Ahmet Küçükşahin

Hz. Muhammet'in Doğduğu 570 Yılı Arabistan

Ahmet Küçükşahin

Zenginliği ile ün salmış olan Güney Arabistan tipik ilkel dinlerin varlığını sürdürdüğü, sayısız kutsal tapınağın bulunduğu bir bölgedir; ağaçlar, mağaralar ve özellikle taşlar kutsal sayılır ve onların gizli güçlerine inanılırdı.

Hz. Muhammet’in doğduğu 570 yılında, 

-        O parlak dönem çoktan sona ermiş ve halk fakirleşmiş,
-        Çok tanrıcılık, yerini Yahudilik ve Hıristiyanlığa bırakmış,
-        Mekke’de, Kabe’nin güney batısında yer alan siyah taş her yıl hacca gelen insanlarca ziyaret edilmeye devam ediliyor,
-        Hac ziyaretleri esnasında oluşturulan ve gerçek bir gelir kaynağı oluşturan pazar ve panayırlar kurulmaya devam ediyor, 
-        Kutsal sayılan bu ayların korunması altında, savaşmanın ve öldürmenin yasak olduğu bu dönemde farklı Arap kabilelerinden birçok üyesi burada buluşuyor ve şart koşulan kıyafetler içinde, Kabe’nin etrafında belirli törenler gerçekleştiriyorlardı. 

Aslında bu dönem İslam tarafından “cahiliye” olarak adlandırılır. 

Arap dili;

Bu dönem içerisinde Arap edebiyatında derin dini duygulara rastlamak neredeyse olanaksızdır. 

Edebiyata konu olan daha çok cesaret, sınır tanımayan misafirperverlik, intikam gibi Bedevilerin erdemi kabul edilen duygulardır. Erotizm ise neredeyse arka planda kalır. 

Kabilelerin kadınları savaşlarda ölenler için ağıtlar yakar, rahipler tapınaklarda öngörülerini kasvetli, kafiyeli, düz yazılarla ifade eder. 

Daha bu dönemlerde Arap dili hayret verici derecede gelişmiş bir dil niteliğindedir. 

Bitmek tükenmek bilmeyen bir söz dizimiyle buluşturan bu dil, daha o zamanlar ustalıklı bir vezin sanatına sahiptir. İslam öncesi Arap edebiyatındaki bu mükemmelliğe daha sonraki dönemlerde hemen hemen bir daha ulaşılamamıştır. 

Neredeyse sınırsız olanaklara sahip olan bu dil, belki de İslam’ın Arap vatan topraklarından çekip çıkarabileceği en değerli şey olmuştur. 

Dini anlayış

Yesrib / Medine (Medine; Peygamberin şehri) yakınlarında ise Yahudi gruplar yaşar; Güney Arabistan’daki Saba kralları da 500 yılında Yahudiliği kabul eder.

Bazı bölgelerde ise ait olduğu dinden memnuniyetsiz, daha yüce bir din arayışı içinde olan insanlara rastlanır. Araplar bunlara “hanif” derler. 

Bu kişiler, zaten Arabistan’da var olan Yüce Tanrı, Allah inancını hayatlarının merkezi olarak görmeye başlar. 

Belki de Hz. Muhammet ortaya çıkmasaydı muhtemelen 590’lı yıllardan başlayarak bütün Arabistan Hıristiyanlığı kabul etmiş olacaktı. 

Sonuç olarak:

İslamiyet, doğuş ve gelişmesi açısından o dönem Arabistan’ında uygun bir zemin oluşmuştur. 

Arabistan ile ilgili olarak 570’li yıllar için bize öğretilen bir başka konu ise kız çocuklarının diri diri gömüldüğü hikayesidir. Bu hikayenin aslı; anılan dönemlerde fakir Araplar, kız çocuklarının zengin Arapların mezesi olmasın diye anne ve babalarının böyle bir yolu seçmiş olmalarıdır. Bu hikayenin biz Türkleri ilgilendiren hiçbir yönü bulunmamaktadır. 

Yorumlar 1
Tamer 20 Temmuz 2022 11:36

Başka kapıya

Yazarın Diğer Yazıları