Ahmet Küçükşahin

Hilafet ve Mustafa Kemal

Ahmet Küçükşahin

Halifelik konusuyla ilgili olarak Mustafa Kemal Nutuk’ta şunları ifade etmektedir.

“Baylar, halifelik makamını tutmakta dinsel ve siyasal yarar ve zorunluluk bulunduğu sanısında olan bir takım kişiler, bilginize sunduğum kararların alındığı son dakikalarda halifelik görevini üzerime almamı önerdiler. 

Bu gibilere hemen, gereken olumsuz yanıtı vermiştim.

Yeri, gelmişken başka bir noktayı da bilgilerinize sunayım. Büyük Millet Meclisi halifeliği kaldırdığı sırada, Antalya milletvekili, din bilginlerinden Rasih efendi, Kızılay adına Hindistan’da bulunan bir kurulun başkanlığını yapıyordu. Fasih efendi, Mısır’a uğrayarak Ankara’ya döndü. 
Benle görüşmek isteyerek şunları anlattı: Gezdiği ülkelerdeki Müslüman halk benim halife olmamı istiyormuş. Müslümanların yetkili kurumları bana bu dileği bildirmek için Rasih efendiyi vekil etmişler. Rasih efendiye verdiğim cevapta, İslamların bana olan güven ve sevgilerine teşekkür ettikten sonra dedim ki;

Siz din bilginlerindensiniz Halifenin devlet başkanı demek olduğunu bilirsiniz. Başlarında kralları, imparatorları bulunan uyrukların bana ulaştırdığınız dilek ve önerilerini ben nasıl kabul ederim? 
Ben kabul ettim desem, o uyrukların başındaki kişiler bunu kabul eder mi? 

Hilafetin buyrukları ve yasakları yerine getirilir. 

Beni halife yapmak isteyenler buyruklarımı yerine getirebilecekler mi?
 

Bu duruma göre, yapacak işi ve anlamı olmayan kuruntudan bir niteliği takınmak gülünç olmaz mı?
Baylar, açık ve kesin söylemeliyim ki, Müslüman halkı bir halife heyulası ile uğraştırma ve kandırma çabasında bulunanlar, yalnız ve ancak Müslümanların ve özellikle Türkiye’nin düşmanıdır. Böyle bir oyuna kapılmak da ancak ve ancak bilgisizlik ve aymazlık belirtisi olabilir.” 

Halifelik, Cumhuriyet karşıtlarının, Saltanatı yeniden canlandırmak isteyeceklerin önemli bir toplanma ve dayanışma noktası olmaya adaydı. 

Nitekim Halifeliği kaldıran yasayla Osmanlı hanedanını sınır dışı edildi. 
İkinci önemli sonuç, ileriki aşamada yapılması düşünülen laikleşme için şekilsel bir engel daha ortadan kaldırılmıştı.  

Sonuç olarak, halifeliğin kaldırılmamasının belki kısa vadede yararları olabilirdi, ama uzun vadede faydadan çok ülkemiz aleyhine olacağı kesindi. Bununla birlikte halifelik, toplumsal gerçeklere uygun bir yapı değildir. Yeni Türkiye Cumhuriyeti, oluşturulmakta olduğu yapısını gerçekçi politikalar üzerinde inşa etmeye devam etmiştir.  

Not: Bu konudaki yazı Hilafet-1, Hilafet-2 ve Hilafet ve Mustafa Kemal olarak üç bölümde yayınlanmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları