon aldım.
Hepsine aynı şeyi söyledim;
Gazetecinin görevi gördüğü sorunları açık bir şekilde yazmaktır.
Ortalıkta “Ben gazeteciyim” diye övünüp yağlama-yıkama yapıp konum elde edenlerin aksine gazetecilik, mağdurun yanında olmaktır.
Gazetecilik, “Ben yazarsam doğrudur” hadsizliği ile kendilerini bulutların üstüne çıkarıp Büyükşehir Belediyesi’inde intihar girişimini görmeden intihar etmeye çalışan işçinin işten çıkarıldığı “sarhoşmuş” belediye bültenini yayınlamak değildir!
Neyse…
Haberimizden sonra muhalefet temsilcileri de konuşunca HAK-İŞ Malatya Şube Başkanı Bünyamin Geleri zahmet edip açıklamalarda bulunmuş.
Daha doğrusu, Malatya Büyükşehir Belediyesi basın birimi Bünyamin Geleri’nin açıklamalarını haberleştirip basına servis etmişler.
Sanki HAK-İŞ, Esenlik gibi Büyükşehir Belediyesi’nin bir kuruluşu…
Taman, şube başkanı Büyükşehir Belediyesi’nde çalışıyor olabilir ama bildiğimiz kadarıyla Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Büyükşehir Belediyesi’nin bir alt şirketi değil, Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan işçilerin haklarını savunmak için kurulmuş bir sendika.
Malatya’da genelde karşı tarafı aptal yerine koyan çok kurum olduğu için yine “neyse” diyelim!
Bünyamin Geleri’nin yaptığı açıklamanın ilk cümlesinde “Büyükşehir Belediyemiz ile 14 Kasım’da yaptığımız sözleşme, tüm üye personellerin maaş ve sosyal haklarına yansıdı.” demiş.
Buradan açık bir şekilde söylüyorum; yalan!
Bi ton cümle kurup ilk paragrafa “yansıdı” deyip son cümlelerde ise “Ocak ve şubat aylarında görecekler” diyen Bünyamin Geleri’nin aynı açıklamada çelişkiye düştüğünü dahi göremiyor!
Temmuz ayında yapmanız gereken toplu sözleşmeyi yapamayıp kasım ayında yapmışsınız ve aradan bir ay geçmiş yani Aralık’ın 15’inde yatırılan maaşlarda geriye dönük hakların yalnızca bin lirası market alışverişi için verilmiş ama halen “yansıdı” yalanını nasıl söylersiniz!
Buradan tek tek bordoları mı yayınlayalım!
Ayrıca haberimizde net bir şekilde kısmi çalışma sisteminden dolayı Büyükşehir Belediyesi, işçileri 15 gün sigortalı gösterip 30 gün çalıştırdığını yazmıştık!
Sayın Geleri, 2 bin 200 işçinin maaşından sendikanız para almayı biliyor da bu açık kanunsuz uygulamaya niye bir cevap vermediniz?
Bence artık bir tercihte bulunun;
Ya gerçekten Sendikanın şube başkanı olun ya da Büyükşehir Belediye çalışanı olun!
Çünkü ikisini bir arada yapamıyorsunuz!
Bir sendikanın şube başkanı şu açıklamayı yapabilir mi?
Aynen şunları söylemiş Geleri:
“Kimsenin dolduruşuna gelip, farklı algılarına dayanıp sendikanıza, iş yerinize, amirlere, müdürlere farklı bir algıyla yaklaşıp farklı farklı algılar lütfen yaratmayalım”
Bu açıklamaları biz belediyelerden görürdük!
Ayın 15’inde maaşını çeken işçinin kimsenin dolduruşuna gelmesine gerek yok!
Ne kadar maaş aldığı ve ne kadarını alamadığını iyi biliyor çünkü.
Buradan HAK-İŞ Malatya Şube Başkanı Bünyamin Geleri’ye açık bir soru soruyorum:
15 gün sigortalı gösterilip 30 gün çalıştırılan sendikanıza bağlı işçilerin haklarını savunmak için ne zaman bir basın açıklaması yapacaksınız?
Tabii Malatya Büyükşehir Belediyesi basın birimine ihtiyaç duymadan…
Eğer bir açıklama dahi yapamıyorsanız bence istifa edin.
BÜYÜKŞEHİR VE İNTİHAR
Yine iki gün önce Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin bir çalışanı Belediye ana binasında geçiş köprüsünden intihar girişiminde bulundu.
Başkanı çağırdı, haklarının yediğini vurguladı.
Başkan Gürkan makam odasında olduğu halde gitmemiş.
Bizim gibi bazı basın organları bu intihar haberini okurlarına duyurdu.
Dün akşam ise Malatya Büyükşehir Belediyesi’nden bu olayla ilgili bir açıklama geldi.
Açıklama şu:
“Büyükşehir Belediyemizde 696 sayılı KHK kapsamında çalışmakta olan bir şahsın maaşını alamadığını iddia ederek intihara teşebbüs etmesi nedeniyle yazılı, görsel ve sosyal medyada birtakım yalan yanlış ve eksik bilgiler paylaşılarak Belediyemiz hakkında olumsuz bir algı oluşturulmak istenmektedir. Bu nedenle Belediyemiz tarafından aşağıdaki açıklamanın yapılması uygun görülmüştür” şeklinde bir giriş cümlesi.
Yine intihar girişiminde bulunan şahsın haberini yapanlar veya sosyal medyada bu girişimi paylaşanlar suçlu!
Devamında ise o şahsın alkol aldığı ve psikojik sorunlarının olduğunu yazmışlar.
En sonunda ise;
“Bu olaydan sonra ilgili personelin daha önceki psikolojik travmaları, ilgili doktor ve emniyet raporları göz önünde bulundurularak; kendisi ve görevi sırasında hizmet bekleyen vatandaşlarımıza olumsuz tepkiler vermesinin önüne geçmek amacıyla iş akdi iş hukuku kuralları kapsamında askıya alınmıştır” diye açıklamışlar.
İntihar etmek isteyen bir insanın alkol aldığını söyleyecek kadar düştük mü?
Zaten o çalışanın psikolojisi iyi olsa intihar girişiminde bulunmazdı.
Burada sorgulayacağınız tek olgu, bu intihar sürecine nasıl gelindi.
Öğrendiğim kadarıyla üç gün rapor verilmiş hastaneden o şahsa.
Daha raporu bitmeden iş akdini askıya almanın anlamını düşünüyorum.
Biz ne ara bu hale geldik arkadaş!
Herkes Başkan Gürkan’ın düşmanı gibi bakılabilir mi?
Üstelik daha o intihar girişiminde bulunan arkadaşla konuşmadan bu kararı alıyorsunuz!
İdama mahkum olmuşlara dahi son sözü sorulur.