Ahmet Küçükşahin

İstanbul Seçimini Kim Kazanacak?

Ahmet Küçükşahin

Bir oyum var: 23 Haziran seçimlerinde, 17 yıldır gördüklerime ve vicdanımın sesine kulak vererek kullanacağım. 

Ben yalanı ve hırsızı sevmeyen, okuyan, araştıran, yazan, dini tekeline alıp halkı sömürenlerden hoşlanmayan bir yapıya sahibim. Bununla birlikte vatanını ve ülkesini seven, başka ülkelerin uşağı olmayı asla kabullenemeyen bir ruh hali içerindeyim. 

Zengin olmak için ülkenin gelir kaynaklarını hısım akrabası ve yakın çevresi için kullananlarla fazla ilgilenmiyorum. Zira biliyorum ki, birkaç nesil sonra o zenginlikler umulmadık kişilere pay edilecektir. Bu nedenle, kimin ne kadar gemisi var önemsemiyorum. 

Bugün fakir olan insanların yarın fakirlikten kurtulmasının yolunun eğitimden geçtiğini düşünüyorum. Oyunu alabilmek için cahil bırakılan halka çok üzülüyorum ve acıyorum.

Onları kasıtlı olarak düşük eğitim seviyesinde tutmaya çalışanlara lanetler yağdırıyorum.  
Lider denilen kişiyi, toplumu kutuplaştırarak vatandaşın oyunu almaktan ziyade, ona yön veren kişi olarak tanımlıyorum. Uzun süre iktidarda kalmak iyi bir lider olmak anlamına gelmez kanaatindeyim. Halkın nereden nereye taşındığı (eğitim seviyesi olarak, gelir olarak, ahlaki değerleri olarak, hoşgörüsünün artırılması olarak vb.) liderlik göstergesidir. Bununla birlikte lider yalan söylememelidir. Yalan bir öğretidir. Yalan öğretilerle beslenen halk, başka ulusların veya cambaz nitelikli insanların uşağı olmaktan kurtulamazlar. Bu nedenle lider olan kişi asla ve asla, hiçbir gerekçe ile (buna koltuk dahil) halka yalan söylememelidir. 

31 Mart seçimlerinden önce, İstanbul Belediye Başkanlığı seçimini kimin kazanacağına dair yazmış olduğum bir yazıda halkın sessizliğe büründüğünü, bunun da iktidar partisi için iyiye işaret olmadığını vurgulamıştım. Devamında seçimin sonucunu yüzde 10-15 civarında olduğunu tahmin ettiğim, sessiz kesimin belirleyeceğine vurgu yapmıştım. Gerçekten de öyle oldu. İstanbul’da gezerken görebildiğim ve çekilen videolardan izleyebildiğim kadarıyla halen konuşmak istemeyen bir kesim var. Bu durum iktidar partisi için iyiye işaret değil diye düşünüyorum.  

İş çevresinden konuştuğum kişiler de piyasanın iyi olmadığını sıkıntılarının çok büyük olduğunu söylüyorlar. 

Bugün 15 Haziran, seçime tam bir hafta var. Taraflar son kozlarını oynuyorlar. Yalan ve iftira kırıla gidiyor. Sosyal medya denilen iletişim araçları insanın midesini bulandırıyor. Birkaç tanesini düzelteyim istedim, ama mümkün değil! Arkadan sağanak gibi geliyor. 

Sonuç olarak; vatandaşların tercihi, kişilikleri ile doğru orantılı olacaktır. Bana kalırsa, 23 Haziran İstanbul seçimini yalan söylemeyen, sözü ve özü bir olan, bizimle dalga geçmeyen kişi kazansın. 

Yazarın Diğer Yazıları