Ahmet Küçükşahin

Çağdaş Düşünmek ve Çağdaş Olmak 

Ahmet Küçükşahin

Çağdaş olmak deyince, çoğumuz çağa ayak uydurmak diye algılarız, ancak içini tam olarak doldurduğumuz da söylenemez. 

Kimi kendini bilmezler de, bu kavramı kendilerine göre yorumlarlar ve çağdaş kadını, mini etekli kadın olarak topluma sunarlar. 

Çağdaşlık kıyafetle ilgili değildir. Kıyafet sadece, ruh halinin dışarıya bir yansımadır.  Çağdaşlık başka bir şeydir. 

Çağdaşlık, düşünce olarak çağa ayak uydurabilmektir. Prof. Dr. Niyazi Kahveci, insanlığın düşün evrelerini şöyle sınıflandırmıştır:

-    Biyolojik düşünme (insanlığın yaratılışı ile başlamıştır)
-    Sihirsel düşünme (milyonlarca yıl)
-    Mitolojik düşünme (son 50 bin yıl)
-    Tanrısal düşünme (son 10 bin yıl)
-    Felsefi düşünme (başlangıcı MÖ. 1000’li yıllar)
-    Teolojik ve dinsel düşünme (MÖ.3 - MS.18’nci asır arası dönem)
-    Akıl ve bilimsel düşünme (MS.18’nci asırda başlamıştır)

İnsanlık, içinde bulunduğumuz bilimsel düşünceye evreler halinde yaşayarak gelmiştir. “Biyolojik düşünce” döneminde yeme içme, korunma gibi konulara kafa yormuş. Milyonlarca yıl süren bu dönemden sonra, bazı problemleri çözebilmek için sihir yapmayı / büyü yapmayı öğrenmiş. Bu dönemin adı “sihirsel düşünme” dönemidir. Günümüzde bunun uzantıları bazı yörelerde halen görülmektedir. 

Bu dönenin ardından insanlık “mitolojik düşünme”yi keşfetmiştir. Bildiğimiz mitolojilerin başlangıcı bu dönemin düşünsel alt yapısına dayanmaktadır. 

Yaklaşık son 10 binli yıllara (Milattan Önce 8000’li yıllar) geldiğimizde her olay türüne göre tanrı yaratmaya başlamışlar ve bunu putlarla da simgelemişlerdir. Bilinen tanrılardan bazıları; bereket tanrısı, iyilik tanrısı, kötülük tanrısı, adalet tanrısı, aşk tanrısı, deniz tanrısı, gençlik tanrısı vb. Bu dönemin adı “tanrısal düşünme” dönemidir. 

Milattan önce 1000’li yıllara gelindiğinde bu kez, “felsefik düşünce” ile insanlar merak ettiklerini sorgulamaya başlamışlardır. Bunun için soru sormaya ve sorduğu sorulara akılla cevap bulmaya çaba göstermişler. 

Felsefik düşünmeyi keşfeden insanlık, Milattan Sonra 3.yüzyıl ile 17.yüzyıl arasında felsefeyi dinin hizmetinde kullanmıştır. Yani, dini olarak ortaya konulan konuları felsefe ile ispatlama çabası içerinde olmuştur. Bu düşünme döneminin adına “Teolojik ve dinsel düşünme” dönemi denir.  

Bu sınıflandırmaya göre, 1700’lü yıllardan başlamak üzere içinde bulunduğumuz düşünme dönemi, “Akıl ve Bilimsel Düşünme” dönemidir. Ancak bütün insanlığın bu aşama içerinde bulunduğu anlamına gelmemektedir. 

Örneğin bir köy kahvelerinde, televizyon konuşmalarında, dost sohbetlerinde, siyasi tartışmalarda insanlar sürekli olarak dinden bahsediyorlarsa, onlar halen “Dinsel Düşünme” döneminde yaşıyorlar demektir. 

O halde, bilimsel düşünme nasıl bir şeydir? Çok basittir. Yani, olaylar karşısında, tartışmalarda, sohbetlerde konuyu anlamak için KİM sorusunu sormamak, bunun yerine NİÇİN sorusunu sormaktır. Bilimsel düşüncenin temeli NİÇİN sorusudur. 

Yani anlatılan olayı hap gibi alıp kabullenmek yerine, anlamaya çalışmak, anlayabilmek için de anlamayı kolaylaştıracak için KİM sorusu hariç, (NİÇİN, NE ZAMAN, NEDEN, NASIL gibi) sorular sormaktır. Zira bir konuyu anlatırken bu sorulara cevap verecek tarzda anlatmaktır. 

İşte çağdaş olmak, çağı yakalamak, giysilerle değil, çağın gereği olan düşünme biçimi ile olmaktadır. 

Konulara böyle yaklaşıldığı takdirde görülecektir ki, kimse bizi kandıramayacaktır. Böylece biz de çağdaş düşünce ortamındaki yerimizi almış olacağız.

Yazarın Diğer Yazıları