Ahmet Küçükşahin

ABD Başkanı Olsanız Hangi Politikayı İzlersiniz?

Ahmet Küçükşahin

Siz, ABD Başkanı olsanız Türkiye ve Türkiye gibi ülkeler için aşağıdaki politikalardan hangisini uygularsınız?

1. Onları bir kaşık suda boğmak, yok etmek, parçalamak.

2. Onları sağılı inek pozisyonuna sokup sürekli sütünden faydalanmak.

Şimdi yazıyı okumaya ara verelim ve hangi seçeneği uygulayacağımızı düşünelim. 

………

Hangi seçeneği uygulayacağınıza karar verdiyseniz okumanızı sürdürebilirsiniz.

……… 

Ülkeler arasında ebedi dostluk değil, ülkesel çıkar vardır. Çıkarlar örtüşüyorsa ülkeler dost olurlar, çıkarlar çatışıyorsa mücadele içine girerler. 

ABD ve Batı emperyalist devletlerdir. 

Emperyalist demek, sömürmek demektir. Yani sömüren devletlerdir. Sömürmek ise, büyük ölçüde ekonomiyle ilgilidir. 

Osmanlı İmparatorluğu (Sultan Abdulhamit döneminde), İngiltere, Fransa, Avusturya, Almanya ve İtalya’dan aldığı borçlarını ödeyemediği için iflasını açıklamış ve alacaklı ülkeleri ülkeye çağırarak toplayacağı vergilerle borçlarını tahsil etmelerini istemiştir. 

Bunun üzerine 1881 yılında anılan ülkelerle yapılan ve adına Muharrem Kararnamesi denen anlaşma ile Kapitülasyon sistemi kurulmuştur. 

Dolayısıyla Osmanlı, kendi ülke sınırları içerinde iradesini kullanamayan yarı sömürge bir devlet haline gelmiştir. Yani şekilsel olarak yönetim Osmanlı’da ancak vergileri alacaklı ülkeler toplamaktadır. Eğer yönetim de başkasında olsaydı bu kez tam sömürge devleti anlamına gelirdi. 

Bu nedenle LOZAN’da en önemli iki konudan birisi Osmanlı’yı yarı sömürge durumuna düşüren Kapitülasyonların kaldırılması, diğeri Doğu Anadolu’da bir Ermeni devletinin kurulmamasını sağlamak olmuştur. 

Osmanlı’nın iflası, ilk olarak 1854 yılında Kırım Savaşı esnasında başlayan borçlarını ödeyememekten kaynaklanmıştır. Bugün ise Türkiye Cumhuriyetinin borcu 500 milyar doların (yani, 500x7,5 = 3 trilyon.750 milyar Türk Lirası)  üzerindedir. 

Unutmamak gerekir ki, “Borç alan emir alır”.

Türkiye mevcut iktidar tarafından borç batağına sokulmuştur. Borçlu bir ülke olarak dik durmamız mümkün değildir. Ancak emir alırız. Osmanlı’nın çöküş nedenini bilen Cumhuriyetin kurucuları, asla ülkeyi borçlandırmamışlardır. Ülke insanı yoksul yaşamış, ancak kimseden emir almamıştır. 

Başta sorduğum soruya geliyorum ve konuyu bağlıyorum. 

Verilen borçlarla emir alma pozisyonuna sokulmuş bir ülkeyi parçalamanın bir getirisi olmaz. Onun yerine o ülkenin onlarca yılda biriktirdiği gelirlerin ülke parasının değersizleştirilmesiyle kendi ülkelerine transferi daha mantıklı gelmektedir. 

Sonuç olarak, ABD sizin de düşündüğünüzün aynısını yapmaktadır. Yani bizi parçalama seçeneğini elinde tutarak sağılı inek gibi sağmaktadır. Oysa bu kader değildir. 1923-1947 yılları arasında bu ülke kendi yağıyla kavrulmuş ve kimsenin sömürgesi olmamıştır. Bu gidişatın tek sorumlusu oylarımızla seçtiğimiz çapsız, omurgasız, kendine güvenmeyen ve uşak olmaya aday siyasilerdir. 

Yazarın Diğer Yazıları