Ahmet Küçükşahin

11 Şubat ve Balyoz Davası

Ahmet Küçükşahin

Bundan tam 10 yıl önce, 11 Şubat 2011 günü, “Anayasal Düzeni değiştirmeye teşebbüs etmek” yalanı ile yola çıkan, dönemin iktidar sahipleri (hükümeti) tarafından kahraman olarak görülen ve himaye edilen, sonradan hain, ABD ajanı, FETÖ olarak nitelendirilen hakimler tarafından 163 emekli ve muvazzaf general, subay ve astsubay tutuklandı. 

O günlerin AKP Hükümetinin ve FETÖ medyasının propagandası o kadar güçlüydü ki, benim yakın çevrem bile onların safında yer almış ve benim böyle bir suçu işlediğime inanmıştı.  

O yıllarda iki oğlu kurmay albay olan anam, 1993 yılında Bingöl bölgesinde teröristler tarafından şehit edilen 33 Mehmetçiğin albaylar tarafından öldürdüğünü söyleyebilmiştir. Bu kara propagandayı kimler yapmıştır? Hiç şüphe etmiyorum ki, ülkenin kılcallarına kadar nüfuz etmiş olan AKP himayeli Fethullahçılardır.   

Tutuklandıktan sonra Hasdal Askeri Cezaevine gelen ziyaretçilerime, bizi yargılarmış gibi yapan mahkemenin Türkiye Cumhuriyeti Mahkemesi olmadığını, bir “Fethullah Mahkemesi” olduğu söylemiştim. Bu neticeye varmak için büyük bir bilgi birikimine, devlet istihbaratına gerek yoktu. Sadece iki kez duruşmalara girip dinlemek yeterli olurdu.

Bir hükümet düşünün ki, aynı anda 163 general, subay ve astsubayını tutuklayan bir ekipten şüphelenmemiştir. 

AKP’nin kankası Fethullah tayfası, 17 ve 25 Aralık 2013 tarihlerinde AKP’ye dişini gösterince olayın seyri değişmeye başlamıştı. Oluşan bu olumlu hava içerisinde Anayasa Mahkemesi müracaatımızı değerlendirmiş ve “hak ihlali” kararı vermişti. Bu karar sonrası 19 Haziran 2014 günü, yaklaşık 3,5 yıllık hapishane yaşantısı sona ermişti. Yeniden yargılanma neticesinde 2015 yılında suçsuz olduğumuz anlaşıldı ve berat ettik.

Özgürlüğe kavuşmayı müteakip hapishane hayatımın son 7 ayını geçirdiğim Malatya Cezaevinde yediğim yemek paralarını benden almak için Devlet banka hesaplarıma bloke koydu. Böylece Malatya Cezaevinde yatarken yediğim yemek paralarını ödedikten sonra hesaplarına konan bloke kaldırıldı ve normal yaşantıma dönebildim. 

Devletin yaptığı hak ihlaline karşı açtığım tazminat davasında yapılan işkencenin karşılığı olarak 142 bin lira öngörüldü, yani günlüğü 116 lira. Karar temyize gönderildi. AKP iktidarının yıkılmasını bekliyoruz. Belki o zaman dosyamız tozlu raflardan indirilir ve tazminat davası neticelendirilir.  

Kişisel olarak, kendime gelmem yaklaşık bir yıllık bir süre aldı. Devlet denen mekanizma (Yasama, Yürütme ve Yargı yani, AKP çoğunluklu parlamento, AKP hükümeti ve Fethullah Mahkemeleri) eliyle gerçekleştirilen operasyon böylece sona ermişti. 

Ancak Fethullahcı çetenin Türkiye’de yapacakları henüz tamamlanmamıştı. 

Hükümetinin gevşekliği veya kasten göz yumması, 251 vatandaşın canına mal olan 15 Temmuz 2016 darbe girişimini getirdi. Bu girişim, olağanüstü hal koşulları olarak nitelendirildi ve OHAL Kanunları yürürlüğe sokuldu. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. 

Sonuç olarak, gelinen nokta bugünlerdir. 

Yazarın Diğer Yazıları