Ahmet Küçükşahin

1912 Balkan Savaşı ve 2014 Türkiye

Ahmet Küçükşahin

Balkan Savaşı iki ayrı tarihte gerçekleşmiştir. İkisine birden Balkan Savaşları denir. 

Birinci Balkan Savaşı, 08 Ekim 1912 tarihinde başlamış ve 03 Aralık 1912’de ateşkes yapılmış ve 30 Mayıs 1912 tarihinde Barış Antlaşması imzalanmıştır. 

İkinci Balkan Savaşı ise, 16 Haziran - 10 Ağustos 1913 tarihlerinde olmuştur. 

Birinci Balkan Savaşı’nda Osmanlı’nın karşısında Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan, Arnavutluk ve Karadağ vardı. 

Bu savaşın başarısızlığının nedenleri; 

-    siyasetçilerin basiretsizliği ve devleti yönetememeleri, 
-    ordunun siyasete bulaşarak subayların kutuplaşması,
-    ordunun eğitimsizliği ve yetersizliğidir. 

Bir utanç abidesidir. Bu nedenle hep üstü örtülerek anlatılır. 

Osmanlı Devleti, Balkan Savaşına çok kötü şartlar altında girmiştir. 

Savaş ilanı üzerine İstanbul’da yapılan toplantıda, birçok devlet adamı ve ordu komutanı, “Ordunun birçok noksanı olduğunu, askerin talim ve eğitimi ile teşkilat, teçhizat ve iaşesinin yetersiz olduğunu, isyan ederler diye askerlere silahsız eğitim yaptırıldığını, birçok askerin mekanizma ve tapa çevirmesini dahi bilmediğini” söylemişler ve savaştan kaçınılmasını ısrarla belirtmişlerdir. 

Buna rağmen İttihatçı devlet adamları ve siyasete bulaşmış subaylar tarafından savaş, iktidara gelmek için bir fırsat olarak değerlendirilmiştir. 

Savaş öncesi Osmanlı yöneticileri, 

-    Rusya’nın Balkanlar’da bir savaş çıkmasına müsaade edilmeyeceği şeklinde vaadine inanmışlar,

-    Rumeli’de bulunan yetişmiş ve eğitimli olan 120 tabur askeri terhis etmişler veya izne göndermişler,

-    Savaş öncesi Sırbistan’ın Almanya’dan aldığı top ve ağır silahların Türk topraklarından geçirilerek Sırbistan’a götürülmesine izin vermişler,

-    Böylece, kısa bir süre sonra Osmanlı Devletine karşı savaşa girecek olan Sırbistan ordusunun güçlenmesine imkan tanımışlar, 

-    Savaşta ordunun kullanacağı silah, cephane ve diğer teçhizat zamanında ilgili yerlere sevk edilememiş, 

-    Yukarıdakilere ilave olarak Osmanlı ordusunun düzenli savaş planı da mevcut değildi.

Bütün bu olumsuzlukların yanında, ordu subayları arasında siyaset ve particilik başlamış, İttihatçı olan subaylarla karşıtları arasında savaş öncesinden var olan çekişme ve sen ben davası had safhaya çıkmıştı. 

Savaşın başlamasıyla birlikte Edirne, Yanya ve İşkodra kaleleri kendilerini umutsuzca savunmuşlar.

Diğer taraftan Yunanlılar ciddi bir direnme görmeden Selanik’i ve Ege Denizi’ndeki adaları ellerine geçirmişlerdir. 

Balkan Savaşı’nda, Avrupa’daki “Türkleşmiş toprakların” kaybedilmesi yüreklerde derin acılar ve izler bırakmıştır. Devlet, mali ve ekonomik yönden büyük sıkıntılara girmiştir. 

Osmanlı Devleti’nin bu kötü gidişatı yöneticilerde, aydınlarda ve geniş halk kesimlerinde karamsarlıkların ve umutsuzlukların doğmasına yol açmıştır.

“Savaş öncesi Sırbistan’ın Almanya’dan aldığı top ve ağır silahların Türk topraklarından geçirilerek Sırbistan’a götürülmesi” konusu, PKK’nın 29 Ekim 2014 günü Türk topraklarından geçirilerek Suriye’ye götürülmesine (lahmacun yedirerek) izin verilmesine ve sonra da Suriye’de onlarla savaşılmasına çok benziyor.

Değil mi?

Acaba, Sırplara da lahmacun ısmarlanmış mıdır?

Yazarın Diğer Yazıları