Mahir Temur

Aysun Hoca'nın 'keşke' dediği gazeteciler!

Mahir Temur

Malatya’da bazı durumlar çok açıkken halen bu “açıklığı” göremeyecek kadar “bilgisiz” olan çok yöneticimiz var.

Yıllardır yazmaya çalıştığım, bu konuda mücadele vererek yer yer yolda selam dahi vermeyecek tiplerle aynı “tartışma” içerisine girdiğim durumları daimi okurlarım bilir.

Geçen hafta Malatya Turgut Özal Üniversitesi (MTÜ) Rektörü Aysun Bay Karabulut’un Malatya serüveni arkasında bi sürü şaibe bırakarak bitti!

Aslında bu Malatya’daki siyasetçilere, siyasete yeni gireceklere hatta her hangi bir kamu kurumunda yöneticilik yapanlara veya atama bekleyenlere ders niteliğinde bir olaydır.

Bu ders çıkarılacak olayın 3 boyutu var.

Birinci boyutu, 4 yıl boyunca kendisini Kayseri’de gazetecilik yaptığını zenneden bir kesim vardı.

MTÜ ile ilgili ne kadar olumsuz haber varsa görmeyip sadece kurumun gönderdiği bültenleri yayınlamakla gazetecilik yapıldığını zanneden büyük bir gazeteci kitlesi vardı.

Kıyamet kopsa ölü numarası yapılıyordu.

İkinci boyutu ise birinci boyuttan daha tehlikeliydi.

Yapılan yanlışları hatta ülke gündemine dahi düşmüş iddiaları görmeyip üstüne MTÜ ve Aysun Hoca’ya güzellemeler yapan bir kesim vardı.

Kısaca Remzi-Ali-Vahap üçlemesiyle tanıtacağımız bu grup, gazeteci bir arkadaşımız darp edildiği sırada dahi Aysun Hoca’yı ziyaret etmekten geri durmayan bir ekipten bahsediyoruz.

2 hafta önce rektörlük ataması belli olmadan sanki Malatya’da bir cürmü varmış gibi Aysun Bay Karabulut’un tekrar atamasının yapılmasını doğru olduğunu yazanlar oldu.

Mesela Vahap Güner bunlardan biriydi sadece!

Aysun Bay Karabulut’un da şu anda “keşke” dediği bu ekip ne yaptı biliyor musunuz?

Son yazımdaki konuyu hatırlayın.

Aysun Hoca’nın villasına MTÜ’nün bir daire başkanı, böyle bir talimat almamasına rağmen “envanter sayımı” bahanesiyle baskın yapıyordu.

Aysun Hoca Malatya’ya geliyordu ve bazı gazetecilere bilgiler veriyordu.

Ertesi gün bu sözde “mağduriyet” Sabah gazetesinde çıkıyordu.

Peki 4 yıl boyunca Aysun Hoca’ya güzellemeler yapan ve Aysun Hoca’yı eleştirenleri eleştiren ekip bu sözde mağduriyeti yazdı mı?

YA-ZA-MAZ-LAR kardeşim, yazamazlar!

Çünkü iktidar değişti, rektör Recep Bentli oldu!

Remzi Hayta, Vahap Güner ve Ali Aladağ gibi gazeteciler rüzgar değişir değişmez yönleri değişir!

"Malatya’nın gelinine bu yapılır mı?" diye niye yazmadınız?

“Malatya’daki bazı gruplar kadın rektörü kabullenemedi” diye niye caka atmadınız?

“Recep Bentli yanlış tercihti, Turgut Özal Üniversitesi kaybetti” diye niye cümle kurmadınız?

Mal varlığıyla ilgili tapu görüntüleri ulusal mecralarda yayınlanırken dahi Aysun Hoca’yı savunuyordunuz.

“Daha dün rektör olmuş Recep Hoca ayıp etti” dahi yazamadınız!

Yazamazsınız çünkü yeni rektör Recep Bentli ile bir an önce bağlantıya geçmeniz gerekecek!

Yarın muhtemelen “Recep Bentli doğru isimdir. MTÜ’de artık taşlar yerine oturuyor” diyeceksiniz.

Belki bu yazı kısa bir süre sizi frenleyecektir.

Ama yakın zamanda Bentli de sizin “güzellemelerinize” kanacaktır maalesef!

Siyasilerin ve yöneticilerin çok açık olan bu “dersi” görmesi lazım.

Güzellemeden medet uman her yöneticinin her siyasinin Aysun Bay Karabulut olayına iyi bakması lazım.

Aynı şeyi Hacı Uğur Polat döneminde yaşadık mesela…

10 ay gibi kısa bir sürede ne yağlamalar, ne güzellemeler yapılmıştı.

Aday olmadığı anlaşıldığı gün başladı hemen farklı yazılar.

İbre hemen Selahattin Gürkan’a dönmüştü.

Maalesef toplumumuzdaki “bilinç” hem siyasiler yüzünden hem de yukarıdaki anlattığım gazeteciler yüzünden değişti.

Rüzgâra karşı yürümek zorunda kalıyoruz çoğu zaman!

Bu doğal olayı “doğal afetmiş” gibi görenler yüzünden çoğu zaman doğruyu yazdığımız için “marjinal” kabul görüyoruz.

“Bunları yaptım, şunları yazdım” demekten nefret ediyorum ama her seferinde “trol kafalı” insanlar yüzünden açıklama yapma isteği doğuyor.

Çoğu zaman yine frenliyorum kendimi.

Temiz suya bir damla kirli su dahi girdiği zaman moralim bozluyor.

Hal böyle iken yukarıda yazdığım insanların her seferinde ama seferinde sözde Malatya’yı yönetenler tarafından “kabul görülmesi” geldiğimiz noktayı gösteriyor maalesef!

Bugün bu saydığım gazeteciler de dâhil çoğu gazeteci, belediyelerin parasıyla İstanbul’a gitti mesela.

İstanbul’da Malatya Günleri var.

Bu milletin parasıyla İstanbul’da 3 gün boyunca tek haber dahi yapmayıp gezecekler, yiyecekler, tozacaklar!

Yıllar önce kamunun kaynakları ile ben hiçbir yere gitmeyeceğim, demiştim.

Uçak biletinin, yemek parasının ve otel parasının belediyelerin verdiği bir organizasyona ben gitmem kardeşim, demiştim yıllar önce.

Yaptığım işin sorumluluğunu bilerek bu kadar hassas davranmama rağmen çoğu yazımda çoğu yorumu yayınlayamıyorum.

Ya yazdığım kişiye hakaret ediliyor ya bana hakaret ediliyor.

“Trol kafalı” tipler yüzünden bazen az yazdığım için dahi “Ne oldu Mahir?” diye soru sorabiliyorlar!

Mesela yakın zamanda Ticaret Odası seçimleri var.

Her iki taraftan da bol bol “reklamlananlar” ceplerini doldururken, benim ise Sadıkoğlu’ndan yana tavır aldığımı zannediyorlar.

Çektiğim belgesel ve yazdığım iki yazıdan dolayı!

Çektiğim belgeselden dolayı sırf seçim zamanı olduğu için bir kuruş para almamama rağmen neler yazdılar!

Yazılarımın konusunu ise önceden eşim dahi bilmez!

Teklif dahi edilemez! Bir yazı isteği dost sohbetlerinde dahi söylenirse doğru olsa dahi artık yazmam!

Kayısı Haber’in takipçileri bilir, kaç haftadır iki adayın da haber değeri taşımayan bültenlerine yer vermiyordum.

Yaklaşık 10 gündür iki adayın da bültenlerine hiç yer vermiyorum!

Bu kararım seçime kadar sürecek!

Çünkü iş artık “haberden” çıktı maalesef!

Ama ben bir gazeteci olarak, rüzgar farklı yöne eserken Sadıkoğlu’nun haksızlığa uğradığını hiç “kıvırmadan” yazanlardan biriydim.

Ne birileri gibi “danışmanlık” ücreti alıyordum ne de farklı bir durumum vardı.

Halen de aynı fikirdeyim.

Fakat yukarıda yazdığım gazetecilere “bir fiske eleştiri” dahi yapmayıp gelecek bir damla kirli suyu dahi düşünen birine karşı bakış açısı bazen çok sert olunca üzülüyorum.

Neyse bir gün dertleşiriz yine…

Ama bu anlattığım ikinci boyutu yöneticiler iyi okusun. Hatta tekrar tekrar okusun!

Üçüncü boyutu yazmayayım şimdi.

Siz anladınız.

http://twitter.com/mahirtemur

Yorumlar 2
Elazığlı 21 Eylül 2022 17:36

Üçüncü boyutu merak ettim ama, bir gün o yazı da yazılmalı bence.

yalnız44 21 Eylül 2022 15:50

Yüreğinize sağlık...

Yazarın Diğer Yazıları