Ahmet Küçükşahin

Mustafa Kemal: 'Türk Kadını Nasıl Olmalıdır?'

Ahmet Küçükşahin

Ziya Gökalp kadın sorununu ele alan düşünürlerimiz içinde seçkin bir yer tutar. Kadının çalışması, düşünsel yönden güçlenmesi, toplum içinde hak ettiği yerini alması onun başlıca amacıdır. Çünkü, “Kadın yükselmezse alçalır vatan.” diye düşünmektedir.

Gökalp kadınların tesettürüne karşıdır. Konferanslarında bunu dile getirince, İttihat ve Terakki Partisi yöneticisi Talat Paşa, “Peki, hoca, demek biz bu kadınların başlarını açmalıyız!” diyordu.

Kadınların başlarını açmak o dönemde olacak şey değildi. Nitekim Enver Paşa da buna karşıydı. Dahası İstanbul Merkez Komutanı Cevat Bey’e talimat vererek kadınların topuklarını bile kapatmaya çalışıyordu.

Oysa Mustafa Kemal, 01-28 Temmuz 1918 tarihleri arasında, Viyana’da tedavi için bulunurken, kaldığı otelin salonunda Türk kadınları ile sohbet ederken “Kadın meselesinde cesur olalım, vesveseyi bırakalım, açılsınlar. Onların düşmanlığını bilim ve fen ile donatalım. Kadınlarımızın, şeref ve haysiyet sahibi olmalarına birinci derecede ehemmiyet verelim.” diyordu.

Mustafa Kemal, 14 Ekim 1925 tarihinde İzmir Kız Öğretmen Okulunu ziyaret ettiğinde, “Türk kadını nasıl olmalıdır?” sorusuna şu cevabı vermiştir.

”Türk kadını dünyanın en aydın, en erdemli, en ağır kadını olmalıdır. Ahlakta, erdemlikte ağır, vakarlı bir kadın olmalıdır. Türk kadınının görevi, Türk’ü, zihniyetiyle, bazısıyla, koruyacak ve savunacak güçte kuşaklar yetiştirmelidir. Milletin kaynağı toplum hayatının temeli olan kadın, ancak erdemli (faziletli) olursa görevini yerine getirebilir. Her halükarda kadın çok yüksek olmalıdır. Burada Tevfik Fikret merhumun herkesin bildiği bir sözünü hatırlatırım: “Elbet sefil olursa kadın alçalır beşer!”

Sonuç olarak, kadınlarımız geleceğimizde en büyük pay sahibi olan unsurumuzdur. Bir bütün olarak çocuklarımızın şeref ve haysiyet sahibi olarak yetiştirilmesi;

-ben milliyetçiyim diyen,

- ben iyi Müslüman’ım diyen,

- ben vatanımı çok seviyorum diyen bütün anne ve babaların kaçınılmaz görevidir.

Kız ve erkek ayırımı yapılmamalıdır. Eğer yine de bir ayırım yapılacaksa bu ayırım kız çocuklarının lehine olmalıdır.

Not: Zeki Arıkan, “Tarih Gezintileri”; Halil İbrahim Yıldırım, “Atatürk’ü Etkileyen Olaylar” adlı eserlerden istifade ile hazırlanmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları