Ahmet Küçükşahin

Malatyalılar Yoksul mu?

Ahmet Küçükşahin

Biz “yoksul”u dünyanın maddi varlıklarından yoksun, sıradan anlamıyla anlarız. 

Aslında böyle anlamamalıyız. “Yoksul”u, daha geniş anlamıyla herhangi maddi, akli ya da ruhsal şeylerden yoksun anlamında anlamalıyız. 

Eğer bir kardeşimizde olmayan bir şeye sahipsek, görece olarak biz zenginken o yoksuldur. 

Zenginliklerimiz bedensel, güç ya da servet ve dünyevi güçlerden oluşabilir. Her ne olursa olsun, Allah onları bize kendi yararımız için bağışlamıştır, ama onları kardeşlerimizle paylaşabiliriz. 

Allah’ın armağanları istiflenmemelidir, kardeşlerimize hizmet için serbestçe kullanılmalıdır. “Serbestçe aldın, serbestçe ver” bütün dinlerin öğretisi böyledir. 

Hiçbir insan tek başına ve kendisi için kurtulamaz. Böyle bir düşünce bencilliğin en yüksek noktası ve bu ilk olarak benliği düşünme düşüncesi, kötü birinin en güçlü silahıdır. Allah’ın armağanlarını sadece kendisi için kullanan, hiçbir bencil kişi, yani onları kötü kullananlar, onun gözünde bağış bulamaz.  

Allah’ın armağanlarını yoksul kardeşleri ile paylaşanlara “Allah’ın gücü” gelecektir. Güç, hep artan ölçüde, daha yoksul kardeşleriyle cennetin kutsamalarını paylaştığı oranda üzerine akar. 

Bir insanın sahip olduğu yetenekler ne kadar çoksa, yardım edebileceği insanlar da o kadar çoktur ve bu yetenekler kardeş insanların hizmetinde kullanıldıkça, Allah’ta ona daha büyük hizmetler için güç bağışlar. 

Böylece insanlığa hizmetin en iyi ödülü, daha büyük hizmetler yapmak için güçtür. 
Böylece birey, gittikçe daha büyük ve daha akıllı ve daha güçlü olur, hep daha yüksek ve daha tanrısal güçler yayar. Ve bireyin ruhsal varlığı büyüdükçe, daha çok sayıda “yoksul” kardeşlerini merhametle kucaklar.   

Not: Yukarıdaki satırlar bir din öğretisidir ve alıntıdır. (Zerdüşt dini, sayfa, 57,58.)

Yazarın Diğer Yazıları