Ahmet Küçükşahin

1919-1923 Anadolu'da Propaganda-3

Ahmet Küçükşahin

Doğu ve Güney Anadolu’da Kullanılan Propagandalar

“Güneyde Ermeni ve Fransızlarla savaş bütün şiddetiyle sürüyor. Fransız uçakları, siperlerdeki direnişçilerin üzerine, evlerine dönmelerini ve Padişahın emirlerine itaat etmelerini isteyen bildiriler atıyor”

“Erzurum mebusları Celalettin Arif ve Hüseyin Avni memleketlerine gittiler. Celalettin Arif, Rıza Nur’a, ‘Erzurum’a gideceklerini, milleti ayaklandırıp Mustafa Kemal’i düşüreceklerini’ söylemiş”
İngiliz Baş tercümanı Ryan raporunda “İngiltere, Kemalistlere ve Bolşevizme karşı Kürtleri kullanabilir. Yunanlılara ölçüsüz tavizler vereceğimize, daha çok iç isyanlara güvenelim. İstanbul Hükümeti, hemen hemen iflas etti. Milliyetçilerin de bazı iç çatışmalar nedeniyle zayıfladığı sanılıyor.” diye yazmaktadır. 

Kullanılan Diğer Propagandalar

İtilaf devletleri, İstanbul Hükümetinin Anadolu’ya bir kurul göndererek milliyetçileri ikna etmesi, hiç olmazsa milliyetçiler arasında ayrıcalık yaratır düşüncesinde idiler. 

Damat Ferit Hükümeti tarafından 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Anlaşması imza edildi. Yapılan açıklamalarda ”Malların ve karıların ortak olarak kullanılacağını kabul eden Bolşeviklerden yardım almak Osmanlı Devletini küçültür. Anadolu’daki isyancı İttihat Komitesi ezilecektir.” deniyordu. 
“Asker her gittiği yerde yenildi. Bulunduğu yerde tutunamadı. Ne isyanlarda, ne Yunan karşısında! Ayıntap’ı (Antep) da Kuvayı Milliye savunuyor. Yakındaki tümen bin bir bahane bulup kıpırdamıyor. Asker o kadar yenildi de ne oluyor? Sürekli para istiyorlar, maaş alıyorlar, terfilerini düşünüyorlar, başka bir şey yaptıkları yok.”

“Peyamı Sabah gazetesi Çerkez Ethem ve kardeşi Reşit beylerin İzmir’de Rum gazetesi Prova’ya demeçlerini yayınları: ‘Mustafa Kemal savaşı devam ettirerek şahsi menfaatini düşünüyor. İhtirasını tatmin ediyor. O, Yunan ordusunun hızlı bir taarruzuna dayanamaz. Mustafa Kemal halka baskı yapıyor. Kendisinden bunun için ayrıldık.’”

İstanbul’dan Ali Kemal şunları yazıyordu “Ankara’da bir düğün dernek gidiyor. Asya’nın kıyısından bucağından Azerbaycan, Acara, Hıvye, Buhara, Ukrayna gibi henüz ya yeni kurulmuş ya kurulmak üzere birçok gelişigüzel devletler o acayip merkeze sefaretler, murahhaslar gönderiyorlar. Ziyafetler verilirken Yunanlılar yeni saldırı hazırlıkları yapıyorlar. Biz Asya ve Rusya ile çocukça oyalanırken o, Avrupa ve Amerika ile işi pişirmek üzeredir.”

15 Mayıs 1919 günü İzmir’e çıkan ve Ege Bölgesi’nde insanlık dışı zulümler yapan Yunan ordusu için Halifenin yardımcıları rolünde olan Teali-i İslam Cemiyeti’nin sorumluları yayınladıkları beyannamede;

“Yunan ordusunun hilafet ordusu sayılması gerektiğini” ilan etmişlerdir.

“Batılılaşmak, tarihimizi, uygarlığımızı yitirmeyi zorunlu kılar.”

“Halifeliği yıkmak, din işlerine karışmayan bir hükümet kurmayı düşünmek; bunlar Müslümanlığın geleceğini tehlikeye atacak etmenleri yaratmaktan başka bir sonuç vermez.”

Sonuç olarak, 

Birinci Dünya savaşı sonrası yapılan Milli Mücadele yıllarında (1919-1923) her şey karma karışık idi. Ne dost belli, ne düşman belli idi. Anadolu halkının kafası dört bir yandan yapılan söylentiler ve propagandalar ile oldukça bulanık idi. 

Bugünün siyasetinde dahi; televizyon, gazete, sosyal medya olduğu halde ve halkın yüzde doksandan fazlası bunları takip ediyor olmasına karşın, yine de halkımızın kafası karışık ve iki kutba bölünmüş vaziyettedir. 

1919-1923 arası dönemde kullanılan propagandalardan dikkati çeken en önemli propaganda konusu bugünde olduğu gibi “din”dir. Bununla birlikte, halkın desteğini almak için olaylar çarpıtılarak halka sunulmuştur.  

Anzavur, Adapazarı, Gerede, Düzce, Bolu, Yozgat, Konya isyanları aslında birer kardeş kavgası idi.

Bununla birlikte bu isyanlar ile Ankara çember içine alınmaya çalışılıyordu. Kongrecilere (Milli Mücadele yanlısı olanlar) karşı, şeriatçılar (hilafet yanlısı olanlar) tahrik ediliyordu. 

Her kafadan bir ses çıkıyordu. Çoğunlukla kasabalarını savunma imkanları bulunmadığına göre, gereksiz direnme gösterilmemesi isteniyordu. Kasabayı terk etmeyi önerenler, mal varlıklarını kaçırmak isteyenler çoğunlukta idi. 

NOT: Bu yazı, 1919-1923 Anadolu’da Propaganda-1,2,3 şeklinde üç bölüm halinde sunulmuştur. 

Yazarın Diğer Yazıları