Dün yazmıştım, siyasilerin Ramazan Bayramı manisi gibi Basın Bayramı’nı bültenle kutlamalarını.
Hatta bu bültenleri Kayısı Haber’de yayınlamayacağımı da söylemiştim.
Yayınlamadım da.
Ticaret ve Sanayi Odası’nın basın biriminden bir telefon geldi dün akşam saatlerinde.
“Mahir Bey merhabalar, öncelikle basın bayramınızı kutlarım” diye söze başlayınca çok sevindim.
Samimi geldi bana…
Sonra “Bu anlamlı gününüzde bir program düzenledik. Katılır mısınız?” diye sorunca düşünmeden “evet” dedim.
Genelde yemekli yapılan toplantılara katılmıyorum.
Ama sırf bu sıcak telefon görüşmesinden dolayı gitmek istedim.
İyi ki gitmişim.
Ben çoktandır bu kadar sıcak geçen bir program görmemiştim.
Genelde monolog düzeyde giden ve sadece programı düzenleyen kurumun başındaki insanın konuştuğu ve sonunda teşekkür edildiği programlar gibi olmadı.
Önce klasik konuşma yapıldı ve görüntüler verildi basına.
Sonra “yerel basın” ile ilgili Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu ve yönetimi ile beraber bizler sohbet ettik.
Önerilerimizi, şikâyetlerimizi ve Ticaret ve Sanayi Odası’ndan beklenilenleri konuştuk.
Başkan Sadıkoğlu’nun “Burada hizmetlerimizi anlatmaya gelmedik. Bugün sizin gününüz ve sizin sorunlarınız ile ilgili konuşalım” sözü çok hoşuma gitti.
Aslında sadece “yerel basını” konuşmadık, kayısıyı da konuştuk, kayısı ihracatçısının tutumunu da konuştuk.
Ben kısaca, “Organize Sanayi Bölgesinin yerel basına bakış açısının yanlış olduğunu ve kayısı ihracatçısının Malatya merkezden kopuk oluşunu” söyledim.
Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’nın kendini iyi ifade edemediğini vurguladım.
Yakın zamanda Başkan Sadıkoğlu’nun “yerel gazetecilerin sorunları” başlığı altında bir “çalıştay” yapacağını öğrenince daha çok sevindim.
Kısacası programı yapan kurumun propagandası yerine günün anlam ve önemi müzakere edildi.
Bu anlamda Başkan Sadıkoğlu ve ekibine teşekkür ederim.
Bayram dediğin böyle kutlanır.
BİRKAÇ ÖNERİ
Yerel basının sorunları ilgili yakın zamanda bir “çalıştay” yapılacak ve Başkan Sadıkoğlu koordine edecek. Burada çıkan sonuçların hayata geçmesi için Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) mücadele edecek.
Belki yapılacak toplantılarda yer almayabilirim diye birkaç önerimi şimdiden yazayım.
Benim konum internet medyası…
Bi kere MTSO’nun koordine ettiği bir girişim önemlidir. Hatta çok önemlidir.
Şehre ve ülkeye katma-değer kazandıran şirketler topluluğunun başının “yerel basının sorunlarını” kafaya takması süper bir gelişmedir.
Ama o toplantılarda açık açık konuşulacak konular vardır.
Birinci konu aslında en önemli konudur.
Her meslekte olduğu gibi bizim meslekte de çürük elmalar var.
Kısacası “paralı kalemler” var.
Habere para biçenden tutun da sırf menfaatinden dolayı övgülü veya sövgülü yazı yazan insanların başta MTSO dâhil tüm kurumlardan “menfaatlenmesi” durdurulmalıdır.
Hiçbir etik değeri kabul etmeyen bir basın kuruluşu olamaz!
Ama ne yazık ki buna müsaade eden kurumlarımız var.
“Başkan gördün mü nasıl övdüm seni” diye konuştuktan sonra “üç kuruş” isteyen gazeteci olamaz!
Basıncı da olamaz!
Ya da başka birine sallanması için “üç kuruş” alan kişi gazeteci olamaz!
Önce çok ağır eleştirip “üç kuruş” aldıktan sonra övgülere geçen insanın basın ile alakası yoktur!
Her meslekte mesleğine ihanet eden tipler vardır ama bu “ihanete” izin veren, görmezden gelen güruh yüzünden bunlar o meslekten temizlenemiyor!
İşte birinci konu bu olmalıdır!
Eğer kurumlar bu tür “gazetecilere” pirim vermez ise ve bu tür “gazetecilere” bel bağlamaz ise en azından gerçek sorunlar ile mücadele edilir.
Parayla bugün “gazeteci” satın aldığını düşünen bir yöneticinin satın alma girişimi yarın daha çok para veren ile son bulacaktır. Üstüne üstlük bu satış sessiz değil gürültülü olacaktır!
Bi kere işini layıkıyla yapmaya çalışanlar ile yanlış işlere bulaşmış insanları öncelikle kurumlarımız ayırmalıdır!
Ayrıca;
Bazı belediyeler gibi kendisine “tek eleştiri” getirilemesin diye reklam vermenin veya “eleştiri” getirdiği için kara listeye almanın mantığı Orta Çağ mantığıdır.
İşini iyi yapamayan bir kişi veya kurumdan medet ummanın sonu erken olur!
