Geçen iki yazımda CHP İl Başkanı Enver Kiraz için bir iddiada bulunmuştum. Beklentim mahkemeye verilmiş olmamdı. Ama tık yok.
CHP camiasından da iddiama karşılık alamadım.
Enver Kiraz, Massenger’dan kendi üslubuna uygun bir şey yazmıştı. Ben de bu ifadeyi okuyucular ile paylaşmıştım.
Ayrıca Facebook’tan paylaştığım yazının altına “Böyle alçakça, ahlaksızca, iftira atıyorsun ya alçak ve ahlaksızsın.” diye yazmış.
Muhtemeldir ki, yapılan bir yönetim kurulu toplantısında, benim için “Partide umduğunu bulamadı. Partiyi yıpratmak için böyle yazılar yazıyor” gibi bir sonuca varılmıştır.
Oysa benim beklentim biraz farklı idi. Yani mahkeme aracılığıyla benden hesap sorulması idi.
Enver Kiraz’a ve onun gibi düşünenlere hatırlatmak isterim: Yazı yazmak, hesap vermeye hazır olmaktır. İftira nitelikli bir yazı yazmak kolay değildir. Ben yandaş bir kişi değilim ki, hesap vermeden bu
işten sıyrılayım. Bu nedenle yazılarımın dayanağı mevcut!
Ben, “alçakça bir iftira” atmıyorum.
Enver Kiraz’ın bir satır yazıda iki kez kullandığı “ahlak” konusuna da değinmek istiyorum.
Ahlak, toplumun örf ve adetleri ile ilintilidir. Toplumdaki örf ve adetler değiştikçe ahlak anlayışı da değişir. Örneğin, eskiden hırsızlık yapan toplum içine çıkamazdı ve toplum da hırsızı kınardı. Şimdi öyle değil; hırsızlık yapmayanlar, hırsıza hırsız diyemiyor. Hırsızlar da, edindikleri servetle toplumu baskı altına alıyor. Yani, toplumdaki anlayış değişikliğine bağlı olarak ahlak anlayışı değişiyor.
Değişime uğrayan böyle bir anlayış nedeniyle “ahlaksızlıkla” itham edilmeyi pek yadırgamıyorum.
Enver Kiraz beni mahkemeye vermediğine göre, bu durum karşısında iki seçenek kalıyor: Birincisi CHP camiasının ayağa kalkıp “Bunun aslını araştıralım” diyerek baskı yapmaları, ikincisi Malatya CHP il yönetim kurulunun konunun aydınlatılması yönünde bir karar almasıdır.
Sonuç olarak, bu şekilde itham altında yaşamak zor bir yetenektir. “Partiye zarar vermemek için” bu konu kulak ardı edilmemelidir.
