İstanbul’da yaşayıp, seçimlerde oylarını İstanbul’da veren vatandaşlar, Kanal İstanbul Projesine ilişkin itirazlarını yapmaları için tanınan 10 günlük sürenin ikinci günü (25 Aralık 2019) Ataşehir’de bulunan İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne aşağıdaki dilekçemi verdim.
“İstanbul ili Kadıköy İlçesinde ikamet ediyorum.
Bir İstanbullu olarak siyasi iktidarın yapılmasını istediği Kanal İstanbul Projesinin aşağıdaki nedenlerden dolayı hem İstanbul’a hem de ülkeye zarar vereceğini düşünüyorum ve yapılmasını istemiyorum.
- Kanal İstanbul’un 70 milyar dolara mal olacağı ifade ediliyor. Bu 70 milyar dolar 150 adet 15 Temmuz Şehitler Köprüsü (tanesi 500 milyon dolar) veya 70 adet Fatih Sultan Mehmet Köprüsü (tanesi bir milyar dolar) veya 23 adet Yavuz Sultan Mehmet Köprüsü (tanesi 3 milyar dolar) eder. Köprüler ile mukayese edildiğinde harcanacak para ile elde edilmesi düşünülen gelir uyumlu değildir.
- Kanal İstanbul için harcanması düşünülen 70 milyar dolar ile beşer milyar dolarlık 14 adet fabrika yapılabilir. 14 fabrika hem geleceği yakalamamıza hem de işsizliğin büyük oranda düşmesine neden olur.
- Kanal İstanbul’un tamamlanmasını müteakip, ABD’nin 1936 Montro Boğazlar Sözleşmesini delmeye yönelik çabalarını artıracağını ve Türkiye’yi buna zorlayacağını unutmamak gerekir.
- Kanal İstanbul’un yapılması için ortaya konulan gerekçeler, gerçekleri yansıtmamaktadır. Örneğin boğazlardan geçen tanker sayısı yıllara göre azalmasına rağmen, boğazlardaki gemi trafiğinin yoğunluğundan bahsedilmektedir.
- Sosyal medyada iktidar yanlısı olduğu belli olan bazı şahıslar, Kanal İstanbul’a karşı olanlara küfür ve hakaret etmekten başka bir gerekçe yazamamaktadır. Bu durum konunun halk nazarında anlaşılmadığına bir kanıt niteliğindedir.
- Kanal İstanbul, bir hamaset projesi değildir. Öngörülemezlerle dolu bir projedir. Örneğin depremle ilgili konular, Marmara Denizinin kirlenmesine ilişkin konular bilinmezliklerle doludur. Geriye dönüşü olmayan bir yola girildikten sonra telafisi mümkün olmaz, anılan proje bize zenginlik yerine sefalet ve yeni sorunlar getirir.
- Kanal İstanbul, halkın yani bizlerin talebi değildir. Güç durumda olan iktidarın halkı kutuplaştırarak oy devşirme aracı niteliğindedir.
Saygılarımı sunuyorum.”
